Öğle yemeğinde kantinde yine Berk bizim yerimizde oturuyordu, her zamanki gibi. İçimden bir his yanına git diyordu, konuşmasanızda yanında ol diyordu. Neden bilmiyorum ama içimdeki o hisi dinledim. Yani birbirimize ihtiyacımız vardı, bunu hissedebiliyordum. Yanına oturduğumda fark ettimde bakışını, susuşunu, oturuşunu kelimenin tam anlamıyla herşeyini özlemiştim. O da öyle olucak ki 1,2 dakika gözlerini benden ayırmadan baktı. Sonra utandığımı anladı ve çekti. Ah benim düşünceli adamım! Nasılda fark etmişti utandığımı. Bir süre hiç konuşmadak bakındık birbirimize ve sonunda dayanamayıp "bu dünya senin kadar masum değil, affet miniğim" dedi. Sanki sol tarafım tamamen uyuşmuştu, göğsüm tarif edilemez bir biçimde ağrıyordu. Aşk acısımıydı bu? Bilmiyorum ama her neyse canımı sıkmıştı fazlasıyla. Onun o miniğim diyişi, beni hep minyon ve ufak olarak görmüştü. Bunu biliyordum rahatsızda değildim zaten, hatta tam tersine hoşuma gitmişti beni bu şekilde sevişi. Bana daha önce hiç öyle hitap etmemişti. Belkide bundandır bu tarifi zor olan içimdeki o his.
Ya da tarifi olmayan o his...
Ona hala aşıktım. Zaten bunun farkında olmamak mümkün değildi. Ona bakışlarımdan, sesini duyduğumdaki gevşememden de çabucak anlaşılabilirdi bu. "Miniğim" demişti bana emindim bunu daha önce hiç bir kıza kullanmamıştı.
Sanırım o da beni seviyordu.
En çokta bu yakıyordu ya canımı, beni sevebilme olasılığı. Evet bu kötü birşey değildi, yani tabikide değildi. Hatta diğer tüm kızlar buna deli gibi sevinirlerdi normalde.
Ama ben, yani biz...
Bizim olayımız çok farklıydı, herkesten farklıydı. Her zamanki gibi..
O kadar özlemiş olucak ki daha fazla konuşsa kelimeler boğazına düğüm olacak diken gibi batıp ateş gibi yakacaktı. Bunu her halinden anlayabiliyordum. Gözleri dolmuştu, ilk defa olmuştu onda bu. Onun gözlerinin dolması benimde canımı yaktı. Ve bir çoğunun öyle olucak ki kantini uzun bir süreli sessizlik bürüdü. O sırada Berk kafasını kaldırıp bana baktı.
"Dedim ya sana bu dünya senin kadar masum değil diye, hayır sadece masumuk değil. Güzelde değil, senin gibi iyi... Hiç değil" dediğinde gözlerinden bir iki damla yaş aktı. Sanki o an karşımda olan o kişi Ber değilmişte bir başkasıymış gibi hissettim. Çünkü Berk güçlüydü. O ağlamazdı, ya da bana göstermezdi. Bu sefer o sustu ben konuştum.
"Sen miniğini çok üzdün, ona değersiz olduğunu hissettirdin. Dedin ya dünya senin kadar masum değil diye, ben bu dünyanın masumluğunu istemiyorum ki. Senin, benim, bizim masumluğumuzu geri istiyorum." Soluma tarifi imkansız acı tekrar geldiğinde oda ekledi.
"Ben bizim masumluğumuzu geri veremem, üzgünüm miniğim. Sen, bu kadar masumken ben bu kirli ellerimle ellerini tutamam. Sana hiçbir şey olmamış gibi yarim diyemem" dedi. Aslında amacım ikimizinde duygusallığını gidermekti ama başaramadım yine ve "yarim deme sende o zaman çok mu lazımmış yarim demen, hatunum de miniğim de benimsin de. Berk sana geri dönmem için geçerli birşey söyle"dedim. Sanki tek bir kelime dahi söylese yarına çıkamayacakmış, bana eski gibi bakamayacakmış gibi sustu. Sanki o sustukça ben kahroluyormuşum gibi "seni ilk gördüğüm andan beri içimde tarifsiz bir his var. Diyorum ya tarifsiz diye cidden tarif edemeyeceğim cinsten. Sanki zamanla solumu kemiriyormuş gibi 2 dakika daha baksam tamamen tutulacakmışım da geri kendime gelemeyecekmişim gibi. Ve en kötüsüde ne biliyor musun? Dedim. Birgün tamamen unutucağım seni tam buramdaki yerini başka birisi alıcak" dedim kalbimi göstererek. Dediklerim canını fazlasıyla yakmıştı biliyorum. Benim bile ağrıma gitmişti ona nasıl dokunmayacaktı ki. Ah acıları bir hiç gibi görünüp içini yakıp yıkan adamım benim diye iç çektiğim sırada koşarak gitti. Nereye gittiğini tahmin etmiştim dışarıya çıkıp hava almaya. Tamda öyle olmuştu. Öğle yemeği molası bittikten sonra derslerin hiçbirisine girmedi. Benimde aklım ondaydı tabiki. Okul çıkışı babamı beklerken durağın orda sigara içerken gördüm onu. Normalde sigara içmezdi ama o gün içmişti işte nedeni ne diye merak bile edemedim bu defa çünkü söylediklerim canını yakmıştı. Saat gecenin 2 sine gelirken başımdaki o ağrıyla kalktım yarın cumartesi olduğundan dolayı biraz daha rahat uyanık kalabiliyordum. Ertesi gün geç kalkabiliceğimin vermiş olduğu rahatlığından dolayı tabiki.****
Cumartesi sabahı kalktığımda başım geçmişti. Hangi ara nasıl, nerde uyudum bilmiyordum ama saat 12 ye geliyordu. Bende kalkıp geçen cumartesi gittiğim deniz kenarına gitmeye karar verdim ve hazırlandım. Ailecek kahvaltı yaptıktan sonra deniz kenarına doğru koşmaya başladım. Vardığımda o bankta oturan birisinin olduğunu ve o kişinin Cem olduğunu fark ettim. Yanına gittiğimde konuşmaya başladık.
"Pek fazla tanışma fırsatımız olmadı beni az çok biliyorsun zaten"dedim. Oda
"Benimde senden farklı bir yanım yok"dedi. Ona şaşkın şaşkın baktığımda açıklama yapmaya başladı ve
"Nur"dedi. "Eski sevgilim" o kadar şaşırmıştım ki çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum. Bana döndü ve sigarasını yaktı. Çok narindi elleri yani burdan öyle duruyordu. Dumanını bana doğru üfledikten sonra banada uzattı, bir tane bende aldım yine o günki gibi.
"Nur benim eski sevgilim yani şöyleki eğer beni Berk'le aldatmasaydı hala sevgilimdi. Ama yok işte aldattı, gitti, bitti."dedi. Derken sesi titremişti elimi omzuna koyup
"Pişman olucak üzülme
"Olmıyıcak"
"Neden?"
"O Berk gibi değil Ece ben onu kazanmak için 2 sene uğraştım tam kazandım derken o şerefsiz aldı onu ellerimden, gözümden bile sakındığım güzelimi aldı benden".
"Berk istemiyomuş, artık beni seviyomuş öyle söylüyo yani"
"Nur'ada mesaj atıyodu hep seni seviyorum diye karaktersiz pezevenk. Bende sırf seviyorum diye susmuştum bi iki kere ama üçüncüde yok artık olmadı Ece" dediğinde söyledikleri ağır gelmişti ve bu yüzden dinlemek istememiştim. Kalkıp "görüşürüz" dedim o da bana "görüşürüz" diyip el salladı bende karşılık verdim.
Yol boyunca aklımda Cem'in ve dün sabah Berk'in söyledikleri vardı aklım çıkıyordu ama o çıkmıyordu cidden çok fazla seviyordum onu. Eve geldiğimde akşam yemeği için geçikmiştim bende ne bulduysam doldurdum tepsiye ve yemeye başladım. Sonra odama çıktım ve yatağa uzanıp en sevdiğim müziği açtım yanınada kahvemi aldım ve kitap okumaya başladım. Uykum gelincede müziği kapattım ve uyumaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Herşey Bitmedi
Genç Kız EdebiyatıSiyaha aşık prenseslerdik hepimiz. Ece o siyahıyla mutluydu. Yavaş yavaş siyahta kaybolsada... En güzel günahım. Pişman olmıyıcağım tek seçimim. Başta üzülsede sonradan çıkardı hayatın tadını o.