"Bizim gibi."

629 52 124
                                    

Not; Kalın yazılar gerçek, ince yazılar hikaye ile ilgili anlatımdır.

Sonbahar, hafif rüzgarlarını genç kızın yanaklarına öpücükler bırakarak estiriyor, dalgın ve hüzünlü ifadesini dağıtmaya çalışıyordu. Yeşil, hafiften sararmaya başlamış çimlerin üzerindeki kurumuş yapraklar, ayakkabısının altında eziliyor; kırık bir ses çıkartıyordu. Biraz daha yürüdü, geniş gövdeli büyük bir ağacın altına gelip bağdaş kurarak oturdu. Kapşonlusunun kollarını parmaklarına kadar çekip sıkı sıkı tuttu, kollarını önünde birleştirip derin bir nefes aldı.

Yorulmuştu Sezen. Aile baskısından, kendi stresinden, her Allah'ın günü o sınava çalışmaktan yorulmuştu. Bir test kitabı görmek bile onun yüzünü buruşturmasına yetiyordu artık. Ne var ki; yüzünü buruşturması onu çözmesini engellemiyordu.

Bu sene, son senesiydi lisede. Bu sene, hayatına yön verecek bir sınava girecekti. Bu sene, belki hayatının en mutlu zamanları, belki de en kötü anlarını yaşayacaktı.

Bilmiyordu. Düşünmek de istediği söylenemezdi.

Daha vardı sınava fakat o çoktan çalışmaya başlamıştı. Çalışmıştı, ama yeter miydi o çalışma emin değildi. Heyecanlıydı, tedirgindi ve korkuyordu. Ailesinin güvenini boşa çıkartmaktan korkuyordu.

"Abla, bu sana." Düşünce sisinin kaybolmasıyla, gözlerini diktiği yerden çekti ve kafasını kaldırıp hemen başında dikilmiş, elindeki küçük karton kutuyu kendisine uzatan ufak çocuğa baktı.

Daha beş-altı yaşlarında ya var ya yoktu. Yamalı eski kıyafetleri, yüzünde ise samimi ve hoş bir gülümseme vardı. "Hadi abla, al bunu. Abi daha bana yemek ısmarlayacak."

Sezen, kafası karışmasına rağmen çocuğun elindeki karton kutuyu aldı, kucağına koydu. Tekrar çocuğa dönüp bunu ona kimin verdiğini soracağı sırada ise, küçüğün çoktan yanından ayrıldığını fark etti. Çatılan kaşlarıyla kucağındaki kutuyu açtı, gördüğü şeyle çatılan kaşları düzelmiş, yüzü meraklı bir ifadeyi satın almıştı.

Siyah kapaklı, kitap boyutlarındaki defteri avuçları arasına aldı, inceledi. Dikkat edilecek bir şey olmadığını görünce de kapağı açıp içini okumaya başlayacaktı ki; karton kutunun içinde kendisine sırıtan sarı kağıdı fark etti. Vakit kaybetmeden kağıdı aldı ve yazılan notu okudu.

"Kitapları seviyordun ya hani; belki bunu okuyunca beni de seversin. Sever misin? Sevmen dileğiyle..."

Biri onunla oyun mu oynuyordu? Etrafına bakındı, kimseyi göremeyince de kısık bir nefes aldı. Eğer oyun oynuyorlarsa cidden kötü yapacaktı.

Kağıdı yere bırakıp sol elinde tuttuğu siyah kaplı defteri açtı. Normalde okumazdı belki ama, şuan merak genç kızı öyle bir ele geçirmişti ki okumamak elinde değildi. O yüzden derin bir nefes aldı, mavinin en güzel tonuna sahip olan gözlerini ilk satıra çevirdi ve başına Someone adı yazılmış olan kitabı okumaya başladı.

Gün daha doğmamış, Güneş daha Ay'ı sevmeyi bırakamamıştı. Gökyüzü gecenin siyahı değil, şafağın maviliğiyle boyanmıştı. Hafif bir rüzgar esiyor, genç kızın kumral, uzun saçlarını havada savuruyordu. Narin parmakları yüzünü kapatan saçları geri çekti, önünü rahat görmesini sağladı.

Like Us ◆ WandaBarnes • Winterwitch auHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin