Akşam yemeği için soslu makarna ve olabildiğince beyaz peynirden oluşan soframa oturmamla kalkmam bir oldu. çalan telefonuma kapanmadan ulaşabilmek için üst kata koştum. evet, evim iki katlı. alt katta geniş bir salon ve bir mutfak, üst katta da iki yatak odası ve çatıya gömülmüş harika bir çalışma odası var. telefon çalışma odasında çalıyordu. telaş ettim ancak telefon çoktan kapanmıştı. zaten çok ta uzun çalmamıştı. tahmin ettiğim gibi annemdi.
annem hep böyle yapar. telefonu sadece rehberde kayıtlı olan babam, kızkardeşim ve benim telefonumu çaldırıp kapatmak için. nedense aramaz. bunun maddiyatla da alakası yok. size bir aile boyu bakkala sahip olduğumuzu söylemişmiydim. evet, şimdi şöyluyorum. bakkal deyip geçmeyin getirisi gerçekten şaşırtıcı. ne diyordum, annem bu hareketi cocuklarının kendisini aramış olmasını sağlamak için yapıyor. çocuklarını her seferinde kendisin aramasını kendine yediremiyor. kendini kandırıyor, bir nevi.
annemi aradım. bana sessiz bir şekilde -konuşmaya zorlanıyordu ve konuşmasını burun çekişleri bölüyordu- "baban öldü" dedi. nasıl, ne zaman demeye dilim varmadı. telefonu kapatıp bir an durduğum yere çöktüm. diz üstü bir şekilde hareketsiz bekledim. şoku atlatır atlatmaz. annemi arayıp ayrıntıları öğrendim. akşam annemin yanına gitmek için yola çıkmak için hazırlanmaya başladım. koca bir bavul hazırladım. içerisine henüz yarım, çolak ve yetersiz durumdaki yazılarımı ve bir kaç kıyafet doldurdum. ve içerimde tarifi olmayan, daha önce hissetmediğim duygularla yola koyuldum.
ben kimim? neden ailemden bu kadar uzak, bu kadar soğuk yaşıyorum ne yazıyorum? ne yapıyorum? bunları arabama atlayıp yolu kat etmeye başladığımda, yol kenarlarındaki çalılıkları ve trafik ışıklarını izlerken anlatacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DIŞKI
Random"tanrı yeryüzüne indi. evet buna benzettim. kendimi bir anda yarattığım dünyanın içerisinde bulmuştum. şehri, insanları, korlularını, üst geçitlerin yerlerini biliyordum. o gün doğmuş bebeklerin adlarını tek tek sayabilirdim. yolun kenarındaki geni...