BÖLÜM-4

85 23 6
                                    

Hayatı hiçten ibaret bir kıza, herşeyi vaadetmekten çekinmeyen adam. Gülüşün hep cehennemim kalsın, ben yanmaya razıyım.

Binadan çıkmış, bilmediğim bir istikamette yürüyorduk. Soru sormuyordum. Sadece ona ayak uydurmaya çalışıyordum. Biriyle bu kadar yakın olmaya ben o kadar uzaktım ki garip geliyordu. Korkak hissediyordum. İçimdeki cesur, kimseye değer vermeyen, sessiz ama aslında fırtınasından kaçılması gereken kızın, birisi aklını tutmuş, diliyle zihni arasına set çekmişti sanki. Bütün kimyamı alt üst eden bir adamla neden yürüyordum, neden onun peşinden gidiyordum o zaman? Orası meçhul.

Sahile kadar beraber yürüdük. Ne o konuştu ne ben konuştum.

Kayalıklara geldiğimizde kendisi önden geçip oturdu ve bana elini uzattı. Birden tedirgin hissettim.

-Kendim gelebilirim.

-Bu kadar sert olmak zorunda mısın Elif?

Yanına oturdum. Derin bir nefes aldım.

-Bu kadar sert olmazsam dünya yaşaması zor bir yer olurdu benim için.

-Fazla korkaksın, hayata karşı. Neden bazı şeyleri yaşamak için kendine fırsat vermiyorsun. Bir yıl Elif, tam bir yıldır seni izliyorum. Senin ilgini çekebilecek bir sürü şey yaptım. Ama o kadar körsün ki kendi hayatına dönüp bakmadın, farketmedin bile. Sadece evinin önündeki bir barda bir kıza bağırdığımda kaldırıp kafanı bana baktın. Baktın diye sevinemedim bile, çünkü yaptığım onca ilgi çekici hareketin dışında başka biriyle olan diyoloğumda farkettin beni. Kendi hayatına o kadar uzaksın ki. Artık kendini insanlardan soyutlamaktan vazgeç.

-Anlamıyorsunuz beni, insanlar her zaman zarar verir.

-Elif, artık ben varım. Kimse sana zarar veremez buna izin vermem. Her zaman seni koruyacağıma söz veriyorum.

-Peki, beni senden kim koruyacak Araf?

-Sana zarar verebileceğimi mi düşünüyorsun?

- Olabilir, seni tanımıyorum Araf. Birden bire hayatıma girmeye çalışıyorsun. Sana güvenmem için bir sebep yok.

-Ben seni tanıyorum. Kimdeyle konuşmazsın, yalnız yaşıyorsun. Annen sürekli yurt dışında. Maddi anlamda hep yanında ama maneviyatını bilemem. Gökyüzüne benzeyen gözlerin var. Sürekli sanki önünden bulutlar geçiyormuş gibi uzaklara dalıyorlar. Sinirlendiğinde kasılıyorsun ve boynunda kızarıklıklar oluşuyor. Sıkıldığın zaman yakınındaki düz bir zemnide parmaklarını tıkırdatıyorsun. Kendinle pek fazla ilgilenmezsin. En çok kullandığın şey ojedir. Sanırım vazgeçilmezin. Siyahtan başka renk sürmezsin. Genellikle siyah veya koyu renkler giyersin. Yürürken karşıya değil ayaklarına bakarsın. Mecbur kalmadıkça iletişim kurmazsın. Umarım seni daha iyi tanıma fırsatım olur Elif. Bunlar bana yetmiyor, herşeyini bilmek istiyorum. Her halinle seni tanımak istiyorum.

Sustum ne söyleyeceğimi bilemedim. Boyun damarlarımdan bir sıcaklık geçtiğini hissettim. Beni izlemişti, hareketlerimi aklına kazımıştı. Bense henüz onun hakkında hiçbir şey bilmiyordum. En başından 1-0 mağlup başlamıştım yani. Uzun süren sessizlik sonrası kendini biraz bana doğru kaydırdı. Eğildi ve sıcacık bir şekilde gözlerimin içine baktı.

- Elif izin ver bana. İzin ver her anında yanında olayım. Artık tek başına bişeyleri çözmekle uğraşma.

-Benden çok hızlı birşeyler bekliyosun. Neden sabırsızsın?

-Çünkü düşünmene izin verirsem başlamadan bitmesinden korkuyorum. Düşünme, bir kez olsun sonucunu düşünmeden birşey yap. Emin ol, pişman olmayacaksın..

HİÇHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin