14.Bölüm ~Gerçekler~

6.1K 335 45
                                    

Bölüm Şarkısı : Badem - Geceyedir Küsmelerim

"Yaşanmamışları düşünür
Kuytularda üzülürüm"

14.Bölüm

Tatlı bir melodinin gezindiği salonu,rengarenk süslerle donatma işini üstlenmiştim. Birkan ve Güneş balonları şişiriyor,asmam için bana veriyorlardı. Tüylü,simli,boncuklu bir dolu süsün içinde kaybolmuştum.

Güneş için en güzelinin olmasını istiyor,günlerdir uğraşıyordum. Birkan'ın yönlendirdiği organizatörleri istememiştim,yalnızca catering firması yeterliydi. Böyle işlerle ilgilenmeye bayılıyordum. Zaten çok kalabalık bir ortam olmayacaktı. Sıkça iç içe olduğumuz,yakın bulduğumuz kişileri davet etmiştik.
Güneş'e ilk kez böyle büyük bir parti hazırlıyorduk,oldukça heyecanlıydı.

Saatler sonra birçok şey hazır olmuştu ve biraz yorulmuştum. Ama bunu görmezden gelip hazırlanmak için Güneş'i de alıp üst kata çıkmıştım. Klasik pembe bir prenses elbisesi ve başında gümüş rengi tacı vardı. Ucunda güneş olan değneği elinden bırakmıyor,bize sihirler yapıp duruyordu.
Sahi,küçükken sihirlere inanırdık değil mi? Ama bir mum daha eklendikçe pastamıza,bunun bir oyun olduğunu anladık.

Şimdi ise mucizeler için sihrin gerekli olduğunu zannedişimiz son bulmuyordu. Bu yüzdendi umutsuzluğumuz. Fakat bilmediğimiz bir şey vardı.
Mucizelerde sihir yoktu.
Her şey kalpte bitiyordu.
İçimdeki kaosun son bulması için didinip duruyordum.
Ve ben artık bir mucize olsun istiyordum. Belki de sonu güzel bir masal. Bir sihir. İmkansızlığına rağmen bir sihir.

Ω

"Ne umut kaldı ne bir rüya
Geceyedir küsmelerim"

Konuklar gelmeye başlamıştı. Boy aynasından son kez kendimi kontrol ederken,her şeyin güzel olacağını fısıldıyordum kalbime.

Bedenimi sıkıca saran mürdüm rengi elbise,dizlerimin hemen altında bitiyordu. Açıkta kalan,omuzlarım ve sırtımdaki çarpraz detaylardan oluşan dekolteydi yalnızca.
Yatağa oturmuş topuklu ayakkabıları ayağıma geçirecekken,kapı tıklatıldı.
Muhtemelen annemdi.
'Gel' diye seslenip ayakkabılarımı giydim. Ayağa kalktıktan sonra,arkamı döner dönmez Birkan'ın yüzünü görmeyi beklemiyordum.

" Hoşgeldin..." Her zamanki ışık yoktu gözlerinde. Buna gerçekten üzülüyordum. O hep neşeliydi,mutluydu. Beni iyi yapandı. Şimdi onu böyle görmek,hatta bu hale gelmesine sebep olmak,ruhuma ağır bir yük bırakıyordu.

" Hoşbuldum..." Gözleri baştan aşağı beni taradı gülümseyen bir ifade ile. Ve ekledi " Yine çok güzel olmuşsun."

Tebessümümü gizlemedim. İltifatını alıp sarmaladım.
" Teşekkür ederim. Sen de çok iyi görünüyorsun. Güneş görse peşini bırakmaz... Görüştünüz mü?"

" Henüz değil." Sessiz geçen saniyelerin akabinde odadaki hava ağırlaşmaya başlamıştı. Başını eğip aynanın önündeki çekmecelerden birine yöneldi. Saatini koluna takarken ben de kapıya ilerliyordum. Çıkmadan önce son kez baktığımda,göz göze gelmiştik.
Bana verdiklerinin yarısını veremememin mahcubiyetini taşıyordu gözlerim. Beni sevmenin acısını barındırıyordu gözleri.
Sanki 'özür dilerim' diyordu gözlerimiz birbirine.
Ve ekliyordu ardından 'hoşçakal' diye...

Ω

Koca salonda,bahçede ve diğer her yerde Birkan'la saklambaç oynuyor gibiydik. Ben Güneş'in yanındayken o gelmiyor,o varken ben gitmiyordum.
Fotoğraf çeken adam ise aramızdaki sessiz yemini biliyormuşçasına bizi bir araya getirmeye çalışıyordu.
Saçmalama,o sadece fotoğrafçı ve işini yapıyor!
Havadan nem kapmayı bırakmalıydım.

Mevsimlerden Sonbahar(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin