🌙🌙🌙
"Beynim söndü resmen ya. Yok abi benden bu kadar" diyip kalemimi masaya fırlattım.
"Lan Asya mal mısın? Daha 5 dakika oldu oraya oturalı " Ne 5 dakika mı? Sadece 5 dakikacık mı geçmişti?
"İlaydacım senin saatinde bir problem olabilir mi çünkü ben saat birden beri burda ders çalışıyorum da"
Ben öyle diyince İlayda gözlerini devirip telefonundan saati gösterdi. 13.05. Yok artık yaa. Oysaki bana o beş dakika saatler geçmiş gibi gelmişti.
"Neden YGS den barajı geçemediğini gösterdin valla helal olsun sana Asya!" diyerek beni alkış tufanına tuttu bayan çok bilmiş. Tabi kendisi istanbul üniversitesine gittiği için büyük ezikliyici oluyordu bu durum.
"Ya şimdi benim bu barajı geçebilmem için 20 net yapmam gerekmiyor mu?"
İlayda bana şaşkın şaşkın bakarken "Evet gerekiyor" dedi.
"O zaman bende 20 soru yapabilecek kadar çalışayım hatta 21 olsun ki işimi garantiye almış olurum. hem daha iyi olmaz mı burda ders çalışarak vaktimizi öldürüp günaha girmemiş oluruz ?" İşte yine ben ve yine parlak fikirlerim.
"Lan sen madem bu kadar zekiydin neden YGS de 20 soruyu yapamadın?"
"Aylin kankacım onu bende bilmiyorum optikte kaydırma yapmış olabilirim"
"Kızım sen Aynur teyzeciğimin karnından çıkarken beynini orada unutup mu çıktın ne yaptın?" tam ağzımı açmış İlaydaya birşey söyleyecekken Gizemin sesi duyuldu. Zavallıcık kendisini matematiğe öyle bir kaptırmıştı ki.
Aylin ve Gizem sırf baykuşları pardon sevgilileri beykent üniversitesini kazandıkları için benim iki arkadaşım da o üniversiteyi tercih etmiş ve kazanmışlardı. Yani kısaca üniversite kazanamayan bir tek bendim ve tekrar girmek için şimdiden hazırlanmaya başlamıştım tabi annemin zoruyla.
Annem ben kazanamayınca kızlara beni çalıştırmaları konusunda talimat vermişti. Şimdi onlar ise benim için kendilerince bildikleri dersleri tekrar ediyor sonra ise o dersi bana anlatıyorlardı.
"...sayısının kare çükü" üçümüz de Gizem e ağzımız beş karış açık bakarken Gizemin bakışları önce bizi buldu. Bir müddet bize salak salak baktıktan sonra gözleri büyüdü ve neyse ki geç de olsa ne dediğini anlayabilmişti.
"Ayy tövbe yarabbim tövbee" dedi ağlamaklı bir ses tonuyla "Yemin ederim kafayı yicem" dedi.
O fotoğrafı görmesinin üzerinden tam bir hafta geçmişti ama canımız kankamızın ruh sağlığı bozulmuştu bile. Bunun hesabını kim verecek şimdi?
Her ne kadar ona stalk yapmayı ve instagramı geçici süreliğine yasaklasak da hiç yardımcı olamamıştık.
"Cidden beyin yerine ne taşıyorsunuz çok merak ediyorum"
İlayda işte...
Ders çalışmak gibi bir derdimiz olmadığı için 5 dakikalık konsantrasyonumuz vardı o da Gizemin ağlamalarıyla uçtu gitti. Tabi bizim de canımıza minnet. Bir süre onun ağlamalarını dinledikten sonra İlayda bizi evinden kovmuştu. Pis insan. Neymiş ders çalışacakmış ama bizim yanımızda çalışamıyormuş. Başımıza profesör kesildi mübarek.
Eve geldiğimde annem ayrı bir dünyadaydı. Orta sehpayı abur cuburla doldurmuş saçını ise dağınık ev topuzuyla toplamıştı. Pembe pijamalarıyla televizyonun karşısında oturuyordu.
"Anne ben geldim ve odama geçiyorum" diye çemkirerek odama gittim. Çemkirerek diyorum çünkü sesim bağırmadan çok çemkirmek gibi çıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıskanç Baykuşlar
Novela Juvenil"O etek çok kısa o etekle dışarı çıkamazsın!" "Eve gittiğinde bana mesaj at!" "Bensiz sakın oraya gitme!" "Hiçbir erkekle iletişim kuramazsın ne olursa olsun!" "Başlarım öyle arkadaşlığa, çocukluk falan dinlemem hiçbir erkekle konuşamazsın diyorum!"...