TKK-12

17.9K 1K 61
                                    

Ellerini sıkıca tutan biriyle irkildi genç kız.

" Toprakk"

" Yeter bu kadar"

Toprak, gözleri yerde kazdığı çimlere bakıyordu hâlâ. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordu durmadan, onun her hıçkırısı, Yiğit ' in kalbine ok gibi saplanıyordu sanki.

" Yüzüme bak Toprak "

Genç adam adını koyamadığı bir hisle bağırdı kıza. Toprak yerden yavaşça kaldırdı başını. Tam da gözlerine bakıyordu genç adamın. Mahremi olmayan kahvelerde boğuluyordu. Hiç bu kadar uzun bakmadığı gözlerinde ne arıyordu bilmiyordu. Ne anlatıyordu gözleri. Acıma, şevkat, sevgi neydi bu bakışların altındaki ima.

Farklı bakıyordu işte bu adam , farklı hissettiriyordu.

Bekledi önce ve sonrada kalbinin sesini dinledi. Bir saniye bile düşünmedi.Düşünürse beyni yine yaptığının yanlış olduğunu söyleyecekti çünkü.

Birden sarıldı Yiğitin boynuna.

" N'olur birşey sorma Yiğit "

Genç adam ensesinde hissettiği sıcacık nefesle ve burnuna dolan muazzam kokuyla irkildi birden,beklemiyordu böyle bir şeyi. Çaresizlik mi itmişti onu kollarına?

İlk sarılmalarını böyle hayal etmemişti. " olsun" dedi genç adam, içinden.Bu bile yeterdi Yiğit için. Aşkla değil, çaresizlikten bile sarılsa yeterdi şimdilik. Şimdi bile böyle mutluysa, sevgiyle sarılsa nasıl olurdu ki . Aklı bile almıyordu bu hayali.

Önce boşta kalan kolları, fazla düşümeden yerini bulmuştu. Kolları incecik belini sarmıştı genç kızın.
Toprak sımsıkı sardı Yiğitin boynunu. Saatlerce kalabilirdi böyle. Kalmıştı belkide. Zaman kavramını yitirmişti. Sımsıkı sardığı bedeni kokladı önce. Uzun zamandır duymadığı bir kokuydu kokusu.

" Babası gibi mi kokuyordu bu adam "

Hızla çarpan kalbi yavas yavaş normal ritmini buluyordu genç kızın. Güvende oldugunu hissediyordu onun kollarında . Tıpkı babasının yanında olduğu kadar huzurlu.

Ama ağlamaya devam ediyordu durmadan. Ağlamak onun için bir bahaneye dönüşmüştü. Eğer susarsa ona sarılmak için ortada hiç bir bahane kalmayacaktı çünkü .

Ağlarken dahada sardı genç adamın boynunu. İçindeki son huzursuzluk kırıntısını da yok edinceye kadar böyle kalacaktı.

Genç kız biraz sakinleşince, Yiğit ' in boynundaki ellerini çekip kafasını yere eğdi. Gözlerine bakacak mecali yoktu. Eğer bakarsa, gözleri hainlik edip herşeyi anlatacaktı çünkü.

Genç adam kollarından kayıp giden huzurun , rahatsızlığını yaşıyordu şu anda. Genç kız yaptığı şeyden utanmış, başını yere eğmişti. Gözleri ellerine takıldı birden. Elleri tırnakları toprak içinde kalmıştı. Düşündü kendi kendine.

"Toprak, hıncını yine topraktan çıkarmıştı."

Genç adam önce, Toprak ' ın ellerini avuçlarının arasına aldı. "Böyle güzelim elleri neden bu kadar hırpalarki bir insan" diyerek iç geçirdi.

İncecik parmakları toprak içindeydi. Önce ayağa kaldırdı genç kızı. Omuzundan tutup içeriye götürdü. Toprak hâlâ bakamıyordu Yiğit in yüzüne. Yavaş yavaş lavaboya doğru ilerlediler.

Genç adam musluğu çevirip suyu açtı ve Toprağın ellerini narince yıkamaya başladı. Sanki bir pamuğa dokunurmus gibi dokunuyordu ellerine.

Toprağın buz kesmiş elleri suyla değil Yiğitin sıcacık kalbiyle ısınıyordu.Genç kız olmadığı kadar çaresiz, olmadığı kadar da mutluydu.

Toprak Kokulu Kız (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin