Topraktan ;
- Bitti mi söyleyeceklerin? Ayağımı da mahvettin zaten hala sızlıyo.
- Ah kıyamam, gel odamada bir masaj yapayım ayağına dedi, pis pis gülüp.Ne saçmalıyodu bu. İyice sinirlenmiştim artık. Yanına yaklaşıp Gözlerinin içine baktım oda şaşkınca gözlerimin içine bakıyordu. Ne yapıcağımı merak ediyor tabi aptal.
Gözlerime bakarken bacağına bir tekme attım. " Ahhhh " diye bağırdı.
" Hadi canım şimdi odanda kendine masaj yaparsın" deyip gülerek aşağıya indim. "Afedersiniz" deyip masaya oturdum tekrar. Yiğitte yüzünü buruşturarak aşağı indi.Ayağı acımıştı tabi ohh olsun.Yemeği yedikten sonra hepimiz koltuklara geçtik. Hakan amca kahve isteyince ben yapmak için kalkıp mutfağa yöneldim. Fatma teyze ben yaparım desede izin vermedim. Fatma teyze kırklı yaşlarda evin çalışanıydı.
Kahveyi ve cezveyi verdikten sonra ocağın başına geçip kahveyi yapmaya başladım. Fincanlara köpüğü paylaştırırken Yiğit beyefendi yine ortaya çıkmıştı.
- Fatma teyze başında bekle bunun. Pek becerikli bişeye benzemiyorda dedi.Bu nedir yaa eşya mıyım ben? Bi ismim var heralde. Sinirlendim ama cevap vermeden işimi yapmaya devam ettim.
- Dikkat ette içine tuz falan atma.
- Merak etme tuz atacağım kişi sen değilsin?
- Kim peki?Kerem mi pek iyi
anlaşıyorsunuz bakıyorumda.- Ne alakası var.
Gülüp fincanlara baktı.
- Kendinede mi yapıyorsun?
- Sanane!!!!
- Bence yapma, kahve uykunu kaçırır. Zaten pek uyuyamıycaksın da bugün?
Ben gözümden ateş çıkarırcasına yüzüne bakarken o kahkaha atarak mutfaktan çıktı. Ne yapacaktı ki, iyice korkmaya başlamıştım artık. Herkese kahveyi tutup sonuncu fincanına Fatma teyzeye verdim. Bugün cidden uyumak istiyordum.
Herkes kahvesini bitirince ayaklandı. Geçirmek için bende kapıya ilerledim. Kerem gülümseyerek " görüşürüz " deyip çıktı. Selin, Yiğite bakıp " hadi hayatım gelmiyor musun? " dedi. Kapıda bir taksi vardı. Yigit " Ben burda kalıcam " deyip Selin' e taksiyi gösterdi. Selin yüzünü düşürüp taksiye ilerlemeye başladı . Bu pek haşuna gitmemişti tabi
Bunlar nasıl aşıktı böyle. Göz göze bile gelmiyorladı. Selin giderken öpmeye çalıştığında bile Yiğitin bakışından korkup geri adım attı. Bu iste bir iş vardı ama. Hadi bakalım. Kandırılıyor muyum diye korksamda çoktan kabul etmiştim anlaşmayı.İçeriye girince Yiğit bişey demeden yukarı çıktı. Hakan amca da koltuğa oturup beni yanına çağırdı. Yanına gittiğimde cebinden nüfus cüzdanımı çıkarıp bana uzatttı.Ben elime alıp yukarıya çıkacağımda tekrar seslendi.
-Annenler bi kaç günlüğüne hastanede kalacaklar. Bi sorun yok merak etme. Yeni evinizin işleri bitinceye kadar orda misafir olacaklar. Ben evin eşyalarınıda ayarladım. Sadece kardeşinin odası kaldı. Orayı sen düzenlemek istersin diye düşündüm kızım.
-Ben çok teşekkür ederim.Hakkınızı nasıl ödeyeceğimi bilmiyorum.
- Hakkını bir yılını feda ederek ödedin zaten deyip gülümsedi. Bende yukarı kendi odama yöneldim.Odama girip nüfus cüzdanıma baktım. Sanki yeni gibiydi, değişmişti.Arka tarafını çevirdim .
Gördüğüm şeyle gözlerim kocaman olmuştu. Doğru mu yazıyordu orda? Yada ben mi yanlış görüyordum?Evli yazıyordu resmen . Bu kadar çabuk olabilir miydi? Ve bu kadar basit miydi herşey! Toprak SARIHANdım ben artık.
Sahi daha o gün içerisinde camiye gidip vekâlet vererek imam nikahını kıydıran da ben değildim sanki. Neye bu kadar şaşırıyorsam!!! İmam sormamış mıydı evlilik cüzdanını? Sormuştu tabi!!!