Ben, Erke. 426 yaşımda bir senatörüm. Ve şu an bir savaş alanında aptal bir vampirle uğraşıyorum. Vampirin ağzından iğrenç bir salya saçlarıma düştü.
"Iyy, iğrenç ya! Sana daha önce söyleme fırsatım oldu mu bilmiyorum ama sen gördüğüm en iğrenç düşmansın."
Vampir'in yüzüne geniş bir gülümseme mi yayılmıştı? Harika, iğrenç olmak bayağı hoşuna gitmişti. Bu sırada etrafa bir sonik sesi yayıldı ve bu Vampirin pek hoşuna gitmemişti anlaşılan.
Üzerimden çekilince rahat bir nefes almıştım. Sesin kaynağına bakınca Romana'yı ve sonik tornavidasını gördüm. Yerden kılıcımı alarak toparlanıp ayağa kalktım. Romana'da yanıma geldi. Vampir tiksinen gözlerle bize bakıyordu.
"Kadın dayanışmasından kurtulamazsın!"
Gülümsedim ama içten içe karşımdaki Vampirden iğreniyordum.
Burada olmayı ben seçmiştim. Mecliste rahatça oturup senatörlük yapabilir ve Zaman Lordlarını Büyük Vampirlere ispiyonlayabilirdim.
Oysa ben kalkmış burada savaşın ortasında, toz ve kan içinde iğrenç yaratıklarla uğraşıyordum. Yaptığım en akıllıca hareketti. İsterseniz Romana ve ben bu tiksinç dostumuzu haklarken sizlere buraya nasıl geldiğimizi, Doktor ve Romana ile nasıl karşılaştığımı "kısaca"-gerçekten çok kısa- anlatabilirim.
Bu tanıtım bölümü ve fikir edinebilmeniz için yazıldı o yüzden böyle kısa Whovian yoldaşlar :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Doctor Who: Evrenin Kan İçicileri
FanfictionDoctor Who Ortak Hikaye-Ek kitabıdır. Savaş alanındaydık. Gezegene gelen Goldiloksların sesi gerçek anlamda kulaklarımı tırmalıyordu-sanki sahibinden süt isteyen bir kedi gibi- Doktor'a baktım. Mavi kulübesinin önünde ayakta duruyordu. Gülümsüyor...