Cehenneme Veda

346 65 27
                                    

Hayatı ve dünyayı reddetmeyi öğrenmişti. Çözemediği hislerinden korkup karanlığın gölgesine saklanmıştı. Sadece var oluşunu sürdürüyordu.
Var olduğunu bilmeden , var olduğunu düşünmeden. Hiçbir biçimde hissetmediği huzurun öldürmek olduğuna inanıyor ve yanılıyordu. Çünkü böyle bir hayalin gerçekleşmesine olanak yoktu. Sadece rüyada gerçek olabilecek bir hayal. ~~

10 GÜN SONRA

Güneş ışığının bile giremediği odamda bir sabaha daha uyandım. Banyoya gidip yüzümü yıkadıktan sonra mutfağa girdim. Buse kahvaltıyı hazırlamış çayları dolduruyordu. Sessiz adımlarla yanına yaklaştım ve sarıldım. Işıldayan gözlerle gülümsedi ve
'- Günaydın. ' dedi.

Tam zevkle yemeğimi yerken zil çaldı. Kim gidip açacak şimdi kapıyı diye git geller yaşarken yanımda benimle birlikte yemek yiyen Buseye dönerek

'- Ben açarım. ' dedim ve söylene söylene kapıya doğru gittim.
Gelen Görkem ve Asyaydı. Kenara çekilip elimi içeri buyrun dercesine kaldırdım.

'- Napıyorsun bakalım. ' dedi Görkem.

'- Mutfakta yemek yiyorduk. ' dedim.
Asya birden araya girdi ve

'- Hâlâ Buseyi gördüğünü mü söylüyorsun ? ' dedi.

'- O burada Asya ! Hâlâ yaşıyor ölmedi. '

Dememin üzerine Asya yerinden kalktı ve mutfağa gitti. Ben ve Görkem de arkasından gittik. Eliyle masayı işaret ederek
'- Bak orada kahvaltı filan yok ! Buse de
yok ! ' dedi.

Gerçekten de az önce yediğim kahvaltı orada yoktu. Bunların hepsi birer halisünasyon da olsa bu şimdiye kadar düşündüğüm ve yaptığım hiçbir şeyi değiştirmezdi.

'- Sen gerçekten delirmişsin. ' dedi Asya ve Görkemide peşinden sürükleyerek evden dışarı çıktı.

Herşey kendiliğinden bu yolu almıştı ve ben sadece o yolda yürüyordum. Ne geçmişimi ne de geleceğimi düşünüyorum , sadece yaşamakta olduğum anları biliyorum.

Asya ve Görkemin gitmesiyle odama gittim ve yatağıma oturdum.

Göz ucuyla gölgeler görüyorum. Duvarlar sürekli haraket ediyor. Öldürdüğüm insanların seslerini duyuyorum. Çığlıkları kulaklarımı sağır ediyor. Bunların hepsinin rüya olduğuna kendimi inandırmak istiyorum ama olmuyor. Kan , gölgeler , çığlık...herşey gerçek. Yalnız ve çaresiz hissediyorum. Kanlar gördüğüm titreyen ellerimi defalarca yıkayıp sesleri durdurmak için kafamı duvarlara vurmaya başladım. Belki de Asya haklıydı , belki de deliriyordum.

Kendime yeni bir kurban buldum. İsmi Miray. 3 gün önce kanseri yendiğimi öğrendiğim hastaneden çıktıktan sonra bir kafeden aldığım sıcak kahvemle yürürken birden bana çarpmış ve elimde ki kahve gömleğime dökülmüştü. Vücudumun hissettiği sıcaklıkla elimle gömleğimi kaldırdım. Ardı arkası kesilmeyen özürlerinden sonra beni evine davet etti. Sırılsıklam olan gömleğime ve hafif ıslaklıklar olan pantolonumu gözden geçirdikten sonra kabul etmek zorunda kaldım. Yolun sonunda ki evine kadar yürüdük ve içeriye girdik. Her insanı evine nasıl böyle akılsızca davet eder bir insan. Onu acımadan öldürebilirdim , yapabilirdim.

Ben evin içini inceliyorken o bana başka bir odadan temiz gömlek getirmişti.
Bana verdiği gömlek erkek gömleği olduğu için ilk düşüncem sevgilisinin veya babasının olabileceğiydi. Daha sonra ise kahveye boğulmuş gömleğimi çıkartıp temiz gömleği ince belime ve kaslı vücuduma...Tamam abartmıyorum hafif kaslı vücuduma....hayır hiç kas olmayan vücuduma giyerken çıplak bedenime bakmamak için kafasını önüne doğru eğdi. Üstümü değiştirdikten sonra

LEKENİN GÖLGESİ ALTINDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin