BÖLÜM 6

238 20 4
                                    

Uykum, gözlerimi zorlayan güneşle bölünmedi. Ve mutlu bir sabaha da uyanmadım. Böyle şeyler ancak filmlerde oluyor çünkü.

Uykumu bölen şey Serhat'ın deli gibi bağırmasıydı. Telefonla konuştuğunu tahmin ediyordum ve o telefonu kulağında tutan karşı taraf olmayı kesinlikle istemezdim.

"Ne demek malzemeleri indiremiyoruz! Nasıl benim dediklerime uyulmaz!" Gibi gibi birçok şey sıralıyor. İnşaatla ilgili bir sıkıntı olduğu belliydi.
Zaten son haftalarda işini iyice boşlamıştı bunu farkındaydım ama ona karışmak istemiyordum, karıştığım zaman vereceği tepkiden korkuyordum..

Yatağımdan kalkıp kapıya ilerledim. Evet son zamanlarda kapıyı kilitlemiyordu. Yine kırıcı sözler söylüyordu ama o geceden sonra birçok şey değişmişti ve ben kendimi biraz olsun daha özgür hissediyorum.

Odadan çıkıp salona ilerledim. Bağırışları salonda olduğunu belli ediyordu zaten.
Kapıda dikildiğimi görünce bir süre gözleri gözlerimden ayrılmadı. Sinirliydi.. ama ilk kez bu sinirin bana olmadığını hissedebilmiştim.

"Kapat telefonu! Sizin yapacağınız işe... bu akşam orada olurum." Telefonu kulağından hızla çekip koltuğa fırlattı.

"Günaydın." Dediğimde ellerini daldırdığı saçlarından çekip gözlerime baktı bir kez daha. Şaşılacak bir şey mi söylemiştim? Hiç sanmıyorum.

"Sinirli olduğumu görmüyor musun Deniz?" Derken bile yeterince sinirliydi zaten.

"Sinirli insanlara günaydın demek ne zamandan beri yasak?" Sorum üzerine koltuğa oturdu. Kendini iyice aşağıya kaydırıp başını koltuğun sırt kısmına dayadı. Çekici gözüküyor.. çoğu zaman olduğu gibi.

Başımı onaylamaz bir biçimde sallayarak salondan çıktım. Onun hakkında böyle şeyler düşünmemeliydim. Bu konuda çok uzun zaman önce söz vermiştim kendime.

Banyoya girip suyu açtım. Küvetin dolmasını beklerken üzerimdekilerden kurtuldum.
Her yerim ağrıyor gibi hissediyorum, sanki kırk ton yük taşımışım gibi bitmiş hissediyorum kendimi.

Doldurduğum sıcak suyun içine girdiğim anda rahatladım.

Banyoda işimi bitirip bornozumu giyerek odama doğru ilerlerken koridorda Serhatla burun buruna gelmeyi beklememiştim açıkçası ama sorun değil.

Odamın kapısında durup içeri girmemi engellerken, bakışlarımı halıdan çekip gözlerine baktım. "Çekilir misin?" Dediğimde biraz sırıttı. Ufacık bir dudak kıvrılması desem daha doğru olur.
"Bilmem çekilir miyim?" Dediğinde sanki mümkünmüş gibi bir adım daha atmıştı bana doğru. Aramızda zaten mesafe yok denecek kadar azken bu adımıyla o azlığı da ortadan kaldırdı.

"Neden yapıyorsun bunu?" Diyerek ben bir adım gerilediğimde elleri belimi buldu ve bir anda beni kendine çekip sıkıca sarıldı. Anlam veremiyordum. Bana neden sarılıyor ki şimdi?

"Serhat bırakır mısın lütfen." Diyerek ondan ayrılmaya çalıştığımdaysa Kollarımın yeterince güçlü olmadığını fark etmemi sağladı. Biraz daha sıkı sarılıp sırtımı duvara yasladı. Elleri hala belimdeyken biraz geriye çekilip gözlerime baktı.
"2 saat sonra uçağım var. Ankarada ki inşaatta sorun varmış. Ve seni yalnız bırakmak zorundayım."

"Kaçmam merak etme." Derken gözlerimi devirmiştim. Bana sarılırken ki tek derdi kaçıp gitmemem için güzel bir sebep yaratmaktı.

"Biliyorum. Sadece yalnız kalmanı istemediğim için kuzenimi çağırdım. Selim ben yokken sana göz kulak olacak." Sözleri kulaklarıma dolduğunda sinirle ittim Serhat'ı.

SEVGİLİ KATİLİM #wattyTR2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin