Çiko: Ya! Park Jimin! Hala defterimi vermedin!
Chiminie: Bunu söylemeye gecenin 12sinde mi karar verdin? Yarın getiririm tamam.
Çiko: Şey, başka bir şey daha var...
Chiminie: Söyle başımın belası, söyle.
Çiko: Şu arkadaşın Jungkook var ya. Hani küçük olan.
Chiminie: Sadete gelir misin artık? Uykum var Dori...
Çiko: Sanırım ondan hoşlanıyorum.
Jimin gözlerini kırpıştırarak gördüğü şeyi teyit etmeye çalıştı. Velet en yakın arkadaşını kendisine aşık mı etmişti yani? Yarın okula gittiğinde kesinlikle onu dövecekti. Şimdi ise Dori'yi kızdırma zamanıydı.Chiminie: İnanmıyorum Dori! Sübyancı mı olmaya karar verdin?
Gerçekten beni şaşırtıyorsun.
Çiko: Ya! Benim 96lı olduğumu ve Aralık doğumlu olduğumu biliyorsun. Tam olarak sübyancı sayılmam tamam mı?
Chiminie: Yani sübyancı olduğunu kabul ediyorsun?
Çiko: Yarın seni öldüresiye dövmeden önce kalan zamanlarının tadını çıkart Park Jimin!Jimin sırıtarak telefonunu yastığının yanına koydu. Yarın saçlarının bir kısmını kaybedecekti anlaşılan. Böyle bir kızla komşu olduğu için üzülmeli miydi bilmiyordu. Yine de mutluydu çünkü küçüklüğünden beri en yakın arkadaşı olan Chidori birinden hoşlanıyordu.
Jimin'in aklına bir düşünce sızdı. Peki ya bu kişi Jungkook değil de, kendisi olsaydı? Genç adam başını sallayarak düşünceyi uzaklaştırmaya çalıştı. Böyle bir şeyi düşünmesi söz konusu bile olamazdı. Gözlerini kapatıp uykuya daldığında Chidori ile sevgili olduğunu gördüğü bir rüya ise beyninin ona olan oyunundan başka bir şey değildi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
꿈~kkum~ Park Jimin
FanfictionBazen her şey beynimizin bize küçük bir oyunuyla başlar. Biz bu oyuna "rüya" diyoruz.