"Evet çocuklar,bugünkü konumuz Sanat Felsefesi.Yunanca'da 'aisthesis' sözcüğünden türeyen 'estetik' sözcüğü ilk kez Baumgarten tarafından kullanılmıştır.Baumgarten; estetiği 'güzel üzerine düşünme sanatı' olarak tanımlamıştır.Sanatın, sanat yaratmalarını özü ve anlamını konu edinen..."
Off, şimdi patlama noktasına geldim!Bu Felsefe dersini müfredata koyanın ben ebesini...Banane milletin sanat hakkındaki düşüncesinden!!Biz öğrencilerin okul ve ders hakkındaki düşüncelerini koyun müfredata, daha mantıklı olur bence.Bu ne ya çekilir şey değil!
Zil sesi kurtarıcı edasıyla çalarken yavşak hoca hala ağzını yaya yaya konuşuyordu.Bu kadın 26 yaşında olmasına rağmen 16-17 yaşındaki erkek çocuklara yavşayıp duruyordu.Dersi erkek öğrenciler hocanın bu salaklığı sayesinde kaynatıp bizim konuşmamızı sağlıyorlardı ve en sevdiğim yanıda buydu."Evet cicişler, şimdi çıkın teneffüsünüze gelince devam ederiz."
Valla şu an kadını boğmak istiyorum.Sensin ciciş!!Yerimden hızla kalkıp kapıyı kırmak ister gibi açtım.Bana bakan gözler şu anlık umurumda değildi, sadece şu sınıf ve okuldan bir an önce defolup gitmek istiyordum.Ama lanet olasıca mezuniyete bir yılım vardı.Sayılı gün çabuk geçer diyorlar ama benimki bir türlü geçmiyor aksine artıyordu.
Karnımın zil çalmasıyla soluğu kantinde aldım.Sabah sabah felsefe iyi gelmedi bana.Kahvaltı yapmadan çıkmıştım evden ve annemden iki terlik yemiştim.Annem biraz aksidir de...Kuyruğu görmezden gelip bir Kemal Sunal edasıyla elim cebimde ıslık çalarak en ön sıraya doğru ilerlemeye başladım.Tabi Kemal Sunal itilip en arkaya atılmıştı inşallah bende öyle olmam.En öne geçip durduğumda arkama bakmamaya özen gösteriyordum."Ramiz Dayı, bir poğaça bir çay bir de jiklet versene!"
Arka sıralardan küfür nidaları yükselince kendimi tutamayıp arkamı döndüm ve tüm avanakların suratına kaşlarımı çatarak bakmaya başladım.Birkaç kişi başını öne eğerken üç kişide başka şeylerle ilgilenmeye başladı.Burnumun dibindeki kişiye baktım o da aynı benim gibi kaşını çatmış ellerini beline koymuş ayağını belli ritimde sallıyordu.
"Hayırdır çişin mi geldi?Ayağını fazla sallama daha çok gelir." dediğimde olduğu yerde durdu ve kıpırdamadı.Ah, yazık çişi varmış.
"Kendinden mi biliyorsun?" dediğinde tek kaşım otomatik havalandı.
"Sensin sidikli!" dediğimde "Ben sana sidikli demedim.Kendine uygun bulduğun lafı seçmişsin belliki." dedi büyük bir kibirle.Kan damarımdan çekilir gibi olduğunda gerildiğimi hissettim.Neden bu ukalanın yanında sinirleniyordum ki?Sakin ol Simay, geçecek.
"Sabah sabah belanı benden bulma.Çömez misin nesin git arkadaşlarınla oyna ben sana göre değilim, küçük."
Tek kaşı havaya kalktığında dudaklarımı birbirine bastırdım ve vereceği cevabı bekledim.
"Bana ahkam kestiğine göre belliki yenisin."
"Hayır değilim, üç senedir buradayım ben."
"Hmm demek üçüncü sınıfsın, o zaman beni tanıyamaman büyük kayıp."dediğinde "Seni neden tanımam gerekiyor?Kimsin ki sen?" dedim büyük bir sabırla.
Elini koluma koyup bana biraz yaklaştı ve "Koray Derin, okul müdürünün oğlu." dedi fısıltıyla.
Elini kolumdan çekip benden biraz uzaklaştı.Ramiz Dayı'nın verdiği tepsiyi eline aldı ve bana göz kırparak yanımdan ayrıldı.
Arkasından bakakalmıştım.Ne var yani okul müdürünün oğluysan?Bende ona kalırsa Selim Acar'ın kızıydım.Kendisi birazcık doktordur da.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı İntikam (TAMAMLANDI)
Teen FictionUraz ve Simay... Kaçırılmayla başlayan aşka zorluklar bariyer kurabilecek mi?? Engelli mesafeleri aşarak kendi yollarına devam eden iki gencin hikayesi... Sizin hayat hikayenizden biraz farklı olan bu kitabı açarak okumaya başlayın!! Tüm hakları yas...