BİRİNCİ BÖLÜM

4.8K 3 1
                                    

TÜRLERİN İSLAMİYET ÖNCESİ DİNLERİ VE İNANÇLARI

Türklerin dinini Geleneksel ve Evrensel olmak üzere iki kısma ayırmak mümkündür. Başta Gök Tanrı İnancı ve devamında bir din olmamakla birlikte Şamanizm'i sayabiliriz. Bu iki inancın haricinde Türkler arasında Totemizm, Animizm, Fetişizm, Politeizm, Düalizm, Henoteizm ve Monoteizm inançları da mevcuttur.

Türkler arasında fazla yaygınlık kazanmasa da Budizm, Konfüçyanizm, Taoizm, Mecusilik, Maniheizm, Musevilik ve Hıristiyanlık gibi Evrensel dinlerle tanıştıklarını İslamiyet öncesinde görüyoruz.

A. GELENEKSEL TÜRK DİNİ

Türklerin Geleneksel dinin temelini Gök Tanrı İnancı oluşturmaktadır. Diğer inançlar ise Gök Tanrı İnancı ekseninde şekillenmiştir.

Geleneksel Türk dini çerçevesinde Ziya Gökalp, Türk dinine "Nom" kitaplarına da "Nom" adını verdiklerini belirtmiştir(2). Ziya Gökalp burada bir milli din meydana getirmeye çalışmıştır. Fakat Ziya Gökalp'in Toyonizm veya Nom olarak isimlendirdiği inanç Şamanizm'den başkası değildir(3).

Geleneksel olarak MÖ 2. yüzyılda Hunlar ve diğer Türk kavimleri arasında yaygın olarak Gök Tanrı inancının olduğu görülmektedir. Tevrat kökenli teoriler, Türklerin soy tarihini Hz. Nuh'un oğullarından Yafes'e dayandırırlarsa da arkeolojik belgeler daha öncelere gitmektedir. Daha öncelere gitmesi ve yeterli kaynak olmamasıyla kökler kaybolmaktadır. Oğuz Han'ın putlara ibadetin baş düşmanı olduğu, putperestliği savunan babasını bertaraf ederek yönetimi ele aldığı rivayetleri de kökte monoteizme ulaşma arzularının göstergesidir. Soyut bir kavramın yazısız devirde belgelerine ulaşmak kolay değildir(4).

Sonuç itibariyle Geleneksel Türk Dini, Gök Tanrı inancı ekseninde şekillenmiş ve Gök Tanrı'nın her şeyin üzerinde yaratıcı ulu tanrı olarak Türkler arasında yaşaya gelmiştir.

1. Gök Tanrı İnancı

Eski Türk dinin merkezinde Gök Tanrı (Kök Tengri) inancı bulunuyordu. Türkçe ve yabancı kaynaklara göre, Gök Tanrı sözü tarihin belirli bir döneminde, özellikle Hun ve Göktürk dönemlerinde hem maddi gökyüzünü, hem de evrenin yaratıcısı ulu tanrıyı ifade eden bir kavram olarak kullanılmıştır. Anlaşılan şu ki, Türklerde Tanrı düşüncesi maddi gökyüzünü yaratıcı ulu tanrı olarak kabul etmeleriyle doğmuştur. Eski çağlarda her topluluk yaratıcı ulu tanrıyı hayatlarında rol oynayan ve etkili olan yerlerde ve varlıklar arasında aramışlardır. Bilindiği gibi Türklerin yaşamının merkezi olan Orta Asya' da hayatı en çok etkileyen unsur yaşamaya son derece elverişsiz olan tabiat ve iklim şartlarıdır. Orta Asya'nın tabiat ve iklim şartları Türklerin hayat tarzını, örf ve adetlerini, karakterini, sanat anlayışını, dünya görüşünü ve özellikle dini inancının şekillenmesinde başlıca rol oynamıştır(5).

Türklerde, özellikle Orta Asya'da gökyüzü olaylarının etkili olması ve çoğu zaman bu olaylar karşısında çaresiz kalmaları nedeniyle gökyüzüne olan ilgi artmış ve gökyüzünün bu gücü karşında Türklerde Gök Tanrı inancı düşüncesinin şekillenmesi başlamıştır. Yağmurun, karın, şimşeğin ve yıldırımın gökten gelmesi, Güneş ve Ay'ın gökyüzünde ki hal ve hareketleri gibi gökyüzü olayları Türkler arasında gökyüzüne karşı bir saygının başlamasına sebep olmuştur. Eski devirlerde insanoğlu tabiatın gereği olarak anlayamadığı ve açıklayamadığı olaylara kaynaklık eden varlıklarda büyük bir güç olduğuna inanır ve buna dayanarak bir arayış içersine girmişlerdir. Bu arayışlar sonucu insanoğlunda inançlar şekillenmeye başlamıştır. İşte Orta Asya Türkleri de gökyüzünün kudreti karşısında gökyüzüne bir saygıyla birlikte bir tanrı düşüncesi şekillenmeye başlamıştır. Böylece Türkler Gök Tanrı adını verdikleri gökyüzünü inançlarının merkezine yerleştirmiş oldular.

ESKİ TÜRKLERDE DİNİ İNANÇLAR Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin