Annemin benden nefret ettiğini düşünüyordum. Artık hergün sebepsizce kavga çıkartıyordu.Babam ve annemin arasında çözemediğim bir gerginlik vardı ve bunu benden uzak tutuyorlardı.Gözlerim gece ağlamaktan şiştiği için suratım pek güzel sayılabilecek bir halde değildi,buna rağmen üstüme düzgün birşeyler giyip hızlıca evden çıktım.Okula girdiğimde ders başlayalı yedi dakika olmuştu.Sınıfın kapısını ilk defa geç kaldığım için çekinerek çaldım ve içeri girdim.Bayan Fowler siyah kalın çerçeveli gözlüklerini sivri burnuna indirip her zamanki ölümcül bakışını attı.O anda sınıf haricinde her yerde olmayı kabul edebilirdim.
-"Bayan Edwards,görüyorum ki okula gelmek niyetinde değilsiniz.
-"Geç kaldığım için üzgünüm Bayan Fowler.
Bütün sınıfın bakışlarını üstümden çekmek için en arkaya geçtim.Bayan Fowler derse geçerken kafamı yukarda tutmakta zorlanıyordum.Kollarımla kendi yastığımı oluşturup kafamı koydum.Uyumak okulda yaptığım birşey değildi.Fakat akşam hiç uyumamıştım.Bir dersten birşey olmaz sanırım diye düşündüm.
●●●
Uyandığımda boynumdan sırtıma doğru inen bir ağrı hissettim ve kafamı kaldırdım.Etrafa baktığımda sınıfta hiç kimsenin kalmadığını farkettim,saate baktım.Okul çıkış saatini kaçırmıştım boynumdaki ağrıya rağmen kalktım.Sınıfın kapısından hızlıca çıktım.Koridorda yürüdüğümde sadece kütüphanenin ışığının yandığını gördüm.Telefonumu almak için pantolonum dar cebine elimi attım ve telefonu çıkarıp açtım.Ne annem ne de babam aramıştı.Eve hiç gidesim yoktu bu yüzden eve uzun yoldan gitmeye karar verdim.Hava kararmaya başlamıştı.Yavaş adımlarla sokakta ilerlemeye başladım.Çantamdan kulaklığımı çıkardım ve Claude Debussy'nin Clair de luna şarkısını son ses açtım.Bunu dinlemek bana huzur veriyordu.En azından bir an için huzurlu hissedebilirdim.Karşı kaldırıma oturmuş kolunu dizine koymuş siyah giyimli çocuğu görmeseydim belki bu huzurum daha da uzun sürebilirdi.İstemeden gözlerim o ürkütücü çocuğa kaydı ayağının yanında parlayan iki şişe, parmaklarının arasında ise sigara vardı.Sigarasının dumanı yüzüne gelirken kafasını kaldırdı ve göz göze geldim.Göz hapsinden kurtulduğumda kapișonun içinden çıkan özensiz bir şekilde yana doğru atılmaya çalışılmış düz saçları gözleri kadar ilgi çekiciydi.Sinirli yüz hatları dolgun dudakları kendimi uçurumdan atmamı sağlayacak kadar etkileyiciydi.
Beni süzdü ve göz devirerek sigarasını dudaklarına götürdü.O dudaklarında yanan sigarasını içine çekerken dumanı sanki benim içime doluyordu.Beynim ayaklarıma "git artık " emri verince hızlıca ordan uzaklaşmaya başladım.O sırada arkadan bir kıkırtı geldi. Ne düşünüyordum ben?
Kesinlikle eve gidip kendimi yatağa atmalıyım ve kendime gelmeliyim,bu saçma düşüncelerden kurtulmak için.Yolda düşüncelerimden kurtulmaya çalışırken evin önüne geldiğimi farkettim.Evin kapısına geldigimde zile bastım fakat açılmadı beşinci çalışta çantamın ön gözündeki anahtarlığım aklıma geldi. Soğuktan çatlayan ellerimle anahtarlığım çevirip kapıyı zorla açtım. İçeride hiç ses yoktu bende bundan cesaret alarak çantamı içeri fırlattım ayakkabılarımı da köşeye koyup mutfağa ilerledim tüm gün uyumak acıktırmıştı. Buz dolabının üzerinde annemin meşhur notlarından duruyordu "Nora, teyzen Bianca hastaneye kaldırılmış onun yanına gittik bir iki gün içinde ancak dönebiliriz odana para bıraktık." Notu buruşturup iki dolap ilerideki çöp kutusuna attım zaferle elimi çırpıp odama çıktım. Odam tüm dağınıklığıyla karşıladı yine beni test kitapları dolabımın etrafına saçılmış, puf koltuğumun üstünde dünki kavgadan önce yenmiş mısır gevreği kabı duruyordu, toplanmamış yatağım bana gülümseyince dayanamadım yarın toplarım artık diyerek test kitaplarımı ayağımla ittim ve yatağımla kavuştum.Sıcak yatağım beni kucaklarken üstümdeki kıyafetlerim beni rahatsız ediyordu ve çıkarıp bir köşeye fırlattım.Ne de olsa evde kimse yoktu.
Suratıma vuran sert rüzgar ile gözlerimi açtım.Uçurumun kenarına oturmuş ne yapıyordum ben diye düşünürken ayağa kalkmaya yeltendim o sırada ayağım kaydı ve uçurumun kollarına kendimi bıraktım.Soğuk suyun iliklerime işlediğini hissedebiliyordum.Yavaşça dibe doğru inerken,nefesim bitmek üzereydi o boğulma hissi ızdırap vericiydi. Tam o sırada kolumda hissettiğim bir el beni yukarı doğru çekmeye başladı.Gözüm beni tutan eldeki dövmeye kaydı,siyah ve iç içe geçmiş üç üçgenden oluşan bir figür vardı.Sonra yukarı doğru çekildim,sudan çıktığımda yerde yatıyordum.Etrafa baktım ve kimse yoktu.Beni kimin kurtardığına dair hiç bir fikrim yoktu.
●●●
Gözlerimi açtığımda yatağımda terlemiş bir şekilde yatıyordum.Ayaklarımı yataktan sarkıttım soğuk yere bastım.Bu rüya beni ürkütmüştü.Sürekli gözümün önüne o boğulma hissi geliyordu.rüyamdaki beni kurtaran kişi kimdi hala merak ediyorum.
Okula gitmek için hazırlanmaya başladım.
Siyah bir pantolon ve üzerine gri bir sweatshirt giydim,saçlarımı taradım,çantamı aldım.Kendime bir kahve yaptım ve içtikten sonra kapıdan çıktım.Okula vaktinde gelmiştim.Sınıfa girdim daha fazla beklemeden ilerledim ve kafamı sağa çevirdiğimde ikinci sırada kafasını kollarının üstüne koymuş bir çocuk vardı.Sınıfa yeni gelmiş olmalıydı.Sol elindeki siyah iç içe geçmiş üç üçgenden oluşan figür dikkatimi çekti.Bu tıpkı rüyamdaki gibiydi.●●●
Yeni hikayemizle karşınızdayız yanlışımız varsa bunun için sizlerden özür dileriz.
Keyifle okumanız dileğiyle...
Votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyoruz.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUMLARIN SESİ
Teen Fiction"Renkli bir hayatı varken bir anda herşey siyah beyaz olur."