3)Bencillik

33 4 8
                                    

Bu virüs işi beynimi kurcalıyor. Babam birkaç gündür işe gidip geliyor ama hiç konuşmuyoruz. Normalde çok sıkı olan bağımız bir gecede koptu. Bu beni etkilese de şu virüs yüzünden onu bile düşünemiyorum.

Kararımı verdim. Bu akşam babamla konuşacağım yoksa meraktan yarılacağım. Ama ne diyeceğim ki? " Şu virüs işi ne oldu? " , " Önemli bir gelişme var mı? ". Saçmalamayı kes! Meraktan beynim iflas etti resmen.

Ben böyle saçmalarken kapının sesini duydum. Anında odadan fırladım ve bir yıldırım edasıyla aşağı indim. Babam beni görünce derin bir nefes alarak " Merak ettiğinin farkındayım. Ama bunun hakkında konuşamam. Bu işi gizleme kararı alındı. Lütfen sen de kimseye bahsetme. " 

" Nasıl yani? İnsanları uyarmayacak mısınız? Önlem almayacak mısınız? " 

" Hayatım lütfen sakin..."

" Ama sizin işiniz bu! O koca kahrolası harita bunun için var! Herkes habersizce yaşarken nasıl sessiz kalacaksınız? Nasıl? ". Deliye döndüm. İnsanları bile bile ölümle baş başa bırakamazdık. 

" Eğer herkese haber verirsek kontrol edemeyeceğimiz bir kargaşa ortaya çıkar. Neler olabileceğini bir düşünsene! " dedi babam gözyaşları süzülürken gözlerimizden. " İnsanlara haber vermezsek neler olabileceğini bir düşünsene! " diye bağırıp odama çıktım büyük bir hışımla. 

Odama çekildiğimde arkadaşım Arya'dan mesaj geldiğini gördüm. " Görüşemiyoruz ne zamandır. Yarın kafede buluşalım mı? " yazıyordu mesajda. Ne cevap vereceğimi bilemedim. Hiçbir şey olmamış gibi davranamam buluştuğumuzda. Fazla diretemem de. Teklifi kabul edip yatağa uzandım uyuyamayacağımı bilsem de...

Hala gözyaşı süzülürken gözlerimden Arya'yı düşünüyorum. En azından onları alamaz mıyız yanımıza? Kimse sevdiği insanlardan kopmayı sevmez, özellikle benim gibi sevdiğiniz insanlar çok azsa. Bir babam vardı bir de Arya benim için. Diğer arkadaşlarım okuldan, pek samimi olmadığım insanlardı. 

Uyumalıyım artık. Yarın Arya'yla buluşmalıyım. " Uyuyamadım dün gece, gelemeyeceğim. Kusura bakma. " dersem buraya gelip saçlarımdan tutup sürükler beni kafeye. Zaten kafam meşgulken bir de ağrısını çekemem gün boyu. Evet, başım ağrıyacak olmasaydı sürüklenmeyi tercih edebilirdim. Ayaklarımla birlikte organlarım ve tüm uzuvlarım reddediyordu gitmeyi. 

Uzandığım yatakta bir o yana bir bu yana dönüp durdum uyuyabilmek için. 2-3 saatin sonunda zafer benimdi.

Yaklaşık 2 saatlik uykudan sonra daha fazla uyumak istemediğime karar verip yataktan kalktığımda saatin sabahın 7'si olduğunu fark ettim. Benim için çok erken bir saatti. Belki babam henüz gitmemiştir diye odasına gittim. Daha yeni uyanmıştı. Yanıma gelip saçlarımı okşadı. " Lütfen beni anla, bir çözüm bulana kadar kimseye bir şey diyemeyiz. Ama kendimizi koruyabiliriz. Eşyalarını toparla. Akşam sen almaya geleceğim. " dedi. Zaten allak bullak olan kafamdan beynim akmak üzereydi. Bu da ne demek şimdi?

Ben bir şey diyemeden evden resmen kaçan babam beni sıvılaşan beynimle yalnız bıraktı. Bugün gitmem ve çenemi kapalı tutup " Bir virüs yayılacak ve hepimiz öleceğiz. " dememem gereken bir randevum var en iyi arkadaşımla. Hayat harika...


Kafeye gitmek için hazırlanıp aynanın karşısına geçtiğimde uykulu gözlerimi fark ettim. Dert etmek için küçük bir şeydi artık benim için. Hazır olduğumu düşündüğümde aşağı indim. Evden dışarı adımımı atınca her şey farklı gözüktü gözüme. Tüm bu insanların öleceğini düşünmek midemi bulandırdı. Çok zor bunları aklımdan atmak. Ama yapmak zorundayım.

BaşlangıçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin