Koşarken bir yandan da kol çantama sahip çıkmaya çalışıyordum. Lanet olası taksiler her zaman boş olur ve vızır vızır geçerdi ama nedense bugün hepsi doluydu. Hadi tahmin edin kimin işi olduğu için dolular. Hadi ama çok zor değil. Tabii ki ben. İngiltere'nin akan trafiğine, ışıklara dahi bakmadan dalarken aklımdan sadece şirkete zamanında varmak geçiyordu. Hayvanın biri hız limitini aşmış -dediğim gibi, hayvan- aşırı süratle geliyordu ve ben önüne çıkınca ani fren yapmak zorunda kaldı. Fren sesi Amerika'dan bile duyular bilirdi. Şok içinde durmuştum ve ellerimi siper eder gibi önümde tutuyordum. Beynimdeki tüm nöronlar 'aman tanrım öldüm, aman tarım öldüm' diye çığlık atarken gerçek dünyaya dönmeyi başardım. Etraftaki arabalar hiçbir şey olmamış gibi devam ederken yolda biz öylece duruyorduk. Arabanın içinde kıvırcık saçlı, uzun boylu, siyah gözlüklü bir çocuk çıktı. Kapıyı sertçe kapatıp sinirli bir şekilde yanıma geldi "Tanrı aşkına, deli misin sen? Ya sana çarpsaydım, ya bir şey olsaydı! Başıma ne gibi bir belalar açılırdı kim bilir."
Ne diyeceğimi bilemiyordum "Ya sen şaka mısın? Ne diyorsun, ne gibi belalar açılırmış acaba merak ettim. Özür dileyeceğine kendini haklı çıkarmaya çalışıyor." diye bağırdım. İngiltere'nin zengin piçleri işte. Çocuk siyah gözlüklerini çıkarıp bana baktı. Immm, gözleri yeşildi...
"Önüme atlayan sensin, tabi ki haklı olan benim."
"Öyle mi? Hız limitini de aşan ben miyim bay çok bilmiş."
"Bunu bilemezsin!"
Ve zengin piç sinirlendi, hah, çokta umurumda. Az kalsın ölüyordum ben. Topuğumu sertçe yere vurdum "Tabi yaa... Sen hızlı gitmiyordu, diğer arabalar çok yavaş gidiyordu, değil mi?"
"Sen bana baksana, kim olduğumu bilmeden beni suçlayamazsın."
Yolun ortasında kahkahayı bastım "Hadi ya, kimsin sen? Bak merak ettim şimdi." diye sordum.
"Harry Styles'ım ben." Diyerek pis pis sırıttı. Aniden sevinç çığlığı atıp çantamı yere fırlattım. Yüzüme kocaman bir sırıtış yerleştirip "Aman-tanrım! Harry Styles'la konuşuyorum. Tanrım! Ah, inanamıyorum, sen o'sun." diye bağırdım. Çocuğun gülümsemesi genişledikçe gamzeleri daha da belirginleşiyordu.
"Evet, evet ben Harry Styles'ım"
"Hala inanamıyorum, özür dilerim! Arabanın önüne öyle atlamamalıydım, ne düşünüyordum bilmiyorum ama özür dilerim. Sonuna kadar haklısın." dediğimde bana aptal aptal bakmaya başladı. Yeşil gözleri benim mavi gözlerime kilitlenmişti. Çekinerek "Sen... Sen ciddi misin?" diye sorduğunda yüzümdeki gülen ifadeyi birden eski haline getirdim
"Hayır, geri zekâlı! Senin hayranlarında biri değilim." diye bağırdım. Onun yüzündeki ifade de birden değişmişti.
"Sen tam bir şeytansın!"
"Ayrıca seni tanımıyorum bile piç kurusu."
"Ne dedin sen?"
"Piç kurusu."
"Tekrar et!" diye bağırırken bana yaklaştı. Boyu uzun olduğu için bana tepeden bakıyordu. Aramızda az bir mesafe vardı. Gözlerimi kısıp "Piç kurusu dedim. P. İ. Ç. K. U. R. U. S. U." diye fısıldadım. Bileğimi sertçe tutup bükünce acıyla bağırdım. Ama o umursamayıp kaşlarını çattı
"Kelimelerine dikkat et." deyip beni geri itti. Bileğimi ovuşturup ters ters baktım "Bak ne diyeceğim Harry..." deyip ona yaklaştım. Bana öylece bakarken ağzımda biriktirdiğim tükürüğü suratına fırlattım. Ardından o kendine gelemeden çantamı yerden alıp uzaklaştım. Bana öylece bakakaldı. Giderken ona dönüp orta parmağımı gösterdim ve "Siktir git Syles." diye bağırdım. İşte bu, bazen sokak kızı tarafım baskın çıkıyordu. Yeniden koşuştururken arabası önümden geçti. Kornaya basılı tutunca istemsizce baktım. Arabanın camından kolunu çıkarmış bana orta parmağını göstererek geçip gitti. Salak salak gülümsedim. Yalan söylemeyeyim ama biraz etkilenmiştim. Benim asi tarafım erkekleri şaşırtırdı ama hiçbiri bana onun gibi davranmamıştı. Yakışıklıydı da piç. Saate baktığım anda geç kaldığımı anladım. Seçmeler için şirkete çağırılmıştım. Şuan acil bir şekilde işe ihtiyacım vardı. Her tür rolü oynayabilirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Love Is Something Like (Harry Styles Fanfiction)
Fanfictionİlk aşklar büyük nefretlerle başlar değil mi? Belkide... Peki, ihtiyacınız olan iş? Harry Styles ve Elizabeth Scarlett Hyra birbirinden nefret ediyor. Zamansız karşılaşma sonucu ikisininde birbirine karşı nefreti büyük. Seçilmek için gittiği rolü t...