İçeri, Slytherin ve Gryfinndor grubu geldi; Birbirlerine kin dolu bakışlar atmayı hâlâ sürdürüyorlardı.
Hermione ve Lavender Brown, hemen Ron'un başucundaki taburelere oturdular.
Lavender, Madam Pomfrey'e baktı;
'Madam Pomfrey, ben Ronald'ın sevgilisiyim! Beni istiyor!'
Hermione, gözlerini devirdi ve hemen dayanamayıp konuştu;
'Senin sorunu ne?' bağırıyordu, 'Ronald, seni istediğini filan da söylemedi! Burada bir tek sen değil, bizde varız! Ve hâlâ bunu yapıyorsun Lavender; Ron ile olmaya can atıyorsun!'
Sonra herkes ona baktı. Dediklerine utandı, hele de son dediklerine... Lavender, Ron'un sevgilisiydi ve Hermione olmalarını istemediğini açık açık söylemişti. Yani açık olmasa da, belirtmişti.
Yüzü kıpkırmızı kesildi ve sustu.
Lavender ise; kendini savunmak için Hermione'ye bağırdı;
'Ben! Onun! Kız! Arkadaşıyım!' her kelimeyi, üstüne basa basa söylemişti.
'Bende onun!..' Hermione sustu ve sonra da devamını getirdi;
'Arkadaşıyım.'
'Tamam, bağırmayın artık, Veritaserum'u içiriyorum.'
Bu sırada elindeki Veritaserum'u Ron'un ağzına uzattı. Ve herkes beklemeye başladı.
'Her...!' sesi boğuk çıktı. Hafifçe öksürdü. Kaşlarını acı çekercesine çatmıştı.
'Höğ!!!' şimdi, daha da fazla öksürüyordu.
'Ronald! Ronald!' Lavender sürekli bağırıyordu. Ama yavaşça umudunu da kaybediyordu. Hermione ise gözlerini şaşkınlık içerisinde açmış, Ron'a bakıyordu. Kahve gözleri, ona acımasını söylüyordu. Onun adını demesinden korkuyordu.
'Höğmov!!! N...!'
Hermione neredeyse şuracıkta ölecekti.
Ron biraz daha öksürdü, sonra da öksürüğü bitti. Artık netleşiyordu konuşması. Gözlerini hafifçe açtı ve sayıklamaya başladı;
'Hermione...'
Hermione, gözlerini kapadı; Oysa ki, bunun bir rüya -daha da doğrusu bir kâbus- olmasını diliyordu. Rose, Hermione'nin yanına geldi ve elini onun omzuna koydu. Hermione, Rose'un desteğini görünce hafifçe bir tebessüm etti.
Rose da öyle yapıyordu.
Lavander sonunda dayanamayarak ağladı ve sandalyeden fırladı. O sandalyeden fırlayınca, sandalye de yerinde devrildi. O kadar da tiz bir ses çıkarmadı.
'Hermione...' Ron adeta bağırıyordu. Onunla baş başa kalmayı istediği çok belli oluyordu.
Gryfinndor grubu yavaş yavaş revirden çıktı. Rose, Hermione'ye gülümsedi. Hermione'nin kahve gözlerindeki sıcaklığı hisseden Rose, ikisine de baktı.
Bakışları hemen Scorpius'a kaydı; Bu tabii ki de, istemediği bir şeydi. Ama onun babası için, kendisini feda etmesi; Rose'u pek etkilemedi, ne de olsa babasıydı. Ama Scorpius'un ve kendi ailesinin onları merak ettiğini de adı gibi biliyordu.
Slytherin grubu da çıkar çıkmaz, geriye Draco Malfoy kaldı. Scorpius da babasını istemişti. Rose da bunu umuyordu zaten.
Sonra da bir şeyi fark etti. Draco Malfoy, yan gözlerle buraya bakıyordu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Scorose: Geçmişe Yolculuk
FanfictionRose Weasley ve Scorpius Malfoy: 5.sınıfa giden iki öğrenci, aynı zamanda düşmanlıkları anne-babalarından gelen iki genç geçmişe yolculuk ederler. Bakalım, bu yolculuk, iki gencin düşmanlıklarını bozabilecek mi? Acaba ikisi de, birbirlerine karşı hi...