RÜYA

377 59 23
                                    


Yavaş yavaş yürüyorum, loş bir ışık vuruyor yüzüme ayağımdaki siyah yüksek topuklu ayakkabılarımın sesi bütün koridorda yankılanıyor. Üzerimde; üstüme tamamen oturan, vücut hatlarımı belli eden mini ve straplez, simsiyah bir elbise. Saçlarım hafif dağınık topuz, yüzümü göremiyorum ama kirpiklerimdeki rimeli hissedebiliyorum dudaklarım hafif nemli, sanırım ruj var.

Neredeydim? Neden böyle giyinmiştim? Ayaklarım beni nereye götürüyordu? Bilmiyordum ama sadece yürüyordum, karşıma kocaman bir kapı çıktı, nedense açmaya korktum ama yolun sonuydu ve açmam gerektiğini düşünerek kapıya yavaşça açtım, kapı biraz eskiydi bayağı bir ses çıkardı açarken, kapının arkasında gördüğüm manzara muhteşemdi, kocaman bir yemek masası kırmızı masa örtüsüyle örtülmüş, masanın üzerindeki mumlar da romantik bir hava yaratmıştı.

Yavaşça masaya yaklaştım, yemekler harika görünüyordu uzun süredir böyle bir masa görmemiştim, hatta hiç görmemiştim. Karşılıklı iki sandalye vardı ve bu odada garip olan şey ise, sadece bu masanın olmasıydı. Korkmadım diyemem ama bir cesaret vardı nereden geldiğini bilmediğim. Biraz bekledim, sonra geri dönmek için arkamı döndüm. Ve bu gördüğüm masadan da muhteşemdi.

Saçları simsiyah, gözleri kocaman ve koyu kahverengi, hafif sakallı... Kısaca yüz hatları keskin ve çok güzel. Üzerinde siyah takımı o kadar yakışmış ki geniş omuzlarına tam oturmuş. Ben bu manzaraya ağzım açık bakarken o bana yavaşca yaklaştı ve solumdaki sandalyeyi geri çekerek otur dercesine elini uzattı. Ama ben kıpırdayamadım, tüylerim diken diken oldu, kanım damarlarımdan çekildi adeta sadece o muhteşem yüzüne kilitlendim.

"Oturmayacak mısın? "
dedi.
Sonunda bu sesle kendime geldim ve sadece dediklerini yaptım. Yavaşça yaklaştım, kalbim duracaktı sanırım yanaklarımın kızardığını hissedebiliyordum çünkü yanıyordum. Sonunda sandalyeye oturabildim. Yanımdan uzaklaştı karşımdaki sandalyeye oturdu. Ben ne diyeceğimi, ne yacağımı gerçekten bilmiyordum.

Kimdi bu? Ne işi var burada? Ve en önemlisi neden ben? Ben bunları düşünürken nasıl konuşabildim bilmiyorum ama;
"Sen kimsin? "
diye sorabildim sonunda.
" Beni tanıyorsun."
Şaşırmıştım.
"Daha önce seni görmediğime yemin edebilirim"
dedim, yutkunarak.
"Sana önemli şeyler anlatmalıyım, seninle ve ailenle ilgili. "
Nasıl yani daha önce görmediğim bir insan ne anlatabilirdi ki bana?
" Evet seni dinliyorum. "
dedim, gözlerimi dikkatlice ona odaklayarak.
Ve masanın üzerindeki fotoğraflar dikkatimi çekti. Ben miydim o fotoğraflardaki? Yanımda biri vardı ama net göremiyordum kimdi o? 
" Sen ve ben... "
Durakladı, bense merakla ona bakıyordum.
" Yani biz... "
Derken ışıklar tamamen kapandı.

Aman Allah'ım bu yüzümdeki
ıslaklıkta neydi? , yapış yapış. Gözlerimi açtığımda Çaki suratımı yalıyordu.
"İnanmıyorum ne yapıyorsun üzerimde Çaki dur dur, yalama artık! "
diye bağırırken yavaşça doğruldum ve Çaki'yi üzerimden kucaklayarak yere bıraktım. Haliyle gitti yanımdan tabi...Yatağa oturur vaziyette karşımdaki boy aynamda kendime baktım. Saçlarım dağılmış yüzüm perma perişan.Sonra gördüğüm rüyayı hatırladım yavaşça, kendi kendime
Allah'ım o çocuk kimdi, bana ne anlatacaktı, fotoğrafta yanımdaki kimdi?
diye düşünmeye devam ettim ama çocuk çok iyiydi bunu da unutmamak gerek diye içimden geçirirken,
 İnanmıyorum saat 08.15 okula geç kaldım hemde ilk günden yetişemem hayatta servis bile kaçmıştır. 

Zaten okuldan, okumaktan nefret eden biriyim birde  babamın mesleği yüzünden oradan oraya sürükleniyorum okulun son senesi nakil  aldırmak kadar acı bir şey yok. 

Bunları düşünürken bir yandanda lavabonun yolunu tutuyordum yüzümü yıkadım ve dün ördüğüm saçlarımı salarak dalgalı duruşuna aynada baktım, düzelttim ve okul formalarıma koştum, yeni okul formama yani. Allah'tan formam eski okulumunkinden güzeldi, siyahtı ve etek giymek zorunda değildim sanırım en çokta buna seviniyordum.

KarmaAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin