Sabah 6'ya kurduğum alarmın horoz sesiyle uyandım.Neden 6'ya kurmuştum veya neden horoz sesi ayarlamıştım hiçbir fikrim yoktu.Şuan tek farkettiğim şeyse saçıma yapışan aptal sakızdı.Gerçekten bir an önce yatmadan sakız çiğnemeyi bırakmalıyım.
Aynaya baktığımda kendimden iğrenmiştim.Bu saatlerde kalkmayı sevmiyordum ve ne zaman erken kalksam yüzüm gözüm şiş uyanıyordum.Güçsüz ellerim tokama gitti.Bozulmuş topuzumu açıp yeni bir topuz yaptım.Aman tanrım.Gerçekten dahice.
Bir an önce yüzümü yıkadım.Suyun soğukluğu tüylerimi ürpertmişti.Banyo aynasının yanındaki çekmeceyi açtım ve dışarı baktım.Hava gerçekten çok soğuktu.İzmir'de Mart'ın ortasında hiç böyle olmazdı hava normalde.Pencereyi kapattım.
Ben hala kendime gelmeye çalışırken telefonum çalıyordu.Sesin geldiği yere kulak verdim.Neredeydi bu aptal telefon?! Merdivenleri birer birer çıkarken neyse ki evde annem ve babam yoktu.Sadece ağabeyim Rüzgar vardı.
-Aç şu aptal telefonu!
Aman tanrım.Uyandı işte.
-Hemen bakıyorum abiciğim.
diye bağırdım.
Koşar adım evin ahşap merdivenlerinden çıkarken sesin geldiği yöne doğru ilerledim.Holde bir oraya bir buryaya koştururken telefon salon masasının üstünde duruyordu.Arama ekranına baktım;
ARAYAN:
EceŞaşırdım mı? Tabiki hayır.Her sabah klasiklerinden biriydi bu da.Telefonu açıp omzumla kulağımın arasına sıkıştırıp kafamı eğdim.
-Alo?
diye sordum sakince.Sesim boru gibiydi.Sakince mutfağa doğru ilerledim.
-Bugün maç var şaşkın,unuttun mu!
Ah tamamen unutmuşum.Neyse alarmımı 6'ya kurmuştum zaten.
Mutfağa geldim ve kahve makinesinin içine tableti atıp makineyi çalıştırdım.Bar sandalyesini andıran uzunca mutfak sandelyesine oturdum.-Ah! Hatırlattığın iyi oldu. Hazırlanınca ararım.
-Tamamdır.Bye.
-Görüşürüz.
Kahvemi alıp hemen odama doğru ilerledim.Üzerime siyah kısa bir kazak,onun üstüne bir deri ceket,altıma da yırtık bir pantolon giydim. Sonra kahvemi alıp makyaj masama yöneldim.Fondöten,rimel,parlatıcı.Makyaj anlayışım bundan ibaret.
Ve çıktım.
****
-Ne haber,kızlar?
diye sordum bana bile tuhaf gelen fazla enerjik bir sesle.
-Süper ötesi!
dedi Buse.
Ve maça hazırdık.
Tribünler dolmuştu.Ve ben...Çok heyecanlıydım.Bizim üniversitede her yıl böyle etkinlikler yapılırdı ama bu seneki futbol maçı,kesinlikle en muhteşemiydi.
Aralarında benim erkek arkadaşım Ekin de vardı.Giydiği turuncu-beyaz forması her zamankinden çok yakışmıştı üzerine.
Maç başladı.Stadın hemen arkasında içki satan barımsı bir lokanta vardı.Defne'nin kulağına fısıldadım;
-Gidip içecek bir şeyler almak ister misin,Defne?
-Neden ben?
Dedi yavru köpek bakışı atarak.Ama sonunda gönderdim.
Stada elinde 70 cc'lik Jack ile gelmişti.Maçın da heyecanına daldık ve biraz içtik.Tabii takımda erkek arkadaşlarımız olduğu için sadece azıcık almıştık, devamını maç bitince içecektik.
Maç 3-2 sonuçlandı ama biz bitirmiştik içkileri.Ekinler geldi ve bara gittik.
***
Başım dönüyordu ve sürekli kahkaha atıyordum.Bu işin sonu nereye gidecekti bilmiyordum.
Taburede kendi kendime dans ediyordum.Sonra esmer, sert yüz hatları olan bir erkeğin bana baktığını farkettim.Ona bir gülüş attım.Yanıma geliyordu.Ekin de takımdakilerleydi.
Yanıma geldi ve ona sırıttım.Aman tanrım, ne yapıyorum ben?
Biraz yüzüme baktı ve kolumdan çekip beni barın kapısına doğru sürükledi.
-Ne yapıyorsun!
Diye bağırmaya başladım.Ama o hala durmuyordu.Beni ıssız bir sokağa sürükledi ve bir duvara yasladı.
-Bırak beni! Seni orospu çocuğu! Geberteceğim seni!
Kimsenin duymadığını anladığım an içime bir ağlama hissi düşmüştü.İri ellerini belime doladı.Ben hala durmuyordum.O kadar korkuyordum ki.
Gözlerimden yaşlar akıyordu.Şu an ne kadar çaresizdim... Yüzümü duvara çevirdi ve ellerimi sıkıca arkamda bağladı.Elleri pantolonumun düğmesine gittiğinde deli gibi ağlayıp bağırıyordum.Son gücümle fısıldadım:
-Yalvarırım bırak beni.
******
Herkese merhaba!
Başlarının çok sıkıcı olduğunun farkındayım ama kesinlikle bundan sonra mükemmel bölümler gelecek.Hepinizi çok seviyorum, umarım beğenirsiniz :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çaresiz.
Teen FictionHerşey yolundayken,öyle bir şey olur ki... Birdaha hiçbirşey yolunda gitmez. Mira'nınki de öyle bir hikaye. Biraz acı,biraz tatlı ama kesinlikle seveceksiniz.