Bölüm 5

6.9K 561 5
                                    


5.BÖLÜM

Kokteyl hala devam ederken, saat oldukça ilerlemişti. Son hamlesinden sonra Afrodit'i bir daha ortalarda görmedim ama plan kurmaya başladığını biliyorum. Çünkü o hala aynı. Değişen hiçbir şey yok. Geniş salonun köşesinde elimdeki şampanyayı yudumlarken, garsonların dağıttığı aperatiflerden atıştırmaya başladım. Gerginken hep böyle oluyor. Sürekli bir şeyler yiyorum.

"Dans edelimi?"

Josh'un sesi ile hayal dünyamdan çıktım ve şaşkınlıkla ona baktım. Zihnim ne demek istediğini algılamaya çalıştı bir müddet.

"Dans, diyorum. Hani şu çiftlerin yaptığından."Eliyle sahneyi gösterdi. Omzumu silktim.

"Havamda değilim."Dudak kenarını bükerek hafifçe gülümsedi.

"Harika, ben şimdi seni havaya sokarım."Elimdeki kadehi alıp, ilk geçen garsonun tepsisine bırakırken ağzım bir karış açık ona bakıyordum. Beni elimden tuttu ve dans pistinin ortasına sürükledi.

"Hey, sen hayırdan anlamaz mısın!"Elini belime dolayıp sertçe beni kendine çektiğinde bir an nefes alamadım.

"Bu zamana kadar bana hayır diyen ilk kadın olduğuna göre, pek anladığımı söyleyemem."Sinirle gözlerimi devirdim.

"Aman ne ego varmış sende."Elimi tutan parmakları hafifçe tenimi okşarken ısınmaya başladığımı hissettim. Başını hafifçe eğdi ve gözlerime odaklandı.

"Hiçte bana âşıkmış gibi davranmıyorsun meleğim. Daha çok dikenlerini çıkarmış kedi balığı gibisin."Ona bakıp gülümsedim.

"Ona bir kerede Siganus rivulatus yani çırpan balığı denir. Kedi balığı değil. Seni sersem."Bir kahkaha attı sonrada belimdeki parmakları ile sırtımı okşamaya başladı.

Bana dokunuşlarını tiksindirici bulmasam da içimde yarattığı hislerden dolayı sinirlerim bozuluyordu. Ona bakmamaya ve bana yaptığı şeyle ilgilenmemeye çalışarak etrafa bakındım. Sonra aklıma gelen soru ile bakışlarımı ona çevirdim.

"Afrodit'e ne söyledin de o kadar sinirlendi."Gözlerini gözlerimden ayırmadan gülümsedi.

"Çok meraklısın!"Kaşlarımı çattım.

"Hadi ama! Bana açıklamalısın. Ne planladığını bilmeliyim."Bakışlarını benden çekti ve arkamda bir yere odakladı.

"Bana kendini tanıttı ve bende ona."Gerildim. Sonra tekrar gözlerime baktı.

"Ve sana nasıl tahammül ettiğimi sordu. Ona göre oldukça sıkıcı ve bağnazmışsın."Acıyla gülümsedim. Hep böyle yapardı, beni aşağılamak için iyi bir yoldu.

"Ve bende tahammül edemediğim tek şeyin yapmacık kadınlar olduğunu bu yüzden onun yanında daha fazla duramayacağımı söyledim."Ardından tepkilerimi izledi ama içimden boynuna sarılmak gelse de belli etmemeye özen gösterdim.

"Güzel cevap!"dedim sadece. Yüzünü buruşturdu.

"Ne yani, bir gülücükte mi bağışlamayacaksın."Tekrar göz göze geldik.

"Şansını fazla zorlama!"dedim ama gülümsememe de engel olamadım. Bana bakıp güldü.

"Hiç yoktan iyidir."diye fısıldadı ve ben ona cevap veremeden müzik bitti. Elimi tutup beni dans pistinin kenarına götürdüğünde sesimi çıkarmadım. İlk geçen garsonu durdurup iki kadeh içki aldı ve birini elime tutuşturdu.

"Oldukça iyi gidiyorsun."dedim elimdeki kadehle oynarken.

"Ayak uyduramamandan korktum."Başımı kaldırıp ona baktım tepkisini ölçmek için.

"Sana söyledim. İlk zengin müşterim sen değilsin."Sonra güçlü omzunu silkti.

"Bazıları onlarla yemek yememi ve onlara partilerde eşlik etmemi isterler. Yani korkma böyle ortamlara alışkınım."Birden içimi bir rahatlama sardı. Ardından garip bir şey oldu. Farklı bir elektrik, gerilim.

O kadar yoğun hissettim ki. Parmak uçlarıma kadar titredim. Her kadına aynı şeylerimi hissettiriyordu acaba! Peki yatakta... Bu saçma düşünceleri aklımdan çıkarmak istesem de parmaklarını kolumda okşayarak gezdirirken bu oldukça zordu.

"Bana asılmayı kes!"diye fısıldadım.Gözlerimle etrafı tarayarak.

"O zaman nasıl bir sevgili olurum ki."Nefesimi kulağımda hissettim ve başımı kaldırıp ona baktım. Şimdi birbirimize fazla yakındık.

"Bu gerçek değil rol yapıyoruz."Hafifçe gülümsedi.

"Ama sen gerçeksin, tenin, kokun ve yumuşaklığın gerçek meleğim."dedi aksanlı İngilizcesi ile boğuk bir şekilde. Her şeyi söyleyebilirdim o an. Bir aptal ve sersem olduğunu ama aklımda olan tek görüntü beni aracın kapısına sıkıştırıp öptüğü andı.

Dudakları bana daha çok yaklaşırken bilinçsizce dudaklarımı araladım. Tam nefeslerimiz birbirimize değiyordu ki bir ses bunu böldü.

"Lütfen bir kez daha öpüşmeyin."Utançla kızarırken dona kaldım ama Joshua oldukça rahattı. Gülümseyerek benden uzaklaştı ve ben Rene gelmese bu kez rol harici vereceğim öpücük yüzünden kendime kızdım.

"Bu benim düğünüm ama sizin yüzünüzden en âşık çift olmaktan çıkıyoruz."Gülümseyerek arkadaşıma baktım.

Sevecen bir gözle bize bakıyordu ve yanında esmer oldukça çekici bir adam vardı. Josh sahiplenircesine elini belime attı. Bende ona daha çok sokuldum ve baş döndürücü kokusunu duydum.

"Demistas ve Joshua, bu benim nişanlım Adam Johannathan."Bakışlarını yanındaki adama çevirdi.

"Sevgilim buda sana bahsettiğim en yakın dostum ve nişanlısı..."Elini uzatan Adam'la Josh sertçe tokalaştı ve kibarlıkla gülümsedi. Bende aynı şekilde onunla tanıştım.

"E ne işle meşgulsün Josh!"Josh bir an bana bakıp göz kırptı.

"Armatör'üm."Yuh dedim içimden ne büyük bir yalan.

"Ah öylemi?"Adam'ında en az Rene ve benim kadar şaşırdığı açıktı.

"Evet, güney pasifik, Akdeniz ve Atlantik'te çoğunluk gemi ticareti bende."dedi kendinden emin bir sesle. Bu kadar kolay yalan söyleyebiliyor olmasından daha öncede bunu yaptığını anladım. Adam merakla atıldı.

"Adım ne demiştin?"Josh gülümsedi.

"Joshua Cavil."dedi Josh kendinden emin bir tonla ama bu beni daha çok gerdi. Adam bir an düşündü ve ardından gözleri heyecanla parladı.

"Sizinle tanışmak ne büyük bir onur! Memnun oldum gerçekten."Ben şaşkınlıkla ikisi arasında ki diyalogu çözmeye çalışırken Rene yanıma yanaşıp kulağıma fısıldayınca tüm merakım kayboldu.

"Çok üzgünüm canım. İnan onu ben davet etmedim."Ne demek istediğini anlamamış bir ifade ile Rene'ye döndüm. Ama onun bakışları karşı taraftaydı. Sonra bakışlarını takip ettim ve onları gördüm.

Ares, Afrodit'i kollarının arasına almış onunla dans ediyordu ama ona olan bakışlarından danstan çok farklı şeyler yapmak istediği açıkça okunurken nefesimin kesildiğini hissettim.1 yıllık bir ilişki içinde bir kez bile bana o şekilde bir arzuyla bakmamıştı. Ardan yıllar geçmiş olsa da hala yakışıklıydı. Gür siyah saçları kulak altına kadar dalgalı bir halde geliyordu ve üzerine giydiği takım elbise ile tüm kasları ve yapılı bedenini ortaya seriyordu.Elimde olmandan yutkundum. Sonra kulağımda o tok ve bana güven veren sesi duydum.

"İyi misin?"Başımı çevirip ona baktım. Dolmaya başlayan gözlerime bakıp hiç soru sormadı. Kibarca bizim için Rene ve nişanlısından izin istedi ve bana daha çok sarılıp beni oradan uzaklaştırmaya başladığında ona gerçekten minnet borçlu olduğumu düşündüm ve fısıldadım.

"Demi=1 Afrodit=2"

bu bana çok ağır gelmişti.

Konitopolous serisi 3 Ask kazasiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin