TESADÜF

1 0 0
                                    

İğrenç bir alarm sesiyle uyandım. Bugün şu saçma okula gidecektim.
Ankara' dan İstanbul' a annemin işi sayesinde taşınmıştık. Babamla annem 3 yıl önce ayrıldıkları zaman annemde kalıcağıma çok emindim. Ama salak kız kardeşim babamla kalmak istemişti. Küçüklüğümden beri annemi daha çok sevmiş ve kendimi ona daha yakın hissetmiştim. Babamsa benim için canlı bir banka. Zaten bana para vermekten, bir şeye ihtiyacım olup olmadığından ve bana pahalı hediyeler almaktan başka hiç özle bir konuşmamız olmamıştı. Ama nedense benden sonra doğan sevgili kız kardeşime bana göstermediği bütün ilginin, hatta daha da fazlasınını ona gösterdi. Küçükken babamın Nehir' i sevdiğini gördükçe odama çekilip ağlardım. Ama bunları düşünmek yerine yeni okula ve yeni bir ortama en önemlisi yeni bir hayata... Ancak bu olanları böyle unutabilirim. Annem aşağıdan seslendi. "Hadi kızım kahvaltı hazır." "Tamam anne geliyorum." Aşağıya indiğimde annem muhteşem bir kahvaltı hazırlamıştı. Aklımdaki düşünceleri bir kenara bıraktım ve hayatta en iyi yaptığım şeyi yemek yemeyi gerçekleştirmeye başladım. Şimdi böyle diyince çok şişmanmış gibi bir görüntü oluştu tabi ama ne kadar yesem de kilo almayan tiplerenim. Allah' ın bir hediyesi diyelim. Kahvaltımı ederken annemde geldi. İlk iş günü için heyecanlı olduğunu hissediyordum. Yine çok güzel olmuştu. "Şu güzelliğinden biraz da ben almış olsaydım keşke.""Sen benden çok daha güzel genç bir kızsın Ada'cığım." dedi." Okula sen mi beni bırakacaksın.""Ewet hadi hazırlan çabuk daha giyinmemişsin bile Ada." "Offf anne tamam 10 dakikaya hazırım." Odama hızlıca çıktım. Formamı giydim ve saçlarımı tarayıp aşağıya indim. Yine çok hızlıyım ya. Annem kapıdan çıkmak üzereydi."Geldim hadi gidelim." dedim. Kendimden emin halde tam dışarı adımımı attım ki."Ada ayakkabılarını giymiyecek misin?"ayaklarıma baktım mesaj çorap olduğunu fark ettikten sonra güldüm.Ayakkabılarımı giydim.Arabaya bindim annem de şoför koltuğuna bindi ve okula doğru yola çıktık.

Mert'in Ağzından;

Yine gelmiştik siktiğimin okuluna. Babam sabah beni okula kendisinin bırakacağını söylediğinde şaşırmıştım. İhtiyar ve beni okula bırakmak. Evet babam ile çok yakın ilişkilerim yoktur. Hoş annemle de yoktur.Ama annem bana her zaman daha yakın olmuştur. Her neyse.Cidden şu an şu arabadan hiç çıkasım yok. "Off ihtiyar beni eve götür!""Mert salak salak konuşmayı kes ve git okuluna.Senin yüzünden işe geç kalıcam hadi." İçimden milyonlarca küfrederek indim arabadan.Şu okuldaki gerizekalıları seçerek mi bu okula veriyorlar anlamıyorum ki. Okulun hepsi mi salak olur?" Meeeeerrttt" arkamı döndüğümde Batu ve Oğuz bana doğru geliyorlardı. İkiside sanki anlaşmışlar da aynı anda bağırıyorlardı."Oğlum bağırmasanıza salak mısınız?" dedim. Oğuz hemen "Hayır tabikide ama bu yaz seni sadece 2-3 gün gördük be oğlum özledik." dedi kendinden emin bir halde."Bende sizi hadi içeriye girelim." Üçümüzde içeriye girdik. Sınıfa çıktık. Sınıfa girdiğimde bir farklılık sezdim. Sıramda biri oturuyordu.

Ada'nın Ağzından;
Kafamı kaldırdığımda üç tane uzun boylu çocuğun zebellah gibi üstümde dikildiklerini gördüm. İçlerinden esmer ve kahverenkli gözlü çocuk "Kalk şu sıradan oturacak başka sıra bul kendine. Hay allahım oturacak başka yer yokta gelip buraya oturuyorsun?!"dedi kızarak. "Sana ne be tapulu malı sanki gerizekalının esas sen git başka yere otur." " Ne dedin sen bir daha söyle." " Offf hem gerizekalı hemde sağırsın sanırım." "Bak kızım canını yakmadan kalk başka yere otur." Çocuk gerçekten sinirlenmişti. Ama paşa hazretlerinin o güzel götü benim ısıttığım bu sıcacık yuvama oturamazdı. Arkasında duran iki çocuksa birbirlerine bakıp gülüyorlardı. Allahım şimdi hepsini dövücem. "Kızım kalksana hala düşünüyorsun. Soru falan sormadım kalk diyorum." "Kalkmıyorum işte! Kaldır kaldırabiliyorsun!" " Peki bunu sen istedin." dedi yüzünde hem sinirli hemde yarım ağız bır gülümseme oluştu. Kolumu sıkan bir el hissettiğim anda havaya kalktım. Kolumu o kadar çok sıkıyordu ki " Ah bırak kolumu acıtıyorsun!" demek sorunda kalmıştım. Kolumu bıraktı ve masada duran çantamı da alıp yere attı. Bu insan görünümlü katılsız öküzü o an orada kurban bayramıymış gibi kellesini kesesim geldi. Arkasında iki salaksa şaşırmış bir şekilde bizi izliyorlardı. Eminim şuan gözlerimden ateş çıkıyordur." Hadi git de başka bir yer bul kendine. Bir daha buraya oturmaman gerektiğini anlamışsındır herhalde." yüzünede o salak gülümsemesinide ekleyip elini kış kış der gibi yaptı. "O elini alıp götüne sokasım var." diye mırıldandım. "Ne dedin sen?!" "Bir daha bana dokunma dedim.Sakın!" Arkada oturan sarışın kızın yanına oturdum. O da bana şaşkın gözlerle bakıyordu. "Şey, oturabilirmiyim diye sormadım ama boşsa oturabilir miyim?" "Tabiki." Deminki kavgamı görmüş olucak ki bana biraz korkuyla bakıyordu. Bu durumu düzeltmek için en güzel gülümsememi yüzüme yerleştirdim ve konuşmaya başladım. "Merhaba Ada ben, senin adın ne?" "Irmak bende." "Memnun oldum." Yine sessizlik olmuştu. Of bu kızda ne suskun çıktı. Tam neyse bende artık konuşmayayım belli ki kız benle konuşmak istemiyor derken bana döndü ve konuşmaya başladı. "Okula yeni geldin değil mi? Yoksa seni kesinlikle görmüş olurdum ve Mert'le kavga etmezdin." "O beyinsiz psikopatın adı Mert mi? Güzel isim ama o gerizekalıya yakışmamış yazık." Irmak'ta hala bana bakıyordu ama bu lafım üzerine gülümsemişti. "Ve evet Ankara'dan geldim. Bu sene istanbul'a yeni taşındık." "Evet anladım zaten seni daha önce okulda gördüğümü sanmıyorum. Okulu gezdin mi peki." " Ya aslında sadece sınıfa geldim. Başka yere gitmedim." "Tamam o zaman ben seni gezdiririm." dedi ve o anda zil çaldı. Sınıfa bir hoca geldi."Hadi çocuklar aşağıya sizi mi bekliyeceğiz. Aaaa!" dedi. Yerimden kalktım tam adımımı atacakken omzuma sert bir şey çarptı. Arkamı döndüğümde pis, pis sırıtan Mert'i görmem bir oldu. " Çekilsene beee! Hocanın dediğini duymadın mı? Seni bekleyemeyiz!" Sinirle ona baktım ve hızlı adımlarla sınıftan çıktım. İçimden söylene söylene aşağıya bahçeye indim. Irmak'la sırada durduk. Müdür ya da Müdür yardımcısı o meşhur konuşmalrdan birini yapmaya başladı. Sıkıcı 5 dakikanın ardından yada bir asrın ardından ama gerçekten uzundu. Ama hele şükür bitti ve suan sınıfa doğru Irmak'la ilerliyoruz. Sınıfa girdik sırama oturdum. Mert beyse yanımdan sırıtarak geçti. Ya mal mı bu çocuk!? Derste sinirimden çatladım. Zil çalınca sanki bir anda mutlu oldum. Sonra sıradan hızlıca kalkıp bahçeye indim. Acilen hava almam lazımdı. Bahçede gezinmeye başladım. Arkamdan "Adaaaaa" diye biri seslendi. Arkamı döndüğümde Irmak bana doğru koşuyordu. "Tamam sakin. Ne oldu?" Nefes nefese konuşmaya başladı."Mert aşağıya iniyor." "Eee ne olmuş iniyorsa. O salağı takmıyorum. Yani tamam okulun ilk günü biraz şanssız olabilirim. O mallada kavga etmiş olabilirim. Ama bu ondan korktuğum anlamına gelmez zaten de korkmuyorum." dedim kendimden emin bir halde. Ama hiç emin değildim. Irmak bana şaşkın şaşkın bakarak "Yok yani ondan değil. Sana bulaşmasın diye dedim" dedi. "Tamam hadi gel dolaşalım. Hava güzel bugün." sonra beraber dolaşmaya başladık. Arada konuşuyorduk. Tam okulun bahçesinden köşeyi dönerken birine çarptım. Tahmin edin kim? Tabiki de Mert!!! çarptığım gibi de yere düştüm. Irmakta kalkmama yardım etti. Kalktığım da Mert bana sert bir şekilde bakıyordu. Neden şimdi böyle bakıyor bilmesemde... Onu takmadan yanından geçip gidecekken kolumdan tutup "Sırama oturdun, bana saçma sapan hareketler yapıyorsun bence artık dur! Yoksa kötü olur" dedi. "Ne olurmuş?! Ne yapabilirsin ki! İlk senin gibi bir belayla uğraştım zaten. Çekil git başımdan." dedim sesimi yükselterek. Kolumu kurtardıktan sonra arkama bile bakmadan okula doğru gidip hızla sınıfa çıktım. Sınıfa girdiğimde kendimi hemen sırama attım. Irmaktan 1 2 saniye sonra sınıfa girip hızlıca sıraya oturdu. "İyi misin? Bak Ada Mert biraz sorunlu yani okuldaki en belalı kişi olduğu için senin ona diklenmenden hoşlanmadığı için yaptı bence. Bence artık....." lafını kesip "Irmak zaten bulaşmıyor. Belalıysa bana ne kendini beğenmişin teki ileri gitmez. Okulda ne olduğu önemli değil. Bana bulaşmadığı sürece sorun yok.Tamam mı!" dedim o da başıyla onayladı. Biz bunları konuşurken hoca içeriye girdi. Ders tarihmiş. Hocayı sevdim. Adımı filan sordu. Tabi Mert salağı dalga geçti. Sanırım belalı da olsa tam bir bebek. Allahtan öğleden sonrası hızlı geçti ve okul bitti. Okul kapısının önünde annemi beklerken üç kişi yanımdan geçti. Birisi bana sinir bir şekilde bakıyordu. Tabiki de bu Mert oluyor. Neden gitmediler ki acaba. Kesin laflarım yüzünden dövülücem derken siyah bir Cip geldi üçüde arabaya binip gözden kayboldular. Bu çocuk ve benim aram hakkında içimde kötü hislerde olsa kim bilir belki yanılırım. Korna sesiyle irkilince kornayı çalan araca baktım. Annem gelmişti. Hemen arabaya bindim ve annemin yanağına sulu bir öpücük kondurdum. "Eeee Emel hanım beni her zaman almaya gelicek misin?" "Belki Ada Hanım senin güvenli okula gelip gitmeni istiyorum. Buraya alışana kadar böyle olabilir. İşlerim engellemesse. Peki okul nasıldı?" "İyiydi." "Hımm yakışıklı çocuklar var mı?" " Anneeeee " dedim. Annemde bu sözün üzerine gülümsedi. Yola çıktığımızda eve gidip kendimi yatağıma atmak için sabırsızlanıyordum.
************
İlk bölümü inşallah beğenmişsinizdir. İlk kez wattpadte şiir kitabı dışında bişey yazıyorum. İlk bölüm için yorumlarınızı bekliyorum...

Not: Mert ve Adayı ikinci bölümde tanıtıcağım multimedyadan karakterleri görebilirsiniz.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 05, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

TESADÜFHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin