Tanıtım:
''Işık...O ana dair hatırladığım en önemli figür, parlak ve büyük bir ışıktı.Gecenin karanlığını yarıp dosdoğru üstüme geliyordu.Beni acıdan kurtarmaya çalışıyor gibiydi.Beni çekip alacakmış gibi emin adımlarla yaklaşıyordu.İşte o zaman anladım...
Ölürken tüm yaşadıkların bir film şeridi gibi gözünün önünden geçer derler.Benim geçmedi.Tek birşey görüyordum.Tek bir kişi.
Bir insan öldüğü zaman 21 gram azalırmış kütlesi. 21 grama ne sığar? Anılar mı? Aşk mı? Sen mi? Ne kadarı kalır geride?''
1.Bölüm:
Loş ışık, havadaki ter,kan ve küf karışımı koku..Dökülen duvarlardaki küfürlü yazılar.Omuz omuza bağıran seyirciler.Havada uçuşan argo kelimeler.Yerdeki sayısız sigara izmariti ve kurumuş kan lekeleri.Burası benim ait olduğum yer.Hayır yaşamaya mecbur olduğum yer değil. Yaşamayı seçtiğim yer! Evim.
Kalabalığı yararak arenaya doğru ilerledim.Bizler,benim gibiler, dövüştüğümüz yerlere arena deriz.Her birimiz birer gladyatörüz çünkü.Öldürmekten zevk alan sadist zavallılarız.Onlarca insanın yumruklarım arasında can vermesini izledim.Soğukkanlılıkla,son nefesini verene kadar vurdum,vurdum,vurdum...Bir an bile tereddüt etmedim.
Kaba saba şiddetten zevk alan adamların arasından geçerken sesler yükseldi.Bana hem korkuyla hem de hayranlıkla bakıyorlardı.Bu nasıl bir anlayıştır ki bir insan korktuğu birine hayranlık duyar...Burası, benim dünyam, böyle işte.
Bana para yatıran hayranlarım ıslıklarla birlikte adımı haykırıyorlardı.Hayranlarım dediğime bakmayın.Yenildiğim anda olmayan anama babama söveceklerinden emin olduğum insanlar bunlar.
Arenaya çıkmadan önce Ölü Jack'in adımı anons ettiğini duydum.Alkışlarla birlikte arenaya adım attım.Rakibimi tanıma zahmetinde bulunmadım.Hiç bir zaman rakiplerimin kim olduğunu öğrenmek istemezdim.Ne de olsa öldüreceğim adamın kim olduğunu bilmek pek de faydalı olmazdı.Kel tıknaz bir adamdı karşımdaki. Omuzlarımı gevşettim, boynumu sağa sola çevirdikten sonra ağırlığımı ayak uçlarıma verdim.İlk davranan o oldu. Hata bir.İlk yanlışından bile belli oluyordu acemi olduğu.Acaba nasıl bulaşmıştı bu işe.Süt çocuğuna benziyordu.Eminim onu bekleyen bir ailesi vardı.Atağını geçiştirip iki dakikaa yere serdim onu.Vurmaya başladım.
Vurdum..Vurdum..Dakikalarca vurdum.
'Lütfen pes et! Hadi! Pes etmek zorundasın' Sesli bir şekilde söylemesemde düşüncelerimi gözlerimle anlatmaya çalıştım.Bu pek yapabildiğim birşey değildi. Hiç bir zaman söylemek istediklerimi vücut dilimle anlatamazdım.
'Pes etmek zorundasın.Hadiiiii!' Adam çok gururluydu.Bir türlü pes etmiyordu.Böyle giderse ölecekti.Daha önce olsa hiç düşünmeden onu öldürürdüm.Ama birşey oldu.Hemen sol tarafımdan arenaya atlayan birini gördüm.Herkes şaşkınlıkla bakıyordu.
Koşarak geldi ve sırtıma atladı.Beni çekiştiriyordu.Adamı bir saniyeliğine bırakıp onu tek elimle sağıma ittim.Sırt üstü düşünce yüzünü gördüm.Sarışın ince narin bir kızdı.Hiç beklemediğim biri. Böyle narin bir kız nasıl olurda...ringin ortasında bana meydan okuyabilirdi.Hemen toparlanıp bana döndü.
'Bırak onu!' diye bağırdı.