4. Bölüm

15.4K 968 63
                                    

Medyaya bakmayı unutmayın :)

_________________

Dikildiğim kapının önünde bu sefer kendime fazla düşünme hakkı vermiyorum. Sonra düşündükçe kendimi gaza getirdiğimi, o zaman da beynimle dilim arasındaki kayışın koptuğunu fark ettim. Benim şu an tek amacım kek kalıbımı istemek!

Bu kapı niye açılmıyor? Acaba içeride kötü işler mi çeviriyor bu ırz düşmanı? Yok ya hemen kötü düşünmeyeyim, belki de o kadar hasta ki kulakları tıkandı.

Kapıyı onuncu çalışımdan sonra barut fıçısına dönüşmüş bir halde saçlarımı savurarak arkamı döndüm. Hıh! Zaten ihtiyacım da yoktu kek kalıbına falan!

"Beter olsun o Zeus!"

"Sizi ne zaman görsem birilerine kızıyor oluyorsunuz. Umarım bu defa kızdığınız kişi ben değilimdir."

Söylenerek merdivenlere yönelmişken arkamda duyduğum sesle zınk diye kaldım. Ne kadarını duydu acaba?

Hani filmlerde ağır çekimde dönerler ya... Arkamdaki sesi tanıdığım halde ve beynimdeki sese uyup arkamdaki sesi duymazdan gelerek yoluma devam etmeyi çok istediğim halde, ayaklarım bana itaat etmedi. Asansörün açık kapısının yanında sırtında gitar çantasıyla dikilmiş bir Zeus görmek herkesi alt üst ederdi inanın bana! O nasıl bir havadır, o nasıl bir karizmadır arkadaş! Atmış gitarı omzuna, giyinmiş mavileri 'gözlerime odaklan' der gibi, bir ayağının üzerine yüklenmiş bana bakıyor. Benimse ağzımın suyu akıyor! Ayşe İnci! Kendine gel kızım!

'Yetti gari!'

İçimdeki sese katılıyorum.

"Ben... Kek kalıbımı verir misiniz?"

Aferin! Ben heyecanlanınca saçmalıyormuşum bu geçen iki günde öğrendim. Eh, ne derler, insan gün geçmiyor ki yeni bir şeyler öğreniyor! Yer toprak olsa kafamı gömerdim ama işte betonarme oldu her yer! Eskisi gibi bir utanç bile yaşatmıyorlar insana!

"Bu cümleden 'bana' kızdığınızı mı anlamam lazım?"

Soru sorma arkadaşım ya! Ne arkadaşı? Ne ara arkadaş oldun adamla Ayşe? Koskoca ırz düşmanı herifle?

"Ben kızmadım kimseye!"

Sayın Rüzgar Mirova, yüksek çıkan sesime, çatılan kaşlarıma, buhar çıkan burun deliklerime aldanmayınız. Çok kızdım aslında, ama kendime!

"Hım... Ben size kek tabağınızı vereyim, bir saniye."

Aaa... Doğru ya tabaktı o! Niye kalıp deyip duruyorsam?

"İçeri gelmek ister misiniz? Kahve ikram edeyim?"

İçeri? Ben mi? Yok canım, gerek yok! Ben bir kızım, bir erkeğin evine gireceğim, hem de tek başıma! Hem de bir ırz düşmanının evine! Kalsın canım, sağ ol!

"Yok, ben beklerim."

"Peki."

Israr etme zaten! Hasta da değilmiş bu adam... Boşuna gelmişim... Madem öyle neden içimden bir ses sürekli ihaleyi bilerek bize bıraktıklarını söylüyor? Neden Rüzgar Mirova ihaleye gelmedi? Kafamda deli sorular... ama hepsi cevapsızlar...

Bir süre kapıda dikilip en sonunda eşiğe doğru bir adım attım. Kapının ağzında beklerken bir yandan da kafamı içeri uzatıp adamı görmeye çalışıyordum. Evi benim evimden oldukça farklı düzenlenmiş...

'Yani mantıken Ayşe! Adam erkek! Senin evin gibi her tarafın pembe olacak hali yok ya!'

Haklısın iç ses de, bu ev de güzel... Zevkli adammış vesselam... Mavi ve gri tonlarında döşenmiş oturma odasına bakarken gözüm köşedeki çeyrek piyanoya ve yanına muhtemelen demin bırakmış olduğu gitara ilişti.

Yaptım Bir Delilik [Tamamlandı]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin