Uyarılar: fluff, cinsel içerik yok ama harry biraz arsız kusuruna bakmayın (bahsi filan geçiyor, bir de sonunda masum bir öpücük var o kadar eheh), azıcık Ziam, ımm başka... threetimes!au ??? (götümden au uydurdum galiba), Harry'nin kalpli gömleğine ithafen ağır bir aşşağılama var (gömleği seviyosanız okumayın), ilk kez larry yazdım (okumazsanız birşey kaybetmezsiniz ama advil'in nereden alınacağını bilmiyorsanız okuyun, tek faydası o)
*****
Birinci: Flaşlar, kırmızı halı ve kalpli gömlek.
"Harry, prömiyer için heyecanlı mısın?"
Çok orjinal, diye geçirdi içinden Harry.
"Bu tarafa dönebilir misin?"
Ha-yır.
"Model Cara ile çıktığın doğru mu?"
Gözlerini devirdi. Cara ile çıkmadığını, sadece onu karaoke gecesinde bir kere yendiğini daha kaç kere söylemesi gerekiyordu?
Paparaziler hiç anlamazdı zaten. Bir keresinde ısrarla Ostilly denen sarışınla evlendiğini iddia eden salağın birine kimliğini göstermek zorunda kalmıştı.
Topukları üzerinde dönüp, kırmızı halı üzerinde yürümeye başladı. Çığlıklar ile birlikte kamera flaşlarıda doğru orantılı bir şekilde artarken yüzüne hissettiği kadar sıkıcı olmayan bir gülümseme yapıştırdı ve Leicester Meydanı'nın devasa sinemasına doğru gitti.
İçerisi dışarıya göre hayli rahatlatıcı sayılırdı. İkindi güneşinin son demlerine karşın burada devasa klimalar bulunuyordu. Birkaç tanıdığı iş arkadaşına ve arka sahne görevlisine selam verdikten sonra kokteyl masalarının yanına doğru yürüdü. Büyük ihtimalle biraz sonra birden fazla röportaj vermesi gerekecekti bu yüzden içi limon dilimleriyle dolu punch'tan kendine küçük bir bardak kokteyl hazırladı. Böyle süslü ve renkli şeyleri severdi. Umuyordu ki geçen sefer olduğu gibi pembenin güzel rengine kendini kaptırıp film galasında kör kütük sarhoş olmazdı. Bunu çok yapıyordu.
"Bay Styles?" Yumuşak bir ses ona seslenince yaslandığı bistro masadan bir adım uzaklaşıp arkasına döndü. "Kısa bir röportaj alabilir miyiz?"
Harry temkinli bir şekilde gözlerini karşısında beliren genç adamda gezdirdi, asistanı röportajlar için kimseye start verilmediğini söylemişti fakat bu yarım saat önceydi. Niall'ı tanıdığından yine zamanla ve prodüksiyon güncellemesiyle ilgili bir hata yaptığını düşünüp içini çekti. Bardağını bistroya bıraktı ve tamamen karşısındaki ikiliye döndü. Şimdi ona yakınlaştığı için ondan daha kısa olduğunu fark etti, Harry. Koyu renk kısa kollu gömleği altında beliren kasları ve paçalarını kıvırdığı dar pantolonunun ortaya serdiği dolgun kalçalarıyla çekici bir görüntü olduğunu inkar edemezdi. Bir model olacak kadar iyi görünüyordu bu gazeteci. Yeşil gözleri elinde mikrofonla onu bekleyen adamın üzerindeki turunu bitirdikten sonra yüzüne odaklandı.
Gözleri fazla maviydi ve ince dudakları vardı. Burnu küçüktü fakat sert, kıvrımlı yüzüne mükemmel bir şekilde uymuştu. Üstelik bir şekilde kirli sakalı kendine yakıştırmayı başarmıştı ki Harry buna hayret etti çünkü sakaldan fazla hoşlanmazdı.
Yüzüne uysal bir gülümseme yapıştırdıktan sonra, "Tabii." diye mırıldandı.
Adamın ince dudakları onaylar gibi kıvrıldılar, eliyle hemen arkasında bir uydu misali dolanan iri yarı kemaramana başlaması için işaret verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
You've Got Me Tangled Up
FanfictionÜç kez Louis sinir bozucu bir paparazi olup Harry'yi deli ediyor ve üçüncüsünde Harry ona bir kadın avcısı olmadığını göstermeye karar veriyor. au, harry/louis, one-shot, fluff