Tanıtım

23 2 1
                                    

"Şef!" diye bağırdı ufak boylu adam. Şef dediği kişi arkasına bakmadan hızlı adımlarla olay yerine doğru yürüyordu. Bir maktülün etrafını saran insanlar fotoğrafını çekerek birbirine gösteriyor, şaşkınlık içerisinde fısıldaşıyorlardı. Adam giriş için izin istemeden bölgeye girdi ve yerde yatan cesedin üzerindeki muşambayı kaldırdı. "Bella!" diye haykırarak ağlamaya başladı. Onu durdurmaya çalışan iş arkadaşı bunun için önüne geçmeye çalışıyordu.

İki arkadaş papaz ve tabut ile mezarlığa girdiler. Tüm Boston Polis Departmanı arkadan geliyordu. Mezara yaklaştıklarında Ryan artık ayakta durmakta zorlanıyordu. Ortağı onu kaldırarak devam etmesini sağladı. Departmandan birkaç kişi öne çıkarak Ryan'ın karısının yattığı tabutu toprağın içine bıraktılar. Ryan'ın dizlerinin bağı çözülmüş kendini yere bırakmıştı. Onunla geçirdiği zamanlar film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu. Hollywood'da Ünlüler Kaldırımı'nda yürümüşler, Hawaii'de tatil yapmışlardı.

Defnetme işlemi bittikten sonra ortağı Ryan'I omzuna alarak mezarlığın çıkışına doğru götürdü. "Bırakın beni." diye sayıklıyordu sadece...

Sayıklamaktan başka bir şey yapmıyordum. En değerli varlığımı kaybetmiştim. Bella'yı. Onunla halbu ki yaşayacağımız çok şey vardı. Ama sanki birisi kağıttan kayıklarımı bir anda alevlerin ortasına atmıştı. Hayallerim de hayatım gibi yanıp tutuşmuştu sanki. İçimden deli gibi koşmak gelse de ayaklarımda kuvvet kalmamıştı artık. Eve gitmek için taksiye bindim. Yol boyunca kafamı cama dayayıp oğluma ne cevap vereceğimi düşündüm durdum. Henüz altı yaşında bir çocuğa annesinin öldüğünü nasıl anlatabilirdim ki? Kıçı kırık bir "Annen uzaklara gitti oğlum. Uçakla bile gidilemeyecek kadar uzaklara." yalanını atamazdım.

Anahtarı yavaşça çevirip içeri girdi adam. Oğlu her şeyden habersiz salonda Shrek filmini izliyor ve eşek konuştukça kahkahalar atıyordu. Babasının geldiğini görünce "Hoşgeldin baba!" diyerek adamın kucağına zıpladı.

Adam ağlamamak için çenesini kıracakmış gibi sıkıyordu. İstemese de o yalanı söylemek zorunda kaldı. "Annen bir süreliğine uzaklara gitti oğlum. Çok uzun bir süreliğine." dedi. Çocuğun bir anda gözleri doluverdi. Babasının kucağından inerek koltuğa oturdu ve filme devam eti. İlk baştaki gibi kahkaha atmıyordu artık.

DAVA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin