Ona bir yüzük almıştı. Babam Ceyda'ya evlenme teklif edecekti. Bunun bir gün olacağını biliyordum. Yalnızca hazırlıksız yakalandım. Annemin yerini almasını istemiyordum. Babamı annemden başkasıyla görmek istemiyordum. Acı verici düşünceler kalbime ilmek ilmek dokunuyordu. Belki hissettiklerim bencilce. Annem babamın mutlu olmasını isterdi. Ama babamı kaybetmiş hissediyordum ve yalnız kalmaktan korkuyordum.
***
-BU SABAH-
"Yorgun görünüyorsun. Uyku düzenin nasıl?" diye sordu, Çiğdem hanım.
Dün gece toplamda iki saat uyumuştum. "Ben iyiyim." dedim, daha çok kendimi ikna etmeye çalışıyormuşçasına. Gerçek şuydu ki, ilaçlarım beklenen tarihten erken bitmişti.
Çiğdem Hanım, "İlaçlarını düzenli kullanıyorsun değil mi?" diye sordu.
Kafamı salladım : "Aslına bakarsanız onları kayıp ettim." diye yalan söyledim. Daha inandırıcı davranmam gerektiğini düşündüm ve "Okulda çantamı yere düşürdüğümü hatırlıyorum. Eşyalarım her yere savrulmuştu. Son kutuyu da kayıp etmiş olmalıyım. " diye ekledim.
"Pekala sana yeniden reçete yazıyorum o halde." Önündeki reçeteye mührünü bastıktan sonra kağıdı bana doğru uzattı.
Gülümsedim.
Tam elimi uzatıp reçeteyi alacakken kağıdı geri çekti ve "Bu sefer daha dikkatli ol." diye uyardı.
Tekrar hızlıca tebessüm ettim ve reçeteye uzandım. Bu sefer ellerimin arasında olmasını sağlayabilmiştim.
Önünde duran sekiz santim kalınlığındaki dosyamı incelemeye devam ederken üzerinde birkaç şey karaladı. "İlaçlarını uzun süredir kullanıyorsun. Anlaşılan düzenli değil. Buda tedavi sürecini uzatmış. Fakat dozu yavaş yavaş kesmeni istiyorum. İlaçları uzun süreçte kullanmak pek uygun değil. Bu yüzden yarım dozluk kullanıma geçeceğiz."
Cümleleri içimde bir şeyleri sızlattı. Onları bırakamazdım. İlaçlarım olmadan babamın istediği mükemmel kişilik olamazdım.
Yalnızca kafamı salladım.
Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen seans sonunda sona ermişti. Arabanın arka koltuğuna yerleşmiş babamı bekliyordum. Çiğdem Hanımla birkaç dakika yalnız konuşmak istemişti. Notlarımı yükseltmeme rağmen memnun değildi. Ertürk soyadının daha iyisini hak ettiğini düşünüyor. Muhtemelen içerde bunu yakınıyordu. Ne yaparsam yapayım onun istediği gibi olamayacaktım
Arabanın içinde yükselen telefonun zil sesiyle irkildim. Çantamdan telefonumu çıkardım fakat yanıp sönen ekran benim telefon ekranım değildi. Babam telefonunu arabada unutmuştu. Karşı koltuğa uzanıp telefonu elime aldım. Arayan mücevherciydi. Kaşlarım çatıldı. Telefonu açmamalıyım. Bu yüzden yerine bıraktım. Fakat çalmaya devam etti.
Belki de açmamın bir zararı olmazdı.
"Engin Bey. İyi günler. Ceyda Hanım için aldığınız yüzük..."
***
-1 saat önce-
Vizelerin bitmesini ve baharın gelişini kutlamak için deniz kenarındaki gece kulüplerinden birine gelmiştik. Henüz iki bardak tekila shot içmeme rağmen beynim tamamen alkolle yıkanmıştı. İlaçlar yüzünden olmalıydı. Bir yerlerde bununla ilgili bir şeyler okuduğumu hatırlıyorum. Bir bardak alkol ile bir şişe devirmiş kadar olabilirdim şu an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BEYAZ KUMRU
Teen Fiction"Kaybolmuş bir ruhtum sadece ve doğru yolu bulmak için çabalamıyordum. Ben akıntıya karşı çırpınmayı seçmemiştim. Çünkü ne kadar çırpınırsam hayat da beni o denli derin karanlık sulara çekiyordu." Derin Ertürk; lisenin popüler başarılı,sevecen,şı...