**********************************
Selin;Doktor: Ali uyanır uyanmaz sizin adınızı sayıkladı. İsterseniz yanına girin.
Sevilay'a baktım. Başıyla onayladığını görünce çok mutlu oldum. Ama o sırada bir ses hepimizin dikkatini dağıttı. Silah sesi...
**********************************
Nazlı; (Multiyi açabilirsiniz. )Yiğit: Buraya kadar Savaş Mertoğlu! Savaş: Yiğit! Saçmalama Yiğit!
- Yiğit napıyorsun? İndir o silahı nolur!
Yiğit: Ya Nazlı benimle gelecek, ya da beynin burada dağılacak!
Savaş: Öyleyse sık gitsin!
Yiğit: Bakalım Nazlı buna izin verecek mi?
Ağlamaya başladım.
- Tamam tamam. İndir o silahı! Tamam gelicem ne istersen yapayacağım nolur Savaş'a bişey yapma nolur!
Savaş: Nazlı öyle bir şey yapmayacaksın. Hadi! Sık kafama bitsin her şey!
- Hayır! Yiğit al beni Savaş'ı bırak nolur!
Savaş aniden silahı sıkıca ve hızlıca kavrayıp kafasından aşağı indirdi. Fakat beklenmeyen bir şey oldu ve silah patladı.
- Ahh!
Elimi yavaş hareketlerle karnıma götürdüğümde oluk oluk kan akıyordu. Yiğit hemen silahı bıraktı ve silah Savaş'ın elinde kaldı. Son kez Savaş'a baktım. Daha sonra gözlerim karardı ve yere yığıldım.Selin;
Duyduğumuz silah sesiyle hemen en yakın pencereden dışarı baktık. Kardeşim! Vurulan kardeşimdi. Peki vuran kimdi? Silah Savaş'ın elindeydi.
-Savaş...
Hemen koşarak aşağı indik. Gözyaşlarıma hakim olamıyordum.
- Nazlı!
Hastanede olduğumuz için hemen müdahale ettiler. Sonra Savaş'a döndüm. Vurmaya başladım.
- Hepsini sen yaptın! Sen vurdun onu, kardeşimi sen vurdun! Senden nefret ediyorum.
Oradaki insanlara döndüm.
- Bu yaptı. Kardeşimi bu vurdu. Elindeki silahla kardeşimi vurdu.
Savaş: Selin bir sakin ol! Hiç bir şey bilmiyorsun!
Nazlı'yı sedyeye aldılar. Bi yanda sevdiğim adam, bir yanda da kardeşim...
Savaş da o sırada silahı Yiğit'e verip bişeyler söyledi. Ne dediğini duymadım. Umurumda da değildi zaten. O da ağlamaya başlamıştı. İlk defa onu ağlarken görüyordum. Şaşırttı.
- Sen hala hangi yüzle geliyorsun?
Savaş: Yeter! Yeter! Ben Nazlı'ya aşığım! Her ne kadar inanmak zor olsada benim de duygularım var! Siz ne kadar kabullenmek istemeseniz de, ne kadar göremesenizde ben Nazlı'ya deli gibi aşığım!
-O yüzden mi onu vurdun?!
Savaş: Nazlı'yı ben vurmadım!
- Sen yaptın...
Savaş: Selin. Nazlı'yı ben vurmadım.
- Niye sana inanmıyorum acaba (!)
Demet: Yeter! Burada bir can söz konusuyken siz bunu mu tartışıyorsunuz? Ben Ali'ye bakmaya gidiyorum. İsteyen gelir!
Demet Teyzeyle Sevilay Hanım gittiler. Bizde -yine- ameliyathanenin önünde beklemeye başladık.Ali;
Gözümü açtığımda gözlerim ilk Selin'i aradı. Belki bir umut gelmiştir diye düşünmüştüm, ama yoktu.
- Anne...
Sevilay: Oğlum. Burdayım anneciğim. İyi misin?
- Sanırım hayır.
Demet: Haberi öğrenir öğrenmez hemen geldim. Ama doktorlar söyledi. 'Kurtulması imkânsızdı. Ama o imkânsızı başardı. '
- Teyze gelm-
O sırada öksürmem konuşmama engel oldu.
Sevilay: Oğlum. Yorma kendini.
Kendimi zorlayarak esas soruyu sordum.
- Savaş'la Nazlı nerede?
O sırada ikisinin de yüzü düştü.
- Anne?
Cevap yok.
- Teyze?
Demet: Nazlı...
- Noldu Nazlı'ya!
O sırada Savaş içeri girdi.
Savaş: Ben cevap vereyim kardeşim. Nazlı vuruldu.
- Ne!
Savaş: Evet. Hemde benim yüzümden.
- Savaş sen ne diyorsun?
Hemen odadan dışarı çıktı.
- Oğlum şimdi sen bunları düşünme. Dinlen sen.
Kafamı geri yastığa koydum. Alçıda olan kolum ne kadar rahatsız etse de hemen uyudum.Savaş:
Ali'nin yanından çıktıktan sonra hemen bahçeye çıktım. Yiğit'den haber yoktu. Önce Ali, şimdi Nazlı. Tüm sevdiklerim gözümün önünde yavaş yavaş erirken benim bir şey yapamamam çok canımı yakıyor. Ben tüm bunları düşünürken annem gelip yanıma oturdu.
Rana: Oğlum.
- Anne.
Ona doğru döndüm.
Rana: Oğlum sana bir soru soracağım, ama bana doğru cevap ver.
- Lütfen o soruyu sorma!
Rana: Sen yapmadın dimi?
Başımı annemin omzuna koydum.
- Ben böyle bir şeyi nasıl yapabilirim?
Ağlamaya başladım.
- Ben yapmadım. Ama yine de kendime tahammül edemiyorum. Eğer ben orada Nazlı'yla konuşmasaydım hiçbiri olmayacaktı. Çok canım yanıyor.
Annem de ağlamaya başladı.
Rana: Peki oğlum. Sana böyle bir soruyu sorduğum için özür dilerim. - Özüre gerek yok. Ben olsam ben de sorardım.
Rana: Bak Nazlı da kurtulacak. Ali kurtuldu o da kurtulacak. Hadi gir içeri.
- Giremem. Selin benim yüzümü görmek istemiyor. Sen git. Bir gelişme olursa bana haber verirsin.
Rana: Peki oğlum. Nasıl istersen.
Yanımdan kalkıp gitti. Bende orada yalnızlığımla başbaşa kaldım.Selin;
Nazlı ameliyattayken bende Ali'nin yanına girdim. Uyuyordu. Öyle güzel oyuyordu ki içim huzurla doldu. Yavaşça mavi gözlerini açtı.
Ali: Selin...
- Ali...şey..
Ali: Senin ne işin var burda?
- İstemezsen çıkarım.
Ali: Yo yo onu demek istemedim. Nazlı?
- Ameliyatta.
Sağ kolu kırık olduğu için sol eliyle elimi tuttu.
Ali: Nazlı iyi olacak. Merak etme.
Ben şaşkın şaşkın ellerimize bakarken o da fark etti ve aniden elini çekti.
- Ben gideyim.
Hemen odadan çıktım ve yapmam gerekeni yapmak için telefonumu çıkardım.Savaş;
Bahçede oturmaya devam ederken artık sıkıldım ve içeri girmeye karar verdim. Girdim de. Selin orada oturmuş bekliyordu.
- Durumu nasıl?
Selin: Bunu gerçekten merak ediyor musun? Söyliyim. Hâlâ ameliyatta.
İç çektim ve duvara yaslandım.
Selin: Hadiii hadiiii. Nerde kaldılar off!
-Efendim?
Selin: Hah? Yok bişey.
Doğrusu üzerinde bir gerginlik vardı. Tuhaftı. Ben böyle düşünürken yanımıza bir kaç polis memuru geldi.
Polis: Savaş Mertoğlu?
- Buyrun benim.
Polis: Hakkınızda ihbar var. Lütfen zorluk çıkarmayın.
Selin'e baktığımda yüzünde bir zafer gülümsemesi vardı.
- Yapmadım de!
Selin: Yaptım! Yaparken de çok zevk aldım. Yine olsa yine yaparım.
- Ama şunu bil ki Nazlı'ya bunu ben yapmadım.
Polislere döndüm. Cebinden kelepçeyi çıkarıp bileklerime taktılar ve yürümeye başladık.
- Vay be. Ama görecekler. Nazlı'ya bunu benim yapmadığımı görecekler!Bölüm Sonu!
Arkadaşlar! Bölümü sonunda yazabildim. Kusura bakmayın biraz geç oldu. Twitter'dan tag ve etiketlere destek verdiğim için bölümü yazamadım. Bu bölümü umarım beğenmişsinizdir. Kısa oldu ama yeni bölüm uzun olacak. Ayrıca dizimizin yarın ki bölümünü mutlaka ama mutlaka tv'den izleyin. Yarın son şans. Tag ve etiketlere de destek verin. Neyse yeterince uzattım ben öptüm ♥