VEDA

143 28 9
                                    

Kapı sesiyle irkilerek, gözlerim aralıklı açıldı, ama daha fazla dayanamadı, geri kapandı.
Yavaş yavaş uyanıyordum, belim ağrımıştı, saate baktığımda, sabahın ikisiydi, 2,3 saattir bu pozisyonda arabanın koltuğunda yatıyordum, şoför koltuğu boştu, nere gitmişti? Yavaşca doğruldum, kollarımı açarak esnedim, sağıma soluma bakındım, karanlıktan kimse görünmüyordu. Arabanın kapısını açarak çıktım, hava hâla soğuktu, ama merakım bu durumu bastırıyordu. Arabanın etrafında dolandım ama kimse yoktu, karanlıktan hiç bir şey göremiyordum zaten.
"Kimi arıyorsun? " dedi boğuk sesli bir erkek sesi. Bir an irkildim, yüzümü o tarafa çevirdim, bankta oturuyordu. Yine sigara içiyordu, yüzünün yarısı görünüyordu, yarısıda fazla görünmüyordu ama loş bir ışık vurmuştu yinede. Yavaşca yaklaşarak,
" Atakangil gelmedimi hala? "
" Geldi, ama baban yok, şuan Atakan çıkışını yapıyor. "
niye bu kadar geç kalmıştı? Hiç tanımadığım birinin yanına neden bırakıyorlardı beni? Babam neden gelmiyordu? Beni önemsemediğini bir kez daha kanıtlamıştı.
" Tamam. " diyerek arabaya doğru ilerledim. Ayak sesleri geliyordu, o yöne doğru kafamı çevirdim Atakan hastaneden çıkmış buraya geliyordu. Bir anda heyecanlandım.
" Çıkışını yaptım daha iyi misin niye bu kadar erken çıktın? " dedi bana yaklaşarak
" Serum bitti bende sıkıldım. " diyerek arabaya doğru yürüdüm. Cevap vermedi, arkamdan geliyorlardı. Arabanın arka koltuğuna geçtim. Şoför koltuğunda Doğu vardı, Atakanda yanındaydı. Hiç konuşmadık, beni eve bıraktılar. Saat 4.00 olmuştu o kadar yorgundum ki kapımı kilitleyerek, yatağıma kendimi zor attım. Babam o kadar çok konuşuyordu ki kafam artık kaldırmıyordu. Kapımı kilitlemek güzel fikirdi.

Öbür gün okula gitmedim, akşama kadar uyudum, en güzel günümdü diyebilirim. Akşama doğru kalktım, kendimi yine en sevdiğim dostumun kollarına bıraktım. Bir duş alarak Nermin teyzemin yaptığı yemeklerden yedim, cidden en güzel günümdü bugün. Kendimi salondaki koltuğuma bıraktım, o sırada zil çaldı, kim bu ya bu saatte diye deyinerek kapıyı açtım. Atakan gelmişti. Gerçekmi görüyordum, elim ayağım yanıyordu yine, neden heycanlanıyordum böyle. Ne yapmalıyım şimdi?
"Hoşgeldin. " dedim tebessümle.
" Hoşbuldum, içeri almayacak mısın? " dedi sempatik gülüşüyle.
Doğru ya insan içeri davet eder.
" Ta... Tabi geç tabi. " dedim, konuşamayarak, özürlü gibi davranıyordum yemin ederim.
İçeriye geçti, salonu gösterdim, içeri girdi. Girer girmez Çeki'nin yanına gitti.
" Bu da ne Mina neden gezdirmiyorsun bu aslan parçasını? " dedi Çeki'yi severken. O kadar tatlı o kadar masum görünüyordu ki sarılmak istedim. Ama koltuğuma yönelerek oturdum.
" Zamanım olmuyor. " dedim.
" Benimle dolaşsın o zaman. " dedi yan tarafımdaki koltuğa yönelerek. Oturdu. Sadece bana bakıyordu, ama ben bakamıyordum tabi.
" Tabi istiyorsan gezdir. " dedim tebessümle.
" Ee nasıl oldun, bugün okula gitmemişsin? "
Nereden biliyordu, beni mi merak etmişti? Bunları düşündükçe içim, bir tuhaf oluyordu.
" Çok yorgundum, bütün gün uyudum ama şimdi daha iyiyim."
"Sevindim. " diyerek bacaklarına iki kolunun dirseğini sabitledi, ellerini birbirine sürterek bir anda kalktı, ellerini bacaklarına hafifçe vurdu ve
" İyi o zaman ben senin nasıl olduğunu merak etmiştim, iyiymişsin madem gideyim. " diyerek kapıya yöneldi. Ne demem gerekiyordu, kal diyemezdim tabikide bence gitmeliydi, istemiyordum ama gitse rahatlayacaktım, çok kasılıyordum. Alışkın değilim ki evimize birilerinin gidip gelmesine.
Kapıya doğru yürüyorduk ben arakasındaydım Çeki'ye doğru yönelerek kafasını okşadı. Sonra dış kapıya yöneldi. Kapıyı çekerek bana döndü
"İyi bak kendine üşütme. dedi göz kırparak, içimde bir şeyler oluyordu, içi gitmekti galiba bu, neden bu kadar iyi ki.
" Tamam, söz. "dedim tebessümle, sağ elini kaldırdı görüşürüz dercesine arkasını döndü asansöre doğru ilerledi bense sadece ona odaklanmıştım, asansör kapısının kapanmasıyla kendime geldim bende kapıyı kapatmıştım sonunda. Kendimi yatağıma bıraktım , ama kapı tekrar çaldı.bir şeyini mi unutmuştu? diye merakla kapıya koştum,gelen babamdı.tam bir hayal kırıklığı.
" Hoşgeldin." dedim zorla tebessüm ederek.
"Hoşbuldum kızım iyi misin?" çok mu umrunda?
"İyiyim merak etme." diyerek odama geri dönüyordum ki
"Seninle konuşabilir miyim?" dedi çekindiği sesinden belli oluyordu ne konuşacaktı benimle ? Neden bu kadar çekiniyordu ki.
"Tamam." dedim elimle salonu işaret ederek .
Yan yana otutruyorduk ,birbirimiz gayette net görerek, diyeceklerini merak ediyordum açıkcası.
"Kızım biliyorum bana çok kızacaksın ama bunu senin iyiliğin için yapıyorum bunu sakın unutma ..." dedi zorlukla devamını getirmekte zorlandığını görebiliyordum.
"Söyle baba ." dedim net bir şekilde.
"Bugün müdür bey çağırdı odasına..." gerçekten çok merak ediyordum.
"Ee baba konuşsana ne dedi, işten mi atıldın?" ilk bu geldi aklıma açıkcası.
"Hayır hayır öyle bir şey değil hatta iyi bir şey ama bir bedeli var tabi."
Ne demeye çalışıyordu, bana söylemesi zor olacak ne söylemiş olabilirdi müdür bey?
"Ne bedeli baba ?" dedim merakla.
"Kızım maaşım 3 katına çıkacak, ve altıma özel araç verecekler ve sende rahatlayacaksın." ee ne sorun vardı ,ne güzeldi işte.
"Ee neyi kötü bunun baba sevinmen gerekmiyor mu?" dedim tebessümle.
"Evet her şey güzel ama..." kötü bir şeyler diyecekti ,"ama"nın altında yatanları çok merak ediyordum açıkcası.
"Ama?" dedim soluk alıp vererek,uzun süre cevap vermedi
"Söyle artık baba!" dedim sinirle
"Beni yurtdışındaki ofisin başına geçirmek istiyorlar ,her ay gelebileceğim buraya ,zaten sadece 6 ay için sonra geri geleceğim buradaki ofise ..." sadece şaşkındım ne dediğini kulağı duyuyormuydu acaba ,içimi kara bulutlar kapladı adeta 6 ay babasız ne yapacaktım ben ,tamam nefret ediyordum ama varlığı yetiyordu.Bir anda ağzımdan,
"Beni de götür." derken küçük kız çocuğundan farksızdım, ama gerçekten canım yanıyordu, korkuyordum ,ben ne yapardım tek başıma bu şehirde .
"Kızım saçmalıyorsun sadece 6 ay sanki burada olduğumda beni görüyormusun? Hem tek değilsin Nermin teyzen burada kalacak ,çocukları yanında yok biliyorsun ,senin yanında olacak."
İnanamıyorum baba sana Nermin teyzeyi demek bunun için evimize aldın bende neler düşünmüştüm ,beni çok mutlu etmiştin.
"Bu mesele daha önceden vardı ama sen kesinleşmeden bana söylemedin ?dimi baba ,Nermin teyzeyi bilerek getirdin ?dimi her şeyi ayarlamıştın? dimi ,inanamıyorum sana !" derken içim titriyordu,beni neden sevmiyordu neden parçalandığımı göremiyordu ,neden babalığı para olarak görüyordu .
"Kızım ben kararımı verdim bu senin geleceğin için bir şans ,orada kazandığım parayı senin geleceğine harcayacağım ben ,nolur beni anla." onu anlamamı mı istiyordu benden? Asıl anlaşılmayan bendim BEN kendimi o kadar çaresiz ,güçsüz görüyordum ki ,anlaşılmamak yanında bir hiçti.
"Tamam,git" dedim yutkunarak ,gözlerim yanıyordu ,etrafı net göremiyordum, doluyorlardı yine ama bu sefer izin vermeyecektim ,gözlerimi tavana dikerek biraz baktım yavaşca geri gidiyordu göz yaşım.
"Göreceksin bak çok rahatlayacağız." bununla mı avutuyordu kendini ,biz zaten rahattık iki kişi geçinemeyecekmiydik ne gereği vardı bunların.
"Haklısın tabi...çok rahatlayacağız evet doğru baba evet doğru!" dedim ellerimin avuçlarını birbirine vurarak, tam alkışlanacak bir durumdu çünkü.Şaka gibiydi.
"Yapma böyle kızım..." derken gözlerime öyle bir bakıyorduki.Karşımda aç bir köpek duruyor gibi hissettim, gitmek istiyordu madem gitsin o zaman.
"Tamam baba haklısın ,geleceğim için yapıyorsun sonuçta git." dedim zorlukla, bunları ben mi diyordum? Bilmiyorum ama zaten babam kararını çoktan vermişti.
Sadece bana bakıyordu.
"Ne zaman gidiyorsun ?" dedim ,merakla.
"Yarın 7.00 de uçağım var." bu kadar erken mi? İçime bir şey oturmuştu ciddi ciddi yarından sonra babam evde değilmiydi?Bunları düşündükçe ağlamak istiyordum.
"Tamam beni uyandırmayı ,unutma .Tabi önemsiyorsan." diyerek kalktım ve odama gitmek için salonun kapısına yöneldim.
"Tabikide önemsiyoru..." cümlesini tamamlamasını dinlemeden çıkmıştım bile odama gittim, kapımı kilitledim ,kendimi yatağıma attım.yine sırt üstü yatarak tavana odaklanmıştım.Yanaklarımdan soğukluk iniyordu boynuma doğru, ağlıyordum, korkuyordum, eriyordum adeta şu son iki gündür hiç iyi değildim.Ve bunların hepsinin sebebi o adamdı.

"Kızım kalk hadi, uçağa yetişemeyeceğim. " demesiyle yataktan doğruldum, rüya zannetmiştim dün olanları, hayal kırıklığı bu olsa gerek. Gerçekten gidiyormuydu, beynim hala bunu kabullenemiyordu.
" Tamam geliyorum baba. "
diyerek üzerime bir şeyler geçirip salona geçtim hiç kahvaltı yapacak halde değildim. Babam valizlerini hazırlamış beni bekliyordu.
" Hadi çıkalım baba. " dedim suratımı asarak. Ama umrunda değildi. Evden çıltık, arabaya binmiştik bile. Ama ağzını açıp bir laf etmedi. Zaten ne diyebilirdiki? Babamın yokluğunu düşündükçe içim daralıyordu. Havaalanına gelmiştik bile, arabadan indik, babamın uçağı bekliyordu. Bu manzaraya katlanamayacaktım galiba, gözlerim doluyordu, ağlamıştım sonunda, hemde babama sarılarak, gerçekten üzülüyordum, korkuyordum, çaresizdim, ne olursa olsun babamdı sonuçta, şimdiden özlüyordum, babama son kez sarıldım.
"Ağlama kızım 1 ay sonra geleceğim." dedi sıkıca sarılarak.
"Beni merak etme kendine iyi bak baba. " derken hıçkırıklarım artıyordu. Yavaşca kollarını çekti, valizini alarak uçağa doğru yürümeye başladı. Bende gitmek istiyordum yanına sanki orada başına bir şey gelecekmiş hibi hissediyordum ve bu beni korkutuyordu. Uçağın merdivenlerinden çıkarken bana döndü ellerini salladı, bense tek elimi kaldırarak sağa sola götürdüm. Ama hala ağlıyordum. Yalnızlık şimdi iliklerime kadar işlemişti.
Uçak uçmaya hazırlandı, yavaş yavaş gidiyordu... Ve havalanarak gözden kayboldu. Gitmişmiydi sahiden? Buna inanmamı, alışmamı mı bekledi giderken? İnsan evladını bir başına nasıl bırakırdı? Şimdiden özlüyordum o adi herifi. Bu duygularla eve geri döndüm, o kadar ıssızdıki, şimdi ne yapacaktım?

***

KarmaAŞIKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin