0.1

180 18 53
                                    

İyi Okumalar!

#

Doktora tepkisizce baktım ve sandalyeden kalktım.

"Neden hep aynı zırvalıkları anlatıyorsun? İstemiyorum! İyileşmek istemiyorum! Daha fazla acı çekmek istemiyorum! Tükeniyorum ben göremiyor musunuz? Ölmem gerekiyorsa eğer, öleceğim. Kararımı değiştirmiyorum ve tedaviyi reddediyorum. İyi günler."

Sandalyeden montumu alarak odadan çıktım. Ne kadar hastaneden çıkmayı istesemde 107 numaralı odanın yolunu tuttum. Küçük Jia'ya sözüm vardı. Henüz 11 yaşındaydı ama durumu... Durumu çok ağırdı. Akciğer kanseriydi ve akciğerleri tedaviye cevap vermiyordu.

Morgun önünden geçerken bedenimi bir ürperti sardı. Belki şimdilik önünden geçiyordum ama elinde sonunda içine girmek zorunda kalacaktım.

Cansız olarak.

107 numaralı kapıya geldiğimde gülümsedim ve kapıyı yavaşça açtım. "Sürpriz! Ben geldim Jia!" Boş yatağa bakmaya başladım. "Jia? Neredesin?" 

Karşılık gelmeyince nefesimin kesildiğini hissettim. 

"Sizin burada ne işiniz var hanım efendi?" Hemşireye dönerek aklımı toplamaya çalıştım.

"Bu odada 10-11 yaşlarında b-bir kız vardı. Kumral, yeşil gözlü tatlı bir kız. Ah o, o akciğer kanseri için tedavi görüyordu. Şuan nerede?" dedim zar zor. Kelimeler dilimin ucunda tıkanıyordu sanki. Hemşire dolu gözlerime bakmaktansa başını eğdi. "Buradan daha iyi bir yerde."

--

Boş gözlerle sert kayalara çarpan denize bakmaya devam ettim. Uçurumda esen rüzgar saçlarımın bir o yana, bir bu yana gitmesine neden oluyordu. Yüzümde buruk bir gülümseme oluştu. 

Jia hep saçlarımın çok güzel olduğunu söylerdi. Kendimi tutmayı kestim ve bağırarak ağlamaya başladım. Bu haksızlıktı!

"O hayata tutunmaya çalışıyordu! Ben gitmek istiyordum! Neden onu aldın? Neden beni bıraktın?"

Tam o sırada arkamdan hoş ve yumuşak bir erkek sesi geldi.

"Tanrı'nın yaptıklarını sorgulama Angel, eminim senin yaşamanın bir nedeni vardır."

Daha sonra gözleri ışıl ışıl parlayan benden bir iki yaş büyük bir çocuk benim yaptığım gibi ayaklarını uçurumdan sarkıtarak oturdu. Onu incelerken kaşlarımı çattım. Bunu fark edince kayalara bakmayı kesip bana döndü ve gülümsedi.

"Neden öyle bakıyorsun?"

Onun aksine ifadesizce bakmaya devam ettim. "Adımı nereden biliyorsun ve sende kimsin?"

Gülümsemesi daha da büyürken büyülenmiş gibi beyaz dişlerine baktım. Yanaklarının üzerinde oluşan gamzeleri dikkatimi dağıttığı için yüzümü denize döndüm. Dalgalar sanki durulmuştu. 

"Benim adım Zhang, Zhang Yixing. Kısaca Lay diyebilirsin, bu arada sadece tahmin ettim diyelim. "

İçimi nedensizce bir tedirginlik kaplamıştı.Ama Lay bana iyi davranmıştı, ona kötü davranmaya hakkım yok. 

Gülümsemeye çalışarak elimi uzattım. "Angel. Angel Moon." Elimi tutup sıktıktan sonra "Memnun oldum Angel." dedi. Merakıma yenik düşerek elimi sıcak elinden ayırmadan "Neden öyle dedin?" diye sordum. 

Gülümsemesine gözlerim takılırken elini elimden çekti ve diğer elimide tuttu. Ne yapacağını anlamaya çalışırken bileklerimi ters çevirerek izi kalmış kesiklere baktı. Ne yaptığını hala anlayamıyordum. Sert rüzgarlar gitmiş, yerine ufak ve tatlı esintiler gelmişti. Bileklerimi yavaşça dudaklarına götürdü ve sırayla birer öpücük kondurdu. 

Kalbimin atışı kulaklarımda çınlarken yutkundum. 

"Herkesin bir yaşama nedeni vardır Angel, tıpkı benim yaşama nedenimin sen olması gibi."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 28, 2018 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Free || Lay FanFictionHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin