Hostes atıştırma olarak bir şeyler dağatırken çocuğa pis pis baktım. Çocuk benim yapacağım şeyi tahmin etmiş gibi yüzüme bakıyordu.
- Özür dilerim.
Çocuğa ağzım açık bakarken sıra bize geldi ve çocu acıyıp atıştırmalıklarını elinden almadım. Çocuk kendi atıştırmalıklarını bitirip bana sırıtırken ben ne olduğunu anlamadan elimdekileri alıp kendi azına tıkıştırdı.
- Gerçekten mi?
Kafasını sırıtarak sallarken yolculuğun biran önce bitmesi içen dua ediyordum...- Sonunda !
Yolculuk bitmiş ve teyzem beni havaalanı kapısında gülerek el sallıyordu. Elimdeki valizlerle koşarak yanına geldim. Ikimizde birbirimize uzun zaman olmasına rağmen tanımıştık.
- Nabersin güzellik!
Yüzümde hafif bir ıslaklık hissetmiştim. Evet... ağlıyordum.
Teyzem elimdeki valizleri alarak arabanın bagajina yerleştirdi. Eve gelene kadar uçakta neler yaşadığımı anlattım. Tabii teyzem gülme krizlerine girdi.
Eve vardığımızda teyzem bir işinin olduğunu söyleyip beni evine bırakıp gitti. Evi oldukça iyi dekolte edilmiş ve temizdi. Hiç bu kadar güzel bir eve daha önce girmemiştim. Yetimhanenin odaları böyle değildi. En sonunda teyzemin benim için hazırladığı odaya girdim. Gerçekten çok güzeldi. Duvarlarımda posterler falan çok iyi görünüyordu. Odamı incelerken kapının zil sesini duydum. Kapıyı açmak için yöneldim.
Kapıyı açtığımda karşımda yakışıklımı yakışıklı bir de üzerinde kaslarını iyice belirginleştiren siyah tişörtlü, siyah dağanık saçlı, çok beyaz tenli denilmeyecek bir çocuk duruyordu. Bu siyahlı çocuğa azım açık bakarken o da beni kömür göleriyle süzüyordu.
- Nurgül abla evdemi?
Içimdeki hayvan 'affettim gitti' demeye çalışırken kendimi engelledim.
- Hayır. Ama birazdan gelir heralde.
- Peki.
Siyahlı çocuk (ismini bilmediğimden ve siyah giyindiğinden bu lakabı taktım) suratıma mal mal baktı.
- Neyi bekliyon?
-Nurgül ablayı.
-Kapının önünde mi?
-Içeri davet etmiceksen evet.
Bu yabancıyı tanımıyorum. Teyzem tanıyormu onu da bilmiyorum. Çocuk bana bildiğin beni içeri davet et diyor. Teyzem tanıyorsa davet etmesem ayıp olcak. Ama ya teyzemde tanımıyorsa... Düşüncelerimden sıyrılıp çocuğu içeri davet ettim. Çocuk sanki daha önce bu eve girmiş havasında koltuğa oturdu. Ona şaşkın şaşkın bakarken bana sırıttı.
- Oooo! Ne bu rahattlık. Gel bir de kafama çık! Belki orda daha rahat oturursun.
Gözlerini devirdi.
-Ne kadar çok konuştun yaa kafamı şişirdin. Haa... Sen nurgül ablanın çirkin yiğenisin değil mi?
- Bir dakika sen kime çirkin diyorsun tipsiz.
-Bütün kızlar peşimde koşuyor canım.
-Sen öyle sanıyorsun, bence bütün kızlar senden kaçıyordur sen peşimden koşturuyorlar diye anlıyorsun. Dünya senin etrafında dön...
Tam o sırda kapının kilidinin sesi geldi ve teyzem içeriye girdi. Ikimizde susutuk. Teyzem siyahlı çocuğu görünce gülümsedi ve bana baktı. Ben sinirden kızaran yüzümle teyzeme baktım.
-Demek tanıştınız.
Ikimizde gözlerimizi devirdik. Sonra siyahlı çocuk beni umursamadan teyzemin yayına gitti ve sarıldı. Ben şaşkın gözlerle onlara bakarken onlar sohbete başlamışlardı bile.
-Senin bu çirkin kız hem ukala hemde hiç misafir perver biri değil.
-Yok canım. O sana naz yapıyor. Bakma sen... O hiç böyle değildir.
Bana hiç aldırmadan nasıl konuşuyorlardı anlamıyorum. Ben ikisinide takmadan koltuğa doğru yürürken ikiside bana doğru baktı. Siyahlı
Çocuk bana doğru yürüdü ve eliyle yüzümü avcunun içine aldı.
- Biraz dışarı çıkalım mı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RUHSUZ BIR UMUT
RandomDünyadaki karanlıkların tümü, bir küçük mum ışığını söndüremez...