O gün ben ve arkadaşlarım sonraki günü pikniğe gitme kararını vermiştik. 3 erkek 2 kız toplam 5 kişi ormana pikniğe gitmek için buluşuruz. Burak, Semih, Mert, Berna ve Melis.
Burak babasından arabasını almıştı ve bizi evlerimizden aldı. Gideceğimiz alan evimizden kilometrelerce uzaktaydı. Sonra arabada konuşarak vakit geçirdik. Akşam oldu piknik alanına ulaştık. Çadırlarımızı kurduk. Müzik son ses kafalarımız güzel ve muhteşem vakit geçiriyorduk. En sonunda yorulduk ve uykularımız gelmişti, gözlerimiz ağırlaştı ki ne yazıkki hiçbirimiz uyumak istemiyorduk. Melis kinci bir arkadaşım olur. Ve büyü cin konularında çok ilgilenir.
Ortaya bir konu attı cin çağıracaktık , biz biraz korktuk tabi ve oy birligiyle malzemeleri hazırladık ortaya bir çember cizdik ve hepmiz aralıklı olarak çemberin etrafına oturduk birtek Melis ayakta kaldı ve cemberin ortasına anlayamadığımız birşeyler çizdi. Hazırız dedi ve yanımıza oturdu. Cin çağırma seansımız başlamıştı.
Hepimiz ellerimizi melisn çizdiği yazıya birleştirdik üst üste koyduk. Ölen paronayak kevserin ruhunu çağıracaktık.
Melis: Gözlerinizi kapatın.
Hepimiz gözlerimizi kapattık.
Melis: Eyy kevseeerr! Seni buraya çağırıyorum. Geldiysen bir işaret veer!
O anda ormandaki hayvanlar sesler çıkartmaya başladı. hafif bir rüzgar esti ve şimşek çaktı. Mumlar sönmüştü ve yaktığımız ateşimizden pırıltılar geliyordu. Bi anda mumlar geri yandı. Hepimiz Çok korkmuştuk.
Hemen karşımızda beyaz hafif bir duman belirdi. Ve arkamızdan bir kadın geldi. Seslendi;
"Napiyorsunuz burda". Dedi.
Hepimiz bir anda irkildik. Kadın bizim kamptan biraz ilerdeki köyde oturduğunu söyledi. Köyün adını sorduk ve "Karaandede" olduğunu söyledi.Melis: birden şaşırdı. " O köyü biliyorum ben." Dedi ve kitlendi.
Kadın kaybolmuştu. Biz hepimiz düşünmeye başladık ve melisi yatağına yatırıp hepimiz çadırımıza dağıldık...