Evet selam ben Selin şuan 20 yaşındayım mutlu bir yalnızlık hayatım var.. mutluyuyum geride bırakmış olduğum birsürü acı anılarım var ama bunları unutmaya çalışıyorum bazıları unutmakta bir hatırlamaktır bunu unutmayalım herneyse içime bir filozof kaçtı sanırım bunların hepsi çok kitap okumamdan oluyor. Şimdi sizi acı anılarımla yalnız bırakıyorum
Bundan 10 yıl öncesine gidelim evet 'küçüğüm daha' ben yine portakal ağacımın yanında oturuyorum termosumda soğuk portakal suyu neden bu kız portakal deyip deyip duruyo demeyin anısı büyüktür bende canımdan çok sevdiğim dedem ben doduğum gün dikmişti o ağacı birlikte büyüyoruz ben büyürken oda benimle büyüyor herneyse konumuzun canımın taaaa içi olan annem beni doğurduktan 2 hafta sonra ölmüş hiç hatırlamıyorum kendisini hemde hiç sadece bana verilen fotoğraflardan dedem anlatırdı çok güzel sapsarı saçları melek yüzlüymüş süslenmeyi severmiş ama o yönden hiç benzemiyoruz ben hiç sevmem one öyle insan doğal haliyle her zaman güzeldir.. bence çok hakliyım herneyse annemin beni doğurmasına tam 1 ay kala anneannem benim için hazırlıklara başlamış güzel pembe pembe elbiseler,patikler minnak ayaklarıma pekte güzel dururmuş dedem anlatıyordu tabi bunları beni dedem büyüttü diyebiliriz ama şuan onu göremiyorum çünkü o cennette onu çok özlüyorum bu kızın babası yok mu diye sorucak olursanız var kendisini baba olarak pek görmüyorum nedense beni hiç sevmeyen ama her akşam başka başka kadınlarla duran bir babam var şuan kendisi amerikada ne yaptığını az çok tahmin ediyorum bende kendi evimde yalnız başıma kaldım oturuyorum eski anılarımı düşünerek çok aştım kendimi nerde kalmıştık annemi görmek o kadar çok görmek istiyorum ki dedemin anlattıklarına göre ölmeden önce yani ölmesine 1 hafta falan kala herhalde hissediyormuş ölmeyi beni çok öpüyormuş portakal ağacının yanına piknik sepetini koyarak beni orda besler orda ninni okurmuş bana o güzel sarı saçları ile canım annem onu hatırlamasamda hissediyorum beni sevdiğini.. dedemle birgün oturuyorduk bahçede ve benim o gün doğum günümdü dedemle birlikte ve birkaç arkadaşımla kutlamıştık arkadaşımda 2 taneydi biri furkan biz ona fiko diyorduk birde nazlı gerçekten çok nazlıydı hiç birzaman oyuncaklarını benimle paylaşmazdı herneyse konumuza geri dönelim doğum günümü kutladık ve arkadaşlarım evine gitti dedem bana bir sandık göstermişti gerçekten tozlu ve paslanmıştı bu sandık içini açtiğinda annemin yazdığı mektuplar vardı dedem beni oyaladı ve içinden mektupları almıştı çok merak ediyordum ama neyse birşey yoktur deyip geçtim çünkü dedem benden birşey saklamazdı herhalde diye düşünüp geçtim annemin fotoğrafları vardı içinde birsürü birsürü fotoğrafları vardı görmediğim fotoğrafları vardı bana ördüğü dantelli beyaz patikleri görmüştüm dedeme sarılarak ağlamaya başlamıştım dedem beni sakinleştirdi ve bazı öğütler verdi güçlü olmamı söyledi ve bana dedi ki 'güçlü olmalısın kendini ezik göstermemen lazım bu senin özgüvenini yok eder ' dedi ve ben hızlıca toparlandım güçlü olmam gerektiğini düşünerek dedemden kendimi çekerek ben odama gidiyorum dedim oda tamam kızım dedi ve annemin mezarlığına götüreceğim mektubu yazmaya başladım... yazdıktan sonra dedeme annemin mezarlığına götürürmüsün beni dedim ve dedemde beni kırmamıştı en son 2 ay önce gitmiştik birsürü çiçekler götürmüştüm ona solmuşmudur bilemem hemen gidip bakacağım mezarlığa gittiğimizde çiçekler yerinde bile yoktu annemin mezarlığının yanında birsürü kırık camlar vardı gerçekten çok aciz insanlar var bu dünyada ah ah anneme mektubumu götürmüştüm dedem bilmiyordu tabi mektup yazdığımı dedemi biraz uzaklaştırıp az annemle yalnız kalmak istedim ve anneme içimi dökmüştüm canım annem ölü bile olsa onu hissedebiliyordum dedem artık geç oldu gidelim çiçeğim dedi yüzümde bir gülümseme oldu ve dedemin yanına gittim eve geldiğimizde dedemin mis gibi ellerinden yemek yedim portakal ağacımın yanına gittim ve orada uyuya kalmışım hastada olucaktım hava biraz serindi dedem beni yatağıma götürmüş hiçte hisstmemiştim çünkü rüyamdan annemi görüyordum upuzun yola daldım bu günüm böyle geçmişti 10 yaşında güçlüydüm herşeyi içine atan bir kızdım :) 2. bölümde bundan eser bile kalmayacaktı çünkü artık mutluydum annem ve dedemden hariç herkesi hayatımdan çıkardım ee birde portakal ağacını unutmamak gerekiyor birde fiko ve nazlı iyi dostlarımdı herzaman yanımda olurlarda pek onlardan bahsetmedik ama neyse 2 . bölümde görüşürüzz.....