Araba yolculuğumuzu eğlenceli hale getirmek farz olmuştu artık. Ne yapsak diye düşünürken aklıma gelen fikirle aydınlandım.
“Oyun oynayalım mı?” dediğimde sesim çocuk gibi çıkmıştı ama bu umurumda değildi.
“İlk soruyu ben sorarım ufaklık” dediğinde gülümsedim. Oyunun ne olduğunu sormamıştı bile.
“Tamam” dedim a’ları uzatarak. Bir bıkkınlık havası vermeye çalışmıştım. Şuan sadece başarılı olduğumu umuyordum.
“Düşünmem için bir zaman” dedi ve araba bir sessizliğe gömüldü.
“Hadi ama” dedim aradan geçen 3 dakikadan sonra. İyi bile sabrettiğimi düşünüyordum aslında.
“Tamam” dedi benim gibi a’ları uzatarak. Sonra gene sustu.
1 dakika sonra sertçe nefesimi dışarı üflediğimde “Soracak güzel bir şey bulamıyorum çünkü hakkındaki çoğu şeyi biliyorum sabırsızım” dedi.
“O zaman ben sorayım” dediğimde cıkcıkladı beni. Kendince hakkını yediremezmiş.
Tam ağzını açıp soracaktı ki ileride bir polisin bize işaret etmesiyle kendini oraya odakladı. Arabayı polisin yanında durdurduktan sonra penceresini açtı. Bense onu ve polisi izliyordum ve de tabii dinliyordum.
“İyi günler”
“İyi günler memur bey”
“Ehliyet ruhsat lütfen” dedikten sonra bana dönüp “İyi günler bayan” dedi ve gülümsedi.
“İyi günler” diyerek gözlerimi adamdan aldım ve Denize baktım.
Deniz adama gerekenleri uzattıktan sonra bana dönüp “Gideceğimiz yerin sürpriz olmasını isterdim ama oraya geç kalacağız arayıp haber vermelisin” dedi ve telefonunu bana uzattı.
Telefonu elime aldıktan sonra son aramalara girdim. Gördüğüm yerle çığlık atmamak için dudaklarımı ısırdım. Mutluluktan havalara uçuyordum. Mükemmel bir gün bizi bekliyordu. Tamam, denize açılınca biraz esebilirdi ama biz Denizle buna bayılırdık.
Yanlış duymadınız, marinaya gidiyorduk.
Şuan memur beyi ve de Denizi unutmuştum.
Ah tabiî ki Denizi unutmadım. Şuan zaten onun üzerinden hayaller kuruyorum.
“Alo Deniz Bey?” diye gelen bayan sesiyle içimden Deniz Beymiş diye geçirsem de tuttum kendimi.
“Biz biraz geç kalacağız” dedim sertçe.
“Ela Hanım siz misiniz?” diyen sese karşı şaşırdım.
“Evet de” derken sözümü böldü kız.
“Beni görünce hatırlayacaksınız. Her yerde sizi bekliyoruz. İyi yolculuklar” deyip kapattı telefonu.
“Telefonu kucağıma koyduktan sonra Denize doğru döndüm.
Belgeler geri gelmişti sanırım. Bu ne kontrolüydü bilmiyorduk ama sanırım, yani çok az da olsa kulak misafiri oldum tabi, bir kaçak varmış.
Deniz pencereyi kapatıp arabaya çalıştırdıktan sonra polise eliyle selam verip hafif tebessüm etti.
“Aradın mı?” dediğinde odun dedim bir an içimden, insan bir aradın mı canım der demi.
“Evet canım” dediğimde yüzüne bir sırıtış oturdu.
“Bunu kendimden beklerdim de senden beklemezdim Odun Ela” dediğinde kaşlarımı çattım.
“Sen kendine bak çokbilmiş” dediğimde kahkaha attı.
“Ukala ve odun ve de benim meleğim” dediğinde yumuşamadığımı iddia edemezdim.
“Ne kadar yolumuz kaldı?” dedim sıkılmışça.
“Çok az” dedi ve araba sessizliğe büründü.
Ona doğru dönüp onu izlemeye başladım. Bir süre sonra “Ah hayır yapma” dedi gülerek.
Omuz silkip devam ettim ve de tabi kıkırdayarak.
“Yolu izlesen olmaz mı bebeğim, mesela şu yol kenarındaki ışıkları sayarak vakit geçirebilirsin, dikkatimi feci dağıtıyorsun” dedi muzipçe.
İstifimi bozmadan devam edince sırıtarak “Ah bir gün bende böyle bir imkân istiyorum, baksana seni hiç izleyemiyorum” dediğinde kıkırdadım. O da bana eşlik ettiğinde o muhteşem gülümsemesiyle dalmamak için kendimi zor tuttum.
Ona öyle aşıktım ki nefes alışım bile o yanımda olunca değerli oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hayallerim Kadar Büyük
RomanceAlnımdakinin sen olduğuna o kadar eminim ki; başkalarını umursamıyorum. Sensin işte… Kaderim de sensin… Ben senim... Beni sen yönlendiriyorsun... <3