🌙🌙🌙
"Yaaa ponçik sultan neden söylemedin? Akşam eve giderdim ben"
"Sus bakayım azıcık insan içine çık sonra buruşuk Hayriye torunun evde kalacak diyor milletin içinde"
"Düğünler varken izdivaç programlarına ne gerek var sayenizde"
Bir yandan kahvaltı masasını topluyordum bir yandan da anneanneme laf yetiştiriyordum. Tutturmuş kocaya kaçan Leylanın düğününe seni de götürcem diye. Hayır yani kız kocaya kaçmış oradan bana buldukları kısmet ne kadar hayırlı olur ki? Tövbe ya.
"Ben anlamam Sultan hazretleri ben eve gidicem"
"Bacaklarını kırarım senin hem sen yaşlı başlı anneanneni oracıklarda yalnız mı bırakacaksın? Ya tansiyonum çıkar da ölürsem?"
"Allah korusun..." diyerek kulağımı çekip masaya vurmuştum. Adettendir sonuçta.
Beni ikna edemeyeceğini anlayınca vicdan dan giriyordu muhabbete. İşe yaramıyor desem yalan olurdu.
Her ne kadar anneanneme yüzüne karşı yaşlandın gibi şeyler söylesem de sadece dilim öyle söylüyordu. Ben asla onu yaşlı birisi olarak göremiyordum sanki hiç ölmeyecekmiş gibime geliyordu ama bir gün ölecekti ve o gün gelip çattığında ne yapacaktım nasıl dayanacaktım hiçbir fikrim yoktu.
Düşüncelerimden sıyrılmak istercesine kafamı iki yana salladım.
"İyi be tamam ama hiç te öyle süslenmem normal giyindiğim gibi giderim haberin olsun"
"İşte kimin torunu. Dur hemen bizimkilere nisbet edeyim"
Onun bu haline tebessüm ederken o çoktan telefonunu eline almış altın kızlarla olan gurubuna kim bilir neler yazıyordu.
***
Düğünün yapılacağı yere geldiğimizde bir an kendimi öldürmek istedim ama günah olduğu için yapamadım.
Allahım bu nasıl bir şeydi. Abartılı abiyeler, saçlar, makyajlar. Bunlar ne kadar komik gözüktüklerinin farkındalarmıydı? Bence hayır. Yoksa böyle Kleopatra gibi salonda dolanmazlardı. Ben ise tamamen buraya aykırı bir tiple gelmiştim. Kolları dirseğe kadar kıvrılmış bir gömlek kot pantolon ve spor ayakkabı. Hatta bazı kendini güzel zanneden oysaki yaptıkları makyajla pandadan hiçbir farkı kalmayan kızların ezikleyici bakışlarına maruz kalmıştım. Bende onlara 'ay götüm' bakışlarımı yollamıştım.
"Iyy gudubetler torunlarını da getirmişler" anneannemin sesiyle milleti dikizlemekten vazgeçip ona baktım. Bir yere gözlerini dikmiş bakıyordu neredeyse gözlerinden alevler çıkacaktı ama neyse ki gözlükleri buna engel oluyordu.
Her ne kadar anneannemin bu görüntüsüne gülmek istesem de gazabına uğramaya hiç de niyetim yoktu. Bakışlarını takip ederek bize doğru göğsüne gere gere gelen Hayriye teyzeyi ve yanında Ayşe teyzeyi gördüm. İyi de her zamanki ponçik teyzelerim geliyordu neden bu kadar sinirlenmişti ki? Onlar yanımıza gelirken telefonuma gelen mesaj sesiyle bütün dikkatim telefonuma gelen mesaj a çevrildi ben mesaja bakarken anneannem de Hayriye teyzelere laf atmakta gecikmemişti.
"Ne o buruşuk Hayriye sende hatta sizde torunlarınızı getirmişsiniz"
Anneannemin hasetle söylediği sözlerle gülümserken mesajın İlaydadan gelmesine sevinsemiydim üzülsemiydim bilemedim açıkçası. Ama olsun her türlü o mesajı okuyacaktım.
'Çocuklara laf atıp ağlattığımız o parka gel. Hesaplaşacağız. O gün ne yaşadıysam aynılarını sana da yaşatacağım. Kısasa kısas 👿'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıskanç Baykuşlar
Teen Fiction"O etek çok kısa o etekle dışarı çıkamazsın!" "Eve gittiğinde bana mesaj at!" "Bensiz sakın oraya gitme!" "Hiçbir erkekle iletişim kuramazsın ne olursa olsun!" "Başlarım öyle arkadaşlığa, çocukluk falan dinlemem hiçbir erkekle konuşamazsın diyorum!"...