BÖLÜM 1: DEHŞET GÜNÜ
Bir saat önce ölen büyükannemin cenazesinden çıkmış eve gidiyordum.Size onun nasıl öldüğünü anlatayım.Kahvaltıya oturmak üzereydik günlerden pazardı 2 Şubat 2000 yılının Pazar sabahıydı.Saat 10 idi.Büyükannem yine her zaman olduğu gibi erkenden kalmış rutin işlerini yapıyordu.Bahçede ki her bir çiçeğini özenle suluyordu ve her bir çiçeğiyle özenli bir şekilde konuşuyordu.Çiçekleri sulama ve onlarla konuşması bittikten sonra,evin dışında ki posta kutusuna gidip gelen mektupları ve gazetesini alırdı.Ve son olarak bize kahvaltı hazırlardı.Yine her sabah olduğu gibi mutlulukla ve erkenden kalktı.Çiçekleri suladı onlarla konuştu.Dışarı çıkıp mektupları ve gazetesini aldı.Eve girdi bize selam verdi gazetesini masanın üstüne koydu ve çayın altını yaktı.Sonra da kahvaltıyı hazırladı.Kahvaltı hazır olduğunda bizi sofraya çağırdı.
Tam hep birlikte sofraya oturuyorduk ki büyükannemin elindeki çay bardakları yere düşüp kırıldı.Ve bir anda büyükannem kendini yerde buldu.Gözümün önünden gitmiyordu bu kare.Ve sanırım bu anı hiç unutmayacaktık.Büyükannemin ölümüyle ailemiz 2 kişiye düşmüştü geriye sadece ablam ve ben kalmıştık.Anne ve babamız biz çok küçükken trafik kazası geçirmişlerdi aslında ben ve ablam da arabadaydık ama biz kurtulmuşuz.Sanırım bizi kurtaran kişiyi hatırlıyorum pek net değil, sonuçta üzerinden tam 13 yıl geçmişti hala bende inanamıyordum.Yakında Liseye başlıyordum.Artık kocaman bir kız olmuştum derken.Eve geldiğimi fark ettim.Eskiden yani bu sabah kahvaltıya oturana kadar bu ev çok sessizdi artık ablam ve benle daha da sessiz olacaktı.Çünkü ne biliyim benim ablam benimle pek konuşmaz daha doğrusu beni pek umursamaz gerçi o kendi dışında başka kimseyi umursamaz.
Mesela az önce büyükannemin cenazesinde olmalıydı ama o gelmedi bile nedeni ise bugünü 2 hafta önceden alışveriş günü yapmalarıymış.O bizim geriye kalan tek akrabamızdı aslında büyükbabamda vardı ama o ben 4 yaşındayken ölmüştü.Zaten onu pek tanımazdım en fazla 1,2 defa görmüşümdür.Neyse eve girdiğimde kahvaltı masası hala hazırdı kendimi ve gözyaşlarımı zor tuttum.Hemen yukarıya odama çıktım.Üstümdeki cenaze havasından kurtulmak için siyah elbisemi çıkardım açık olan saçımı sıkı bir topuz yaptım.Sonra aşağıya inip büyükannemin özenerek hazırladığı kahvaltı sofrasını topladım.Masanın üstünde duran gazeteye dokunmadım.Bu garip günün üzerine iyi gelir diye kendime bir bardak kahve yaptım.Ve televizyonun karşısındaki koltuğa oturdum.Bu koltuğu çok seviyordum .Bu koltuk büyükannemin gençliğinden kalmaydı yani baya eskiydi ama kumaşı yumuşacıktı.Yarım saat boyunca televizyonun kumandasını aradım. Sonunda nerden çıktı biliyor musun televizyonun altındaki dolaptan.Tam televizyonu açıyordum ki kapı çaldı sanırım gelen ablamdı.Evet bu ablamdı.
- Hoş geldin KATY Cenazeyi kaçırdın ama istersen mezarına gidip dua edebilirsin.
- Boş ver sene BELLA ne fark eder sanki beni görecekte bana teşekkür edecek.
- Hadi ama KATY bu kadar düşüncesiz olma o bizim tek akrabamızdı.
- Olabilir BELLA sen oradaydın benim yerime de dua okusaydın.Ben odama çıkıyorum beni rahatsız etme.
Ah senden nefret ediyorum demek isterdim ama diyemezdim çünkü ben onun kadar kötü ruhlu değildim.
- Tamam etmem. Dedim ve televizyonun başına geçtim.Onunla aynı havayı solumaktan bile nefret ederdim onunla nasıl aynı lisede okuyacaktım bilmiyordum.Ya benim hakkımda ne düşüneceklerdi sırf ablamın kötü unvanı yüzünden benim hiç arkadaşım olmazsa diye düşünüyordum ki bir anda aklıma harika bir fikir geldi .Eğer onlara kardeş olduğumuzu söylemezsek öğrenmezler çünkü biz ablamla hiç benzemeyiz o kumral tenli ben ise açık evet bu iş içime yatmıştı.Derken ah işte sonunda dizim başlamıştı .Bu diziye bayılıyordum,benim hayatıma benziyordu.Gerçi dizideki kızın anne ve babası vardı ama liseye yeni başlıyordu burası benziyordu.1 saat boyunca gözümü bile kırpmadan diziyi izledim.Saate baktığımda saat 3 olmuştu.Karnımın acıktığını hissettim.
Mutfağa gidip bir tabağa kurabiye koydum ve odama çıktım.Yarın okulun ilk günüydü arkadaşlarımın üzerinde eğer iyi bir etki bırakmak istiyorsam iyi giyinmeliydim.Aslında bugün hava soğuktu ama yinede penceremi açmıştım evdeki cenaze kokusunun gitmesini istiyordum.Kurabiye tabağım pencerenin yanındaki çalışma masamda duruyordu.Kurabiyeden bir ısırık almak için arkamı döndüm birde ne görüyüm pencerenin önünde bir karga duruyordu.Karganın ağzında da benim kurabiyem kurabiyeyi artık istemiyordum .Elime hemen bir yastık aldım ve kargayı kovaladım.Kurabiyeyle birlikte gitti.Minik bir karga sorunu yaşamıştım.Ardından hemen pencereyi kapadım.Pencereyi kapadıktan sonra odanın buz gibi olduğunu fark ettim gerçi burada yani İNGİLTERE DE hava 200 gün yağışlıydı yani soğuktu.Gerçi burası İNGİLTERE değildi MYSTİC FALLS dı gerçi pek farklı değildi hava durumları ama olsun.Buranın tarihine göre burada 100 yıllar boyunca efsanevi yaratıklar yaşamış.Ben kendimi bildim bileli burada yaşıyorum ve şuana kadar gördüğüm en efsanevi yaratık ablam.Eğer bunu duysaydı beni öldürürdü.:)Ablamın bana seslendiğini duydum ne olmuştu acaba yada yine ne isteyecekti?
- BELLA odanın kapısı açık hemen buraya gel.!!!
Bu oda hangi odaydı yoksa büyükannemin hep kilitli tuttuğu odamıydı.Koşarak KATY’NİN yanına gittim .Öküzün trene baktığı gibi bizde kapıya bakıyorduk.Çünkü bu odanın açık olduğuna inanamıyorduk bu odanın kilidi sadece büyükannemde vardı .Ve bir anda içerden kapı açıldı…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YENİ HAYATIM
AdventureAna karakter olan Bella kendini normal bir kız sanıyordu .Liseye yeni başlamıştı herşey yolunda gidiyor du ki ölmüş olan büyükannesi canlandı yıllardır ölü sandığı büyükbabası odasından çıktı.Bella bir andan ailesini bir andanda arkadaşlarını idare...