Bakın insanlara çok şey lazım değil. Bir bardak çay ve belki güzel gürültüsüz anlayışlı bir müzik. Belki bir dost. Huzurluyum , geceler yalnız güzel. Geceler güzel. Gece ben . Ben en çok gece ben. Güzel olan şeyler en çok gece güzel.Gece en güzel terapist. Gece en etkili sakinleştirici. En sevimli kucak.
Yıldızlar çok güzeller be azize. İnsanların gece vakti dışarıya çıktıkları zaman bakışlarını nasıl yere indirdiklerini anlayamıyorum. Oysa benim boynum tutulacak gibi oluyor. Anneme şaşkınlığımdan söz ettiğimde dünya meşgalesinin çok olduğundan bahsetti. Peki ne zaman bitecek ki bu dünya meşgalesi? Yıldızlardan dahi yüz çevirtecek dünya meşgalesinde niye ısrarcı insanlar bu kadar. Çok yoruluyorlar. Ve gecenin onları dinlendirmelerine de izin vermiyorlar. Bu yüzden mi sabah kalkınca huysuz oluyor insanlar.
Muhtelemen.
İnsanları anlamıyorum. Hep koşuyorlar. Bir de koşmaya üşenenler var. Onların üşenmek gibi bir lüksü var. Bu lüks dedikleri şey para ile doğru orantılı. Ama zaten parası çok olan bu insanları koşmaktan daha da hızlı şeylere bindiriyorlar. Ne tuhaf . Görmemek için birilerinin görmelerini istemedikleri şeyleri para veriyorlar. Onlar için bir inek ancak süt verdiğinde değerli. Bu insanlara göre bir çocuğun engelli olacak olması bile ölmelesini hak etmek için bir sebep! Engelli doğan bir çocuk değil azize. Engelli olma ihtimali olan bir çocuk ! Öldürmek ve tüketmek için varlar sanki. Tükettikçe tükendiklerinin farkında değiller.
Oysa verdikçe çoğalırdı bizim zenginliğimiz. Aşkın bir adı da bereketti. Ah aşk! Aşk onlar için iki beşere indirgenmiş ve hayata yeni başlayacak olan zihinleri bomboş , duyguları tavan yapmış toy insanları müşteri yaptıran bir pazarlama malzemesi. Süslü ve var olmayan, olamayacak olan hikayelerin aylarca süren renkli ve pahalı , zaman hırsızı piyasası. İnsanlar çocuklarını durdurmuyorlar azize. Çocuklar her an gerçekleşemeyecek hayallerle büyüyorlar ve gerçekten büyüdüklerinde hiçbir hayallerinin gerçekleşmeyeceğini gördüklerinde sinirleniyorlar.Ama daha da acısı ne biliyor musun? Öfkeleri o kadar büyüyor ki kendi çocuklarını uyarmayı bile hatırlamıyorlar. Ya da bu durum onları o kadar yoruyor ki. Uğraşmak istemiyorlar. Azize insanlar dünyaya getirdikleri çocuklarla uğraşmak istemedikleri için paralarını alarak çocukları toplu olarak eğiten dadılar çoğaldı. İnsanlar sorumluluklarını bu insanlara devrettiğinde vicdanlarını susturabiliyorlar. Onlar gerçek olmayan bir dünyaya hazırlanmışlardı. Ve umduklarını bulamamışlardı. Çocuklarından kurtulduktan sonra onlara bu dünyayı ve acımasızlığını unutturacak her şeyi yapıyorlar. Bazıları eşlerini bile unutmak istiyorlar. Onun bile eskidiğini zannediyorlar. Eskiyen şeyin kalplerinde ki o köşe olduğunun farkında değiller.
İnsanlara yazık değil mi azize? Ha ben? Ben insan değilim ki. Ben kendi gezegenim de daima masasında insan besinleriyle yaşayan biriyim. Evet küçük prensin gezegeni komşumuz. Ona ne mi oldu? Bu bilgi çok gizli söyleyemem. Hoşça kal azize. Yine yazacağım.
Sevgilerle
Eznev
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Azize'ye mektuplar
SpiritualMerhaba azize. Gezegenime ulaştım. Annemin dediği kadar varmış. İnsanlar bize çok benziyorlar. Seni çok sevdim. En kısa zamanda tekrar gezegenine geleceğim. O zamana kadarda sana mektuplar yazacağım. Sen mektuplarımı oku olur mu. Belki bana cevap b...