Açık kahverengi saçları vardı. Benden 10 cm kadar uzundu. Güzel bir yüzü vardı. Birden bana döndü ve "Cam kolunuzda büyük bir yarık açmış. Buraya bağlayabileceğim bir ip var mı ?" dedi. Aptal aptal yüzüne bakarken kendime geldim ve "Hayır burada ip yok" dedim. Kravatını çıkardı ve çözdü. Ve kravatı ile bileğimi bağladı. "Neler oldu burada" diyen patronun sesi ile kendime geldim. "Her yer kan olmuş" dedi sonra da. Tam açıklama yapmak için ağzımı açtığımda yanımdaki çocuk " Merhaba beyefendi. Ben Hang Gwak. Doktora ikinci sınıf öğrencisiyim. Az önce hanımefendiyi görmedim ve ona çarptım. Kendisi kırık parçaları toplarken bileğine cam battı. Bileğine dikiş atılması gerekecek. İzninizle onu çalıştığım hastaneye götürüp bileğini pansuman etmek isterim. "dedi gayet akıcı bir şekilde. Demek doktora öğrencisi. Bu yakışıklı tipinin altında kafa da var demek. Vay be. " Pekala evlat Geul sana emanet " dedi patron. NE!! Birisi bana fikrimi sorabilirdi değil mi? Daha ne olduğunu anlamadan adının Hang olduğunu söyleyen çocuk elimden tutup beni otoparka indirdi. Arabasının yanına gittik. Binmem için bana kapıyı açtı ve ben binince kapattı. Hmm demek bir de kibar. Bana peçete uzattı. Aldım. Siyah bir gömlek giymişti. Ve kot pantolon. Çok çekici biriydi. Tanrım!! Ben ne saçmalıyorum. Bana döndü ve " Ne o? Beni mi süzüyorsun?" dedi gülümseyerek. Afalladım. "Yo hayır.Yok öyle bir şey" dedim ve bir hışım önüme döndüm. Üniversiteye girmiştik. Hastaneye girdiğimizde bir takım insanlarla selamlaştı. Sonra bir odaya girdik. Beni bir sandalyeye oturttu. Sonra iğne iplik alıp yanıma geldi. Şaşırdım ve "Sen mi dikeceksin ?" dedim. "Neden olmasın. Bana güvenmiyor musun?" dedi."Yoo güveniyorum " dedim saf saf. E tabi o da güldü. Sanırım konuştukça batıyordum. "Sevgilin galiba kızdı."dedi elimi eline alırken. Ne? Ne sevgilisi? Kimden bahsediyor diye düşünürken aklıma Tom geldi. Demek Tom'u sevgilim zannetti. Hiç bozuntuya vermedim. " Ha Tom'u diyorsun. . . Sanmam neden kızsın ki?" dedim. Demek bu yakışıklı mahluk sevgilimin olup olmadığını öğrenmek istiyordu. Çok sevindim bu duruma. Birden durdu. Elime baktım bitirmişti. Hiç canım yanmamıştı hemde. " Çok teşekkür ederim. Hiç canımı yakmadın. " dedim." İstersen seni evine bırakabilirim. " dedi "Ah sağol ama seni bugün iyice yordum. Üstelik kafeye ne için geldin bilmiyorum ama işinden de alı koydum." "Kahve içmek için gelmiştim." "Müsait olduğun bir zaman gel sana kahveni ısmarlarım " dedim. Ben ne diyorum!!! Şimdi beni ucuz biri sanacak! "Tabiki en yakın zamanda. Yanlız adını söylemedin" " Adım Geul" dedim. Sonra da arkamı dönüp çıkışa gittim. Orada bekleyen taxilerden birine binip eve geldim. Ertesi günü Angela ve Tom'a anlattım olanları. Angela hemen yakıştırmalar yapsada Tom ciddiyetini koruyordu. Aradan bir kaç gün geçti. Saat beş gibi Hang yanında sarı saçlı zarif bir bayan ile geldi kafeye. Onları o şekilde görünce bir an içimde küçük bir acı hissettim. " Merhaba hoşgeldiniz. İsterseniz sizi şöyle alayım." dedim ve onları beni göremeyecekleri en uzak masaya götürmek isterken kız " Biz şöyle otursak bir sorun olur mu?" dedi. Ah ah olur olmaz mı demek isterdim ama dilimden "Yo tabi buyrun " cümlesi çıktı. Sinirden Hang'e bakmıyordum bile. Hızlıca siparişlerini alıp yanlarından ayrıldım. Hang'in bakışlarını üzerimde hissedebiliyordum. Ona içimden bütün küfürleri saydırıyordum. Siparişlerini masaya bıraktım ve tekrar kasaya döndüm. Hang sürekli bana bakıyordu. Oğlum dönsene önüne arkadaşın yanında çok ayıp. Hang'e baktım. Göz göze geldik. Bana gülümsedi. Bense gülümsemeye çalıştım ve önüme döndüm. Kahvelerini içtikten sonra birlikte kasaya geldiler. Hesaplarını ödediler. Çıkarken Hang "Hoşçakal" dedi hüzünlü bir sesle. " İyi günler" dedim bende gayet sıradan bir sesle. Eve geldiğimde sanki üzerimden tır geçmişti. Telefonu elime aldım ve üniversiteden en yakın arkadaşımı yani Su Jeong'u aradım. Bana gelmesini söyledim. O gelene kadar duşumu alıp giyindim. Evlerimiz çok yakın onunla. Sıkıca sarıldım. "Ne bu sevgi patlaması " dedi gülerken. Onu içeri aldım. Hang ile olan herşeyi anlattım. Ona içimdeki herşeyi anlattım. Bana dediği cevap "Saçmalıyorsun " oldu. " Biraz mantık yürütsene Geul. İlk olarak hata sende. Neden Tom'u sevgilin gibi gösterdin? İkincisi fazla kıskançlık yapmışsın. Belki o kız onun en yakın arkadaşı. Üstelik bunun aksi olsa neden sevgilisini alıp sana gelsin" dedi mantıklı bir açıklama yaparak. Ne diyebilirim. Haklıydı. En iyisi olan herşeyi unutmak zaten iki gün sonra işten ayrılıyordum. Yatağıma bunun verdiği kırgınlıkla girdim.Bugün işten ayrıldım. Oradaki arkadaşlarımla vedalaştım. Angela ve Tom ile bu pazar günü sinemaya gitmeye karar vermiştik. Yeni çıkan romantik komedi filmine gidecektik.