.1 Bölüm

132 3 1
                                    

9 Nisan 1995

Yurdun bahçesinde oturmuş Arın'ın yanıma gelmesini bekliyordum. 6 yaşında olmama rağmen etrafımda dönen olayların farkındaydım. Burada ki hiç kimsenin annesi babası yoktu. Bazen diğer çocukları ziyarete bir kaç akrabaları geliyordu, diğerleri ise yurdun çocuk pakında oyun oynuyordu. İşte Arın ve ben parkte oynayan çocukların arasındaydık. Birbirimize o kadar çok benziyorduk ki, bu fiziksel anlamda bir benzeme değildi. Yurda üç gün arayla getirilmişiz, ikimizi de geldiğimizen beri kimse ne ziyarete gelmişti, nede bizi evlat edinmek isteyen bir aile çıkmıştı. Aslında bu iyi bir şeydi çünkü birbirimize o kadar bağlanmıştık ki ayrılmak bu dünyada isteyeceğimiz son şeydi.

"Duru, nerdesin?" Düşüncelerimden Arın'ın bana seslenmesiyle ayrıldım.

"Burdayım gel" derken bir yandan da ona nerde olduğumu işaret ediyordum.

"Bak sana ne getirdim." Küçük avucunu açtığında elindekilere baktım. İki tane kutu kola halkası vardı.

"Bunlar ne böyle?" Elimi avucunun içine alıp halkalardan birini parmağıma geçirdi.

"Bunlar bizim birbirimizden hiç ayrılmayacağımızı gösteren simgeler olacak. Biri senin biri benim. Şimdilik yüzük almaya param yok ama ilerde sana çok güzel bir yüzük alacağım." diyerek her güldüğünde yaptığı gibi gözlerini kısarak bana baktı.

9 Nisan 2013

Yalının bahçesinde oturmuş Rüzgar'ın gelmesini bekliyordum. Bugün nedenini anlayamadığım bir biçimde benimle fazla ilgilenmiş ve yemeğe götüreceğini söylemişti. Nereye diye sorduğumdaysa bunun süprizin bir parçası olduğunu söyleyip beni daha da meraklandırmıştı. Her zaman ki sırlarla dolu Rüzgar işte. Tıpkı ailesi gibi. Bu evde gerçete garip olaylar vardı ama benimle alakalı olmadığını bildiğim için çok fazla kurcalamamayı seçmiştim. Böyle düşüncelere dalmışken bir yandanda 18 yıldır boynumda olan kolyeyle oynuyordum. Aslında bu kolyeyi kaza yaptığımız gün koparıp atmam gerekirdi ama ona bir türlü kıyamıyordum. Sanki bu halkayla birlikte Arın'da yanımdaymış gibi hissediyordum. Biliyorum artık onu unutmam gerek altı yıl önce bizi ölüme terkedip gitmiş birini artık istememem gerek ama ne yaparsam yapayım onu unutamıyorum.

"Sevgilim? Yine dalmışsın derinlere. Ne düşünüyorsun?"

"Hiç bir şey. Sadece burasının ne kadar huzur verici olduğunu düşünüyordum."

"İyi ki bizde kalmaya başlamışsın yoksa bu kadar mutlu olamayabilirdik." Evet. Sizde kalıyorum çünkü kalacak başka bir yerim yok. Evet ,sizde kalıyorum çünkü lanet olası Arın beni terk etti. Evet, senin yanında mutlu davranıyorum çünkü kendimi borçlu hissediyorm, kimsenin üzülmesini istemiyorum. Tabi ki bunları Rüzgar'a söyleyemezdim. Ona söylediğim sadece seni seviyorum olmuştu. Rüzgar'la çıkmamın tek sebebi kendimi borçlu hissetmem ve onun beni gerçekten sevdiğini görebilmem. Kimseyi üzmek istemiyorum ve geleceğimi düşünüyorum. Bugünki konumda olmamın tek sebebi YİĞİT ailesi. Onlara sırtımı dönemem.

"Gidelim mi artık?"

"Evet, çıkabiliriz." Kırmızı Porsche'ye doğru ilerlerken aklıma yine o kaza gelmişti. Hayatımın yön değiştirdiği o lanet kaza. Her tarafta kan vardı. İğrenç bir yanık kokusu etrafı sarmıştı. Ve benim istediğim tek şey Arın'ın bana sarılarak geçti bir tanem demesiydi. Ama o sadece özür dilerim sevgilim seni bir gün mutlaka bulacağım deyip gitmişti ve altı yıldır ortada yoktu. Hala anlayamadığım tek şey ise frenlerin nasıl tutmadığıydı. Rüzgar'ın son model arabasının frenleri nasıl olduysa tutmamış ve kimse de bunu araştırmamıştı.

"Duru? Yine daldın gittin sinirleniyorum ama."

"Özür dilerim canım, bugün biraz başım ağrıyorda."

"Niye evdeyken söylemedin sevgilim ilaç falan içerdin."

"Yok o kadar kötü değil." Kafasını sen bilirsin der gibi salladıktan beş dakika sonra arabayı durdurdu. Elimi tuttuktan sonra yürümeye başladık.

Kumsalda biraz yürüdükten sonra etrafı mumlarla döşenmiş bir masaya oturduk. Yemek yerken Rüzgar yine saçma sapan konular açarak konuşmaya çalışıyordu. Bense yine onu dinliyormuş gibi gözüküyordum. Rüzgar bir ara sustu. Bense ne olduğunu bakmak için kafamı kaldırdığımda önümde diz çökmüş bir biçimde duruyor ve elinde bir kutu tutuyordu.

"Duru, sevgilim. Biliyorum erken diyebilirsin haklısın. Ama ben sensi biraz daha nefes almak istemiyorum. Altı yıl boyunca birbirimize sürekli destek olduk, yaralarımızı sardık. Seni mutlu edeceğime inanıyorum ve benim yanımda mutlu olacağını da biliyorum. Lütfen izin ver birbirimizden hiç ayrılmayacağımızı kesinleştirelim. Evlen benimle."Evet işte şimdi hayatım boyunca girmediğim bir çıkmaza girmiştim ve ne yapacağim hakkında hiç bir fikrim yoktu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Aug 27, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Nefretin BekçisiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin