Hep böyleydi hayatım. Başımda ki örtünün verdiği ağırlıkla, içimin kararmışlığıyla, gecemde ki siyahımla devam ediyordu başladığı gibi...Küçükken ne mutluydum oysaki....
Hiçbir şeyin farkında değildim, yalnızlığı aklımca tatmamıştım, bu kadar insanın arasında kaybolmanın ne demek olduğunu hiç bilmemiştim. Şimdi büyüdüm sayılır. Tam olarak uygulayamadığım dinim bile beni büyük kabul ediyor. Oysa ben hiç büyümedimki. Büyümek için önce çocuk olmak lazım değil mi? Ben kendimi bildim bileli hep kırk elli yaşındaymışım gibi hissederim. Önce yanımda olmalarına rağmen anne ve babasızlığı tattım. Sonra ablasızlığı ve yavaş yavaşta abisizliği tattım. İçime kapandım zamanla.
Diğer insanlarda aradım; Huzuru ve Mutluluğu. Hiç bulamadım ama...
Biraz daha zamanla diğer duygularıda tattım. İhaneti, verilen güvenin nasıl boşa çıkarıldığını, aldatılmışlığı, kandırılmışlığı, kirliliği. Masumiyetin beyazlığın, karanlığın içinde nasıl kaybolduğunu gördüm bizzat kendi gözlerimle. Grinin nasıl doğduğunu, nasıl var olduğunu gördüm. İnsanların benliklerinde nasıl iki kişiyi birden barındırdığını gördüm.
Sonra bir kadın girdi hayatıma. Ona 'yardım et' diye uzattığım eli tuttu farkında olmadan. Annenin şevkatini, kokusunu, merhametini, sevgisini tattım ben onunla. Can simidim oldu benim. Umudun hala var olduğunu, düştüğümde dizlerim kanasa bile yeniden kalkmam gerektiğini öğretti bana. Sonra birgün oda gitti.
Çocukluğumdan kalan son iyimserliğimle ve onun var olduğuna inandırdığı umutlarımla gittim yanına. 'Eşiniz gitsin siz kalın' dedim gözlerine bakarak son masumiyetimle. Ufak bir gülüş peyda olmuştu o an dudaklarında ve gitmişti. Beni yeniden karanlığa bıraktığına inanmıştım çocuk aklımla ama o giderken bırakabileceği en büyük huzuru bırakmıştı bana. O zamanlar anlamamıştım bıraktığı dünyanın kıymetini.
"Kitaplar" en büyük huzurum, dünyam olmuştu ondan sonra. Kendimden yorulduğumda başka insanların hayal dünyasına giriş anahtarım oldu. Her elime kitap aldığımda sessizce teşekkür ediyorum Rab' bime, Onu aldıktan sonra onunla bunları verdiği için.
Daha sonra bir huzur daha girdi hayatıma, hiç hatırlamadığım bir anda.
" Müzik" yalnız yürüdüğüm yollarımda arkadaşım oldu benim. Sahte gülüşleri, sahte ilgileri duymak istemediğim anda doldu kulaklarıma. Beynimin, benliğimin, ruhumun en kuytularında yankılandı sessizce. Kendi içimin çığlıklarımı bastırmak istediğimde o yetişti imdadıma. Karanlığıma, Geceme ikinci huzurum oldu. Kalbimin ikinci vazgeçilmezi, dinginliği, sakinliği oldu.
" Siyahımın yarısını beyaza boyadı müzik, kitaplarla. "
Şimdi mi ? ...
Şimdi ben başımdaki örtünün yükümlülüklerini yerine getirmeye çalışan, hala her kendi karanlığında boğulduğunda kitaplarla başka insanların dünyasına kaçan, yanındaki insanların sahteciliğinden yorulduğunda müzikle gerçekliğe adımlayan, herkesin 'soğuk hissiz' diye arkasından söylediklerine kulak tıkayan bir insanım.
Sonrası mı ?
İşte orasını hiç bilmiyorum.
"Yaratan yarattığı bana kalbinin karanlık kalan kısmını doldurmasına imkan versin diye, geleceğine yitirdiği umutlarını yeniden bağışlasın diye, Sonrası? Gelecek diye sorulduğunda söyleyecek iki çift cümlesi olsun"
diye dua eden bir insan olmayı umuyorum...
Belki de hiçbir zaman çıkamayacağım SİYAH YALNIZ GECEMden...
Yuttuğum tüm çığlıklarımda boğulacağım. Kurtulamadığım KARANLIĞIMda kaybolacağım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
TEK BÖLÜMLÜK BEN
General FictionHep benim anlatmamı beklediniz. Hiç biriniz cesaret edip dalamadı KARANLIĞIMa. SİYAHIMla boy ölçüşemedi beyazınız. Şimdi tek bölümlük cümlelere sığdırdım benliğimi. Anlattım işte istediğiniz gibi GECEmi. Bu saatten sonra da gelseniz YALNIZLIĞIMa...