Bunun burada ne işi var ya? O da beni görmüş olduğuna şaşırmış olacak ki gözleri irileşti.
"O- ortak?" dedi sorarcasına. Gözlerimi devirmek istesem de deviremedim. Gıcık oluyorum şuna ya. Zaten kim olduğunu falan da bilmiyorum. Ya neden hep benim karşıma çıkıyorsun? Başka insan mı yok da dünyada geldin beni buldun?
He canım ortak. Şu tavşan kaçırdıktan sonra zorla suç ortağı yaptığından.
İç sesime hakverdim ve ona gözlerimi kısarak baktım. Beni böyle görünce gülesi geldi galiba. Biraz sırıttı ama sonra ciddileşip masadaki diğerlerine baktı.
"Ateş." dedi elini kuzenlerime uzattı. Onların tanışma faslı bittiğinde sıra bana geliyordu.
"Gökyüzü." dedim düz bir sesle ve uzattığı elini sıktım. Oda karşıdaki Toprak'ın yanına geçecekti ama geçmeden önce diğerlerine pek bir şey farkettirmemeye çalışarak kulağıma fısıldadı. "O gün için gerçekten özür dilerim."
Gözlerim büyüdü bir anda. Özür mü dilemişti o? Aman dilediyse diledi. Her insan özür dileyebilir. Yanı saçma bir şey değil ki bu. Ben de neden bu kadar büyüttüysem artık. Allah Allah.
O yerine geçip otururken sağ tarafımdaki Çağla bana dönüp ne oldu dercesine baktı. Ben de önemli bir şey olmadığını göstermek için samimice gülümseyip sağ elimi salladım. Bu sana sonra anlatacağım demek oluyordu. Çağla garip bir şeyler olduğunu anlamış olacak ki sinsice gülümseyip önüne döndü. Ay akıllı kuzenim benim ya.
Biz böyle altı kişi masada boş boş otururken herkes sadece birbirine bakıyordu. Evet sadece birbirimize bakıp boş boş oturuyorduk. Aynı cümleyi başka bir şekilde tekrar kurmaya üşeniyorum. Anlayıverin siz bir zahmet.
Şu sessizlikten çok sıkıldım ve yardım dilercesine Çağlar'a baktım. Ne demek istediğimi anlamış olacak ki başını hafifçe sallayıp söze girdi.
"Havalar da ısındı bayağı ya." bu dediğine herkes şaşkınlıkla karşılık verirken. Ben ona ölümcül bakışlarımdan en ölümcülü atmakla meşguldüm.
"Ne?" dedi ağzını oynatarak. Sinirle gülümsedim ve sonra önüme döndüm. Herkes hala aynı kafada. Çağla'ya baktım göz ucuyla, kız biraz daha sessizlik olursa uyuyup kalacak. Bu ise hemen el atman lazım Gökyüzü. Darararam! Yardıma ihtiyaç duyduğunuzda Gökyüzü yanınızda. Bu biraz Halkmen'e benzedi ama neyse.
"Mustafa nereliymiş biliyor musunuz?" ben pat diye lafa dalınca herkes bana baktı. Tamam sakin ol Gökyüzü. Derin nefes al ver. Al ver.
"İzmir?" dedi Çağla gözlerini devirirken. Tabi şimdi bunlar bizim sınıftakini sanıyorlardır.
Olumsuz şekilde kafamı salladım. Herkes sorarcasına bakmaya devam ettiğinde, verdim cevabı ve koca bir kahkaha patlattım. "Ceceli! Ahahahahahah..."
Çağla bana ciddi misin bakışları atarken Çağlar çoktan bana katılmıştı. Karşıdakilerse beni bozum etmemek için biraz kıkırdadılar ve daha sonra sustular.
Hadi ama komikti bir kere. Hem espriler gülmek içindir. Espri yapılınca somurtursak espri olmasının ne anlamı kalır?
Biz yine sus pus otururken herkes birbirine kaçamak bakışlar atıyordu. Hadi ama yapmayın şunu. Artık konuşun canım. Ben lafa girdim de ne oldu? Allah Allah.
"Peki madem. Ben Gökyüzün'e katılıyorum. Madem yapacak bir şey bulamadık. Biz de birbirimize oda numaralarını verip, telefon numaralarımızı alırız. Olmaz mı?"
Şimdi eğer bunu Ateş diyorsa, ve ben o şeyleri içinden düşündüğümü sanıyorsam. Ama sadece sanıyorsam. Bu da demek oluyor ki ben her şeyi dışımdan düşünmüşüm. Evet sorunu çözdük de, başka bir sorun daha... Bir saniye ben dışımdan mı düşündüm? Şunu bir an önce kesmem lazım çünkü aynısını beşinci sınıfta da yapmıştım.
"Evet çocuklar,sayfa 48. Soruları a'dan f'ye kadar çözün. Sınıftan çıt çıkmasını istemiyorum."
Öğretmenimiz bunu deyince herkes gibi ben de kitabı açtım ve sorulara göz gezdirmeye başladım.
Hasan'ın 50 elması var. ¼ ünü arkadaşı Ahmet'e verirse, geriye kaç elması kalır?
Şimdi problem kolay sanırım. Ama merak ettiğim yer ise Hasan'ın neden 50 elması var? Yani benim hayatımda üçten fazla elman olmadı tek seferde. Onun da ikisini Çağla ve Çağlar ile paylaşırım. Yani benim o kadar elmaya ihtiyacım yok. Ben bir elmayı zor yiyorum, çocuğun elli elması var. Birde dört de birini arkadaşına vermiş. Ben bir arkadaşıma o kadar versem. Sende daha çok var deyip bana küser. Üstüne üstlük dört de birini de hesaplamışlar. Biz hala bu elma daha büyük bu elma daha küçük kavgası yapalım.
Kolunda bir hareketlilik vardı. En son bayağı ağır bir dirsek yedim. En yakın ve sıra arkadaşım olan Nur'dan.
Ona ne oldu bakışlarımdan attığımda gözüyle öğretmenimizi ve sınıfı işaret etti. Öğretmen bana muzip bakışlar atarken, arkadaşlarımın çoğu kahkahayı patlatmıştı. Ya neden ben? Neden ya? Ya dışarıdan düşününce ne oluyor? Peki neden dışarıdan düşünüyorum? Neden yani neden? Şu kelimeyi artık söylememeliyim.
Utançla başımı eğip gülümsedim.
"Haksız mıyım ama?" dedim sınıfa. Herkes beni onaylayan sesler çıkarırken oradan biri seslendi.
"Kız haklı beyler dağılın." Daha sonra öğretmenimiz de bir kahkaha attı ve herkes derse devam etti.
Gözümün önünde sallanan Çagla'nın elleriyle kendime geldim. Hayır seslendin de ben mi duymadım? Ne diye elini kolunu sallıyorsun gözümün önünde?
"En az on kere seslendik. Duymayan sensin, biz mi suçlu olduk şimdi yine? Kim bilir nerelere gitti aklın?"
Yine dışımdan düşünüşüm. Ne zaman keseceğim şunu?
"Afesersiniz. Ne vardı?"
"İş görüşmesine gelmiştim. CV mi yazdım. Patron içerdeyse bir görüşmek istiyoru... Telefon numaranı yazacaksın şuraya, ne bu ciddiyet? Biz ciddi olunca kıyameti koparıyorsun ama. İki saattir gözünün önünde tutuyorum şu telefonu da. Bir ara kulağından beynine sokmayıda düşünmedim değil yani." Bunu diyen Çağlar'a gözlerimi kısarak baktım. Ne var yani biraz kibar olsan. Belki derin düşüncelere daldım. Belki rüyalar alemine geçtim. Belki de öbür tarafa... Tamam sakin olmalıyım. Saçmalama Gökyüzü. Saçmalama.
Uzattığı telefona numaramı yazdıktan sonra, ismimi de yazdım ve kaydedip Çağlar'a geri uzattım. O da Toprak'a verdi. Onlar çoktan vermişler numaralarını sanırım.
"Biz kalkalım o zaman. Toprak'tan alırız biz numaraları." Okyanus'u onaylayan mırıltılar çıkardım ve ben de onlarla beraber ayağa kalktıktan sonra herkes otel odalarına doğru ilerledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gökyüzü'nün Tatili
DiversosBirkaç gencin çıktıkları tatil, bir gizeme dönüşüyor. İlginç insanlar ve farklı eşyalar bu olayı daha da gizemli kılıyor. Acaba başlarına neler gelecek?