Jimin gözlerini araladığında hala odasında olduğunu fark etti. Yavaşça yattığı yerden kalkarken elinde hissettiği soğukluk ile gerildi. Sağ kolu yatağa kelepçelenmişti. Sertçe elini ileri geri oynatarak kurtulmaya çalıştı ama işe yaramıyordu. Kafasını geri yaslayarak güldü.
"Ona nasıl inandım bilmiyorum. "
Jimin gözlerini kapatarak sürekli akmak için yer arayan yaşlarını itmeye çalışıyordu. Karanlıktı ve odada sadece perdeden yansıyan ışık vardı. Jimin karanlıktan çok korkardı.
"Kimse yokmu! Lütfen ışığı açın! Ne olur! Kimse yokmu! KORKUYORUM!"
Hıçkırıklar içinde boğulmaya başlamıştı. İyi değildi.
".... Y-yoongi... Korkuyorum... "
Kapı hafifçe açılınca korkarak kafasını çevirdi Jimin.
"Artık sözümü dinleyecek misin Jiminnie~?"
"Lütfen... ışıkları aç... lütfen..."
"Benimle nişanlanacak mısın? "
"Hayır! "
"O zaman biraz daha karanlıkta kal. Ha ~ bu arada. Telefonun malesef rahmetli oldu. Biricik Yoongi'n ne yazmış bilemeyeceksin. Belkide bir mesaj atmadın diye intihar eder ha? "
"Sen... mesaj attığını biliyor muydun? "
"Annesinin öldüğünü nasıl öğrenmiş olabilirsin ki? Çok yazık... "
"Hayır! Lütfen bırak beni! Ne olur! "
SunHi kapıyı kapatıp Jimin'i yanlız bırakınca Jimin çığlık atmaya başladı. Çok korkuyordu. O kadar çok korkmuş ve ağlamıştı ki bu onda sarhoş etkisi yaratmıştı. Çizdiği kanat resmi az da olsa görünüyordu. Bu kanatların ona şans getirmesini diledi sadece. Zamanın kaybolduğu bir anda odanın kapısı yeniden açıldı. Bu yine o temizlikçiydi. İçeri girerken arkasına bakıyor ve acele etmeye çalışıyordu.
"Lütfen... ışığı açın... "
Kadın Jimin'in başını okşayıp hüzünlüce mırıldandı.
"Merak etme oğlum. Kurtaracağım seni buradan. Işığı açarsam anlarlar. Lütfen sabret. "
"Beni nasıl kurtarabilirsin ki..."
Kadın cebinde sakladığı telefonu Jimin'e uzattı.
"O kadına olan borçlarım olmasa inan burada çalışmazdım. O kadın herkesi kandırır. Ondan intikam alacağım. Mutlu olmasını engelleyeceğim. Ayrıca senin acı çekmen adil değil. Ben odadan çıkınca polisi ara ve o kadının kötü işlerini teker teker anlat. Seni evde tutsak ettiğini de söyle. "
"Bunu neden önceden hiç yapmadınız?"
"Ailemiz ile bizi tehtid etti... hadi acele et! Zamanımız yok. O gelmeden aramalısın."
Jimin telefonun ekranını açınca ani ışık ile gözlerini bir anlık kapattı. Tuş kısmına girerek polisin numarasını düşündü. Ancak bir sorun vardı...
Burası Kore değil Fransaydı
Jimin ne polisin numarasını biliyor ne de Fransızca konuşabiliyordu."Fransızca bilmiyordum. "
"Ahs... o zaman... ben ararım. "
Kadın telefonu eline alıp birkaç tuşa bastı ve telefonu kulağına götürdü. Bir anda kadın sessizce konuşmaya başlayınca Jimin heyecanlandı. Kadın telefonu kapatınca az buz görünen yüze baktı Jimin.
"Ne oldu? "
"O kızın uyuşturucu sattığını bildirdim. Ayrıca seni zorla burada tuttuğunu da söyledim. Doğruluğunu araştırdıktan sonra baskın yapacaklar. "
Jimin derin bir nefes verdi. Bu kadına sonsuz teşekkür borçluydu.
"Ne kadar teşekkür etsem azdır... "
"Önemli değil oğlum. Şimdi ben gidiyorum. Biraz bekle polisler gelince kurtulacaksın buradan."
Kadın odadan çıkarken Jimin heyecanla beklemeye başladı. Dakikalar ona saat gibi geliyordu.
Ve sirenler...
Jimin ilk kez polis sirenleri duyduğuna bu kadar sevinmişti. Gözlerini kapatarak allak bullak sesleri dinleyip beklemeye başladı.
Kısa bir süre sonra iki polis gelip onu kelepçeden kurtarınca ağlamamak için kendini zor tuttu. Polisler onu odadan çıkarırken Jimin, çizdiği kanatlara bakıp gülümsedi.
"Teşekkür ederim... "
Polisler onu arabaya bindirip ısınması için battaniye ve sıcak çay vermişti. O sırada elleri kelepçeli bir şekilde çırpınan SunHi'yi diğer arabaya bindirmeye çalıştıklarını gördü.
Bitmişti.
Tanımadığı bir polis bulunduğu arabanın motorunu çalıştırırken bu sefer temizlikçi kadını gördü Jimin. Polisin onu izlediğini fark etti. Yamuk da olsa iyi olan İngilizcesi ile konuşmaya başladı. Sonuçta dünyada evrensel olmuştu değil mi?
"Şu kadını görüyor musunuz efendim? "
"Evet ufaklık."
"O kadın sizi arayan kadın. Onu... burada zorla çalıştırdılar. Ailesi ile tehtit ettiler. Buna rağmen beni kurtardı. Ona bir şey olmayacak değil mi ?"
"Endişelenme. Kadını ve ailesini koruma altına alacağız. Ayrıca böyle büyük bir bağlantıyı çökertmemizi sağladığı için ona minnettarız. "
Sıcak bir gülümsemesini ona sunarken mutluluktan tekrar ağlamaya başladı. Hissettiği bu duygu... buraya geldiğinden beri çok az hissedebilmişti.
İlk kez bu kadar yoğun bir şekilde güvende olduğunu hissetti Jimin. Polisler arabaya yerleşirken yanındaki polise baktı."Ben... Kore'ye gidebilir miyim? "
Polis ona bakıp gülümsedi.
"Merak etme evlat. Seni Kore'ye göndereceğiz. Fransada vatandaşlığın olmadığı halde bir sene kaldığın için Kore'ye göndermek de zorundayız zaten. "
Jimin camdan dışarı bakarken gülümsedi. Yağmur yağan akşama kıyasla onun içinde havai fişekler patlıyordu.
"Yoongi... "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Follow me ✧ Yoonmin ✔
ФанфикBazen küçük bir kargaşanın sonucudur doğan aşk. İplerin ne zaman koptuğunu bilmezsin. Sadece ucunu bulana kadar devam edersin. Ama ucuna ulaşamadan, onunla ortada bağlanırsın. O zaman geldiğinde, gerçekler iki tarafı da acıtır. Ama buna rağmen devam...