-3-

273 22 7
                                    

Hikaye için yeni bölüm yazmamda onun hikayelerini görmemle bir anda gelen ilham için Büşra Küçük'e Teşekkürler! :D

“Senin aklından ne geçiyordu böyle!”

Lea, beni sınıftan çıkarıp kolumdan üst kata çıkarıyordu.

“Lea, ben bir şey yapmadım.” Doğruydu, öyle değil mi? Beatrice denen kız, ne kadar da, mm doğru kelime neydi? İnatçı? Otoriter? Dominant? Bunların birleşimine ait bir kelime türetildiyse eğer onu seçiyorum.

“Keşke bizimle aynı sınıfta olsaydın. O kaltağın sana bulaşması biraz zor olurdu.”

Merdivenleri aşmış Melez bölgesine girmiştik. Lea kapıyı açıp ilk beni içeri itti.

“Hey, sonunda geldiniz!” Sam oturduğu masadan kalkmış yanımıza geldiğinde ikimizi de kollarına alıp sarıldı. Vay canına, devasa kollar!

Lea, Sam’den kurtulup önümüze geçti. Sam’in kolu hala omzumdaydı.

“Beatrice’in artık halledilmesi gerek. Daha bugün Kyle’ı sınıfa kilitlemiş.”

“Ne!” Sam bunun doğru olup olmayacağını gözlerimden anlamaya çalışıyordu.

“Hayır. Tam olarak kilitlemek sayılmaz. Benimle konuşmak istemişti sadece.”

Lea suratını buruşturup bakınca Sam bir süre daha gözlerime baktı. Tanrım, o bana bakarken kendimi çok garip hissediyordum.

“Her neyse hadi masaya geçin.” Sam beklenmedik bir tavırla göz temasını kırıp bizi masaya doğru ilerletmişti.

“Daha, yemeklerimizi almadık.” Dememle birlikte Sam elini şaklatarak yan masadan üç tane içinde yemeklerle dolu plastik tepsi geldi.

“Ben, ben teşekkür ederim. Sanırım?” Lea tepsileri olağan bir biçimde dağıtıyordu. Sanki her gün yaşadıkları bir şeymiş gibi.

“Kyle!” Arkamdan gelen tanımadığım ses dikkatimi ona yönlendirmişti.

“Evet?”

“Basketbol takımı için Koç ile tekrardan konuştum. Bir boşluk var. İster misin?”

Yine bir gariplik daha. Basketbol oynadığımı nereden öğrenmişlerdi?

“Tabii ki!” Hediyeyi geri çevirmek saygısızlık olurdu, öyle değil mi?

“Güzel! Bir saat sonra Spor salonuna gel.” Diyerek odadan çıktı.

Ben tekrar masaya döndüğümde Sam ile Lea tavuklarını kesmekle uğraşıyorlardı.

“Ben, alındım?” Her şey bir rüya gibiydi. Hiç uyanamayacağım bir rüya.

“Basketbol kaptanı olarak Joseph’i seçmişlerdi. Onun da bana borcu olduğunu bildiğimden, çok zor olmadı.” Sam elini peçeteye silerken bıçağı tavuk parçalarından birine geçirmişti.

“Sam, teşekkür ederim!” Sözlerim onun bana o meşhur gülümsemesiyle bakmasını sağlamıştı.

“Pekala. Takım olayını da hallettiğimize göre, Sam, yarın akşam için planlanan partiyi düşünmeliyiz.

Düşüncelerimi sesli dile getirmiştim.

“Parti mi? Yine?”

Lea, Sam’e bakarak onun anlatmasını istedi.

“Okulun ilk günü yapılan partiyi her zaman Beatrice üstlenir. Bize ondan sonraki günlerden birini seçmek kalır.”

“Anladım.” Bunu duygusuz, kesin ve net söylemiştim. Art niyetim yoktu. Ama Sam sözlerimi yanlış anlamış hemen sözünün devamında “Tabii ki sen de davetlisin, söylememe gerek yok!” dedi.

I'm Bad!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin