Sarah yeni bir güne başladığında perdeleri açtı. Lavaboya gitti. Dolabından günlük kıyafetlerini aldı. En son aynaya baktı ve o mutluluk maskesini takarak aşağı indi. İlk başta o yerden bakışlarını uzaklaştırmada zorlansa da , en sonunda bunu başardı ve odaya bir göz attı. Asla yaşanmamış gibiydi. Tek fark güzel bir masaydı. David gelmiş ve endişelendiğinden gece alt katta kalmıştı. Trafik sağolsun David gecikmişti. Sadece bir sinir krizi olduğunu söyledi. Neyse bunları düşünmesine gerek yoktu. Bir kaç lokma alıp ofisine gitti .
Sekreteri judy dosyaları odasına bıraktı. Ve gülümseyerek çıktı. Acaba bilse burada bir dakika kalır mıydı? Kendini dosyalara verdi. Kafasını kaldırdığında saatin geç olduğunu fark etti. Davidle bir davete gideceklerdi. David onun gerçek arkadaşıydı. Kendisine beslediği duyguları biliyordu. Ne kadar ona umut vermek istemese de çevresinde ki bütün yapmacık insanlara karşın o içten biriydi. Bunun bencillik olduğunu biliyor fakat bundan vazgeçemiyordu. İçini bitiren bu düşünceleri bir köşeye koydu ve hazırlandı.
David onu almaya geldiğinde gerçekten nefes kesici görünüyordu. Fakat dün geceden sonra birşeyler saklamanın verdiği suçluluk hissinden konuşmamayı tercih etti. David de onu pek zorlamamamıştı. Büyük salona geldiklerinde onu görmeyi ne kadar bekliyor olsada etkisi azalmıyordu. O gece belki tanışmasalardı.
*2 yıl önce *
Başka bir salonda aynı yapmacık insanlar fakat girdiğinde bir tek o dikkatini çekti. Büyük gülümsemesiyle yanındakilerle konuşuyordu. O konuya dahil olmak için nelerini vermezdi. Birden göz göze geldiler ve yanına gelmesini işaret etti. Daha bunu sindiremeden ayakları gitmeye başlamıştı. İlk başta çekingen olsa da zamanla alıştı. Saatlerce konuştular onu evine bile bırakmıştı. İstediğinde onu arayabileceğini söyledi ve gitti.
* * * * *
Asla o numarayı aramaz. O kartı evine sokmazdı. Eskiden ona gülümseyerek bakan adamın aksine çok farklıydı. En soğuk bakışlarını ona gönderiyordu. Kalbini delip geçen bakışlarını. Bilmiyordu. Belki bilse böyle bakmazdı. Belki hala onun yanında olurdu. Belki ona hala adını o güzel sesinden duyabilirdi. Belki... Artık belkilerin ne bir önemi ne de kimseye bir faydası yoktu. Bu düşünceler kalbini kasıp kavursa da. Sadece tek bir seçeneği vardı. Bilmemeliydi.