Eren benim numaramı telefonuna yazarken numaramın kayıtlı olduğunu gördüm. Gözlerim büyürken yüzümde engelleyemediğim bir gülümseme oluştu. Eren altta çıkan 'Cadı.' yazısını görmüş olmalı ki gözlerini büyüterek yavaş yavaş kafasını yukarı doğru kaldırdı. Denizi andıran maviş gözleri, kahverengi gözlerimde buluştuğunda yüzünden şok dalgası geçti.
Benden çok uzun değildi. 1.75 gibi görünüyordu. O gün ayağıma topuklu değilde düz beyaz spor ayakkabılarımı giymiştim. Neredeyse normal boyundaydım ve aramızda yaklaşık 10 cm vardı. Bende bu yüzden parmak uçlarımda kalkmıştım. Normal şekilde yere bastığımda, Eren telefonunun ekranını kilitledi ve elinde sıkı sıkı tuttu.
"O zaman okulda görüşürüz." Dedi mahçup yüz ifadesiyle.
"Görüşürüz." Dedim yüzümdeki sırıtmayla. Eren yanımızdan hızlı hızlı geçip giderken bir süre Elif'le birbirimize baktık. Sonra aynı anda gülmeye başladık.
----
Gülmemizi durduramadığımız için yengem merak etmişti. Elif daha fazla kendini tutamayıp, bütün olanları bir nefeste yengeme anlattı. Yengem hem şaşırıyor, hem gülüyordu.
"Demek sen aşık oldum he bebeğim?" Dedi yengem dikiz aynasından bana bakarken. Yengemin gülmeleri arasında cevap verdim, "Aman sizede birşey söylenmiyor. Ezin beni anneli kızlı." Hafif atarı söylediğim cümlenin ardından yengem kolunu arkaya uzatıp burnumu sıktı.
"Ne ezmesi tatlım. Senin yengen yapar mı öyle şey? Sadece 8 yaşında 'ölsem yine aşık olmam." diyen kız aklıma geldi ona gülüyorum." Dedi yengem kahkahalarının arasından.
"Off." Dedim ve kollarımı göğsümde kavuşturdum. Kafamı camdan tarafa çevirdikten sonra yengeme hitaben konuştum. "Müzik açmak mısın?"
"Peki tatlım."
-----
Eve geldiğimizde yemek yedikten sonra Eylül'ü aradım. Biraz konuştuktan sonra, Hakan ile ilgili bilgileri almaya başladım. Israrları üzerine Eren'i anlattıktan sonra telefonu kapattık. Yatağımın üzerine uzanmış, okulun ilk gününü düşünürken başıma ne gibi şeylerin geleceğini tahmin etmeye başladım. Elifler okulun en popüler kızları arasındaydı. O yüzden bende popüler olurdum ve ilgi odağı olmak her zaman hoşuma giden bir şeydi.
Telefonumun mesaj sesi odada yankılanınca düşüncelerimden sıyrılıp telefonumu elime aldım. Mesaj yine Eren'dendi. Soru işareti olan cevabıma, attığı mesajı yeni görmüştüm. 'Doğru okudun, salı günü saat 7'de """ kafede.' Yazmıştı. Şimdi ise, 'selam' yazmıştı. Mesajının aynısını cevap olarak gönderdiğimde, ne yaptığımı sordu. Düz cevap olarak, oturuyordum, demiştim. Bana boks yaptığını belirten bir mesaj gönderdiğinde, bir süre konuştuk. O mesaj yazdıkça içim karıncalanıyor, midem düğümleniyor ve kalbimin hızı artıyordu. Konuşmamız sona erdiğinde, kendimi eksik hissettim. Ama bu duyguyu düşünmemeye çalışarak pijamalarımı giydim ve uyumaya çalıştım.
#######
Sabah uyandığımda, içimde bazı farklılıklar vardı. Sevinç, heyecan, korku, üzüntü, merak.. Ama en önemlisi farklılıktı. Dün gece, bu sabah yeni birisi olarak uyanacağımı söylemiştim kendime. Ve şu an kendimde bir farklılık hissedemiyordum.
İki saattir boşuna çalan alarmımı kilit tuşuna basarak susturdum. Yataktan büyük bir uyuşuklukla kalktığımda ağır adımlarla sandalyemde duran sabahlığıma doğru yürüdüm. Alıp üzerime geçirdiğimde, telefonumu cebime koyup ağır adımlarımı banyoya yönelttim. Hızlı bir duş aldıktan sonra yüzüme maske yaptım ve kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittim.
Salatalıkları ince ince kesmeye çalışırken Elif'in esneme sesi kulaklarımı doldurdu. Birazdan yanıma geleceğini düşünerek 'günaydın' deme gereği duymadım. Tabağımı alıp oturma odasına gittim ve televizyonu açtım. Fazlasıyla heyecanlıydım. Tanımadığım yüzlerce kişinin arasında, bilmediğim bir okulda ne yapacaktım?
*******
Okulun sessiz koridorunda ilerlerken tüm gözleri üzerimde hissediyordum. Böyle bir durumda rahat olmam gerekirken, şu an çok stresliydim. Kalbim hızlı hızlı atıyor, nefesimi düzene sokamıyordum. Tekrar tekrar kendime rahat olmamı hatırlatırken önümüzde bir hoca bilirdi. Göz ucuyla Eliflere baktığımda zorla gülümsediklerini fark ettim. Bronz tene ve sarı saçlara sahip olan kadın gözlerini Elif'e dikip işaret parmağıyla beni işaret etti.
"Yeni kız?" dedi sorarcasına. Elif'in cevap vermesini beklemeden lafa atıldım.
"Evet. Ben Nilay." diyerek en samimi gülüşümü yüzüme yerleştirdim ve elimi uzattım. Yuvarlak camlı gözlüğünün üzerinde bana baktı ve arkasını dönüp gitti. İşte tam olarak korktuğum şeylerden birisiydi. Kafamı Elif'e doğru çevirdiğimde, onaylamaz bakışlarla, soru sorarcasına bakan yüzümü inceledi.
"Okulun en psikopat, disiplinli, manyak, çalışkan, ispiyoncu hocası. anlayacağın baltayı taşa vurdun güzelim." diye kısa bir açıklama yapan Elif'ten bakışlarımı çektim ve kafamı önüme döndürdüm.tam karşımda iki adet deniz ve güneş duruyordu. Bütün ihtişamıyla, beyaz polo yaka tişörtün içinde bana bakan iki adet deniz. Ayrıca huzur gibi bakan. Ve şu an tam olarak bize ilerliyordu. Elif yanımda ellerini çırparak duruyordu. Ama odağım olamayacak kadar hafif kalıyordu karşımdakinin yanında. Bize doğru birkaç adım attıktan sonra tekrar ve tekrar ne kadar kusursuz olduğunu düşündüm.
"Selam." dedi sırayla bizi süzerken. Yanında diyelen Egemen bir süre sonra dikkatimi çekmişti. Sinirli bakışlarımı Egemen'in gözlerine hapsettikten sonra. Elif Egemen'i görmezden gelip Eren'e cevap verdi.
"Selam."
"Şey, bu cadı- ah pardon. Nilay'ın sınıfı neresi?" bana cadı diye sesleniyordu. Az öncede bunu açık bir şekilde belli etmişti.
"12-E sanırım." dedim Eren'e bakarak.
"Demek aynı sınıftayız."
"S-sende mi 12-E?" Diye sorduğumda onaylarcasına başını salladı.
Egemen Elif'e doğru bir adım attığında, Elif anlayarak geri çekildi ve Cansu ile benim kollarımdan tutup "sınıfa" dedi. Cansuyla birlikte Elif'e itaat edip sınıfa gittik. Elif eğilerek Cansu'nun kulağına birşey söyledi.cansu bana dönüp kafasıyla kalk işareti yaptı. Yerimden kalkıp Cansu'nun peşine düştüm. Tahminen tuvalete giriyordu. Mavi karolarla süslenmiş tuvalete adımımı attığımda ne kadar temiz olduğunu fark ettim. Cansu tuvaletlerden bisine girdi ve bir süre bekledi. Daha sonra birlikte tuvaletten çıktık. Sınıfa girdiğimizde sadece Elif'in ve Eren'in yanı boştu. Tam Elif'in yanına oturacaktım ki Cansu kolumdan tutup veni durdurdu.
"Kusura bakma burası benim yerim." dedi ve Elif'in yanına oturdu. Elif göz kırpıp bakışlarıyla Eren'in yanını işaret ettiğinde, anlamış gibi kaşlarımı kaldırıp gülümsedim. Daha sonra elimde sıkıca tuttuğum telefonumla birlikte Eren'in önden ikinci sıradaki yerine doğru ilerledim. Eren beni fark eder etmez eliyle yanındaki boş sandalyeyi işaret ederek sıcacık gülümsedi.
İşte; elinde hiç bir şeyi kalmayan ve hiç bir şeyi kaybetmekten korkmayan bir kızın hikayesi yeni başlıyordu. Bu hikayeyi, ünlü birileri yazmıyordu. Gayet açık, amatör bir hikayeydi bu. Kitaptakiler gibi olmayan; iyi kız, iyi erkek masalıydı. Umut vaat ediyordu ufuktan. Kimsesizler Ülkesi'nde kaybolmuş bir kız, aşkla bulmaya çalışıyordu kendisini. Öyle yalnız, öyle kimsesiz... Ya aşkına karşılık bulup, tekrardan doğacaktı, ya da Kimsesizler Ülkesi'nde yalnızlığa mahkûm edilecekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİYAH VE GRİ
ChickLit...İşte; elinde hiç bir şeyi kalmayan ve hiç bir şeyi kaybetmekten korkmayan bir kızın hikayesi yeni başlıyordu. Bu hikayeyi, ünlü birileri yazmıyordu. Gayet açık, amatör bir hikayeydi bu. Kitaptakiler gibi olmayan; iyi kız, iyi erkek masalıydı. Umu...