Küçük bir evdi, mutfak ile birleşik küçük bir salon ve kapısı kapalı bir oda. Tuvalet bu kapalı kapının hemen yanında. Önce mutfağa yöneldi ve tezgahta duran keskin bıçaklardan birisini aldı. Dışarıda kuvvetlice bir şimşek daha çaktı. Yağmur iyice hızlandı ve camları sertçe dövmeye başladı. Gard pozisyonunda sol ayağı önde, dizleri kırık ve bıçak gerideki sağ elinde önce açık olan tuvaleti kontrol etti. Hemen peşine kapalı kapıya yöneldi.
Içeride her türlü tehlike olabilirdi. Kapının kulbunun sessizcce ve yavaşça indirip peşine kapıyı hızlıca itti ve içeri seri bir adım attı. Yatak odası. Herşey olması gerektiği gibiydi. Dağınık bir yatak, küçük bir gardrop önünde dağılmış kıyafetler ve yerde birkaç dumbell. Tek bir şey buraya ait değildi oda yatağında kenarında yere oturmuş ve başını dizlerinin arasına almış küçük bir çocuk. Her operasyonda süpriz çıkabilir.
Ama bu süprizden ziyade bir engeldi. Yapması gereken işe büyük bir engel. Bıçağı beline doğru götürdü ve sakladı. Çocuğa yaklaştı. Çocuk sessizce ağlıyordu. Babası ona sessiz olmasını tembihlemiş olmalıydı. Çocuğun önüne geldi ve yere doğru çöktü. Bıçak beli hizasındaydı ve sıkıca kavramıştı. Çocuğun başını okşadı. Çocuk başını kaldırdı ve buğulu gözlerle baktı adama. Adam gülümsedi. Çocuk bir damla daha düşürdü.
Adam türkçe " Korkma " dedi, çocuk korkmaya devam etti. Hızlıca mutfağa yöneldi. Dolapları karıştırdı ve bir çikolata buldu. Aldı ve çocuğun bulunduğu odaya yöneldi. Fazla vakti kalmamıştı. Çocuğa çikolatayı uzattı ve gülümsedi. Ufaklık ikramı geri çevirmedi, sessizce açtı ve yemeye başladı. Adam aradığı şeyi biliyordu ve artık yapması gereken şeyi yapamayacaktı.
Salona gitti, koltuğun yanında bir evrak çantası gördü. Içini açtı. Aradığı şey oradaydı. Evrakları aldı. Ama hala yapması gereken şeyi yapamayacağını biliyordu. Dışarıda yağmur şiddetini iyice arttırmıştı.
Yerde baygın yatan adamın suratına bir bardak su döktü ve bir kaç tokat attı. Baygın adam gözlerini zorla açtı ve bir anda hareketlenmeye çalıştı, göğsünde güçlü bir el hissedince duraksadı. Kulağında ise birkaç cümle duydu. Bu cümleler ona ölüm kadar korkunç ama bir o kadar gerçek gelmişti.
Güçlü ele sahip kişi elinde evraklarla kapıya yöneldi. Kapıyı açtı, çıktı ve sessizce kapattı. Baygınlıktan yeni çıkmış kişi ise hızla ayağa kalktı ve yatak odasına koştu, içeride çocuğu elinde boş bir çikolata kabıyla yerde otururken buldu. Çocuğa sarıldı, kucağına aldı ve salona döndü. Salonda gözüne boğuştukları yerde bir kağıt parçası ilişti. Kağıt bir motele aitti. Adam hızla polisi aradı. Kısa bir sürede gelen polisler ise bir çok delil buldular.
Saldırganın kaldığı otele ait bir kağıt ve binanın elektrik ünitesinde yine aynı motele ait bir yarı yanmış bir kalem. Soruşturma için heyecanlı genç polis dikkatlice delilleri torbaya koyarken, adam ise, evinizde birşey çalındı mı sorusuna sadece biraz nakit param ve altın saatim demekle yetinmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Komandonun Anıları
PertualanganBir Genç Adam ve Bir Dünya Güzeli, bu kirlenmiş dünyada mutluluğu bulabilecekler mi? Burayı takipte kalın. Sivilleşmiş bir özel kuvvet görevlisinin yaşadığı inanılmaz maceralar. birkomando.blogspot.com.tr enestayfur@outlook.com