-17 Nisan 23:37-
Gün oldukça kısa bir sürede bitmiş yine gece olmuştu. İlk defa yapmadığı şeyi yapıp hesabını açtı acaba hangi fotoğrafı vardı merak etmişti. Keşke etmeseydi.
Fotoğrafını gördüğü an aklına gelmişti son sözleri
'herkesden beklerdim ama senden beklemezdim. Hiç mi acımadın lan bana söyle bişey söyle bana hakettim mi ben bunu söylesene'
Hafif bir gülümsemeyle yanağından yavaşça süzülen bir damla eş zamanlı olmuştu.
Sonra yüzünden gülümseme kayboldu. Gözlerini kapattı.
Ağlıyordu. Yavaşça hissederek her damlayı. Hatırlayarak her konuşmayı.
Oysaki 18 Nisan onun doğum günüydü. Ne hayalleri vardı oysa ki onun.
Her ne kadar farklı şehirlerde olsalarda onlar bunu sorun etmiyordu. Her gece sabahlara kadar konuşur uyumazlardı.
Kapatsalar bile tekrar açarlardı uyuyamazlardı ki bir türlü.
Onun için artık uykusuzluğa alışmıştı. Gün boyunca uyumasada idare edebiliyordu. Sırf onunla bir iki saat daha fazla konuşabilmek için.
Bazen ona erkek arkadaşlarını anlatırdı. Sinirlenir konuşmaz sayardı. 'Beni sadece sen ilgilendiriyosun bana onları anlatma hatta bırak ya hiç konuşma benimle konuş' derdi.
O zamanlar ona kızardı. Şimdi düşününce onu ne kadar özlediğini tekrar anladı. Daha çok ağladı.
İkiside Boğa burcuydu.
İlk öğrendiğinde nasılda şaşırıp sevinmişti. Çünkü biliyordu iki boğa'nın ne kadar iyi anlaştığını.Hergün neler yaptığını anlatırdı. Onunda anlatmasını isterdi ama o bazen anlatır bazen de yüzeysel geçerdi.
Şimdi hatırlamaya başladı da. Ne kadar çok ilişkisi olmuştu onun hergün bi başka kız vardı hayatında.
Biliyordu onun yeri onda farklıydı.
Ailesinin yokluğunu onunla gideriyordu. İkisi bilmesede aslında birbirlerine ihtiyaçları vardı.
Ama yinede kıskanıyordu artık. Nasıl güldüğünü görmek istiyordu. Sinirlenince şaşırınca ya da sevinince nasıl oluyordu duruşu bakışları yüzü.. Merak ediyordu herşeyini nedensizce.
Ona o kızları anlattıkça farklı şehirlerde olmasına lanetler ediyordu.
Ne vardı aynı şehirde olsalar. Hayat işte illa bi yerde bokluk çıkaracak.
Hergün daha çok bağlanıyordu ona biliyordu bir gün bişeyler olucaktı. Bir süre sonra belkide birbirlerinden nefret edeceklerdi.
İçine doğmuş gibi oldu. Bir akşam daha fazla dayanamayıp 'herkes olma lütfen' demişti. Hatta bunu yalvarır gibi söylemişti.
Onun söyledikleriyle öyle pişman olmuştu ki 'yanındayım ben ama eğer bir gün konuşmayı kesmem gerekirse bunu yanlış anlama' bu kadardı işte.
Herşey o günden sonra değişmişti.
Artık 3 yada 5 gün arayla kısa kısa konuşmalar olmuştu aralarında sonunda ise 2 ay boyunca ikiside mesaj atmamıştı. Konuşmamışlardı hiç.
Oysaki ona her gece iyi geceler mesajı atardı.
Onu gülümsetebilmek için her şeyi yapardı.
Rüyalarına bile karışırdı. 'Doğru düzgün rüyalar gör hatta görme sadece beni gör' derdi.
Acıtıyordu onsuzluk kırıp döküyordu.
Boşverdi herşeyi artık sürekli gülen o eski kız olamadı bir daha. Umursamadı kimseyi.
Ne çok kavga etmişti oysa bu umursamazlıgı yüzünden arkadaş ortamında.
Susmayı tercih etti. Sustukça daldı. Bazen nerde ne yaptığını bile unutur olmuştu.
Bu yüzden yürümeyi de bıraktı çünkü düşünüyordu yürürken eskiden marlosu düşünürdü o günleri hatırlayıp gülümserdi yada ağlardı.
Bu arada kaybolurdu ara sokaklarda saatlerce yürürdü.
Konuşmaktan nefret etti sonra. Gülmekten yaşamaktan onun gelmemesinden de nefret etti.
Şimdi ise saatler kaldı 18 Nisan'a o belkide bilmese bile içinden kutladı doğum gününü bugün.
'Doğum günün kutlu olsun uzaklardaki adam.'
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geçmişin İzleri
De TodoHani tüm dolmuşluğunu ağlayarak satırlarına dökersin ya. Daha sonra dikkatini çeker ama okumazsın bile. Birisi alıp yüksek sesle dile döker yalvarışlarını. Dinlersin. Ağlayarak yazdığın şeyler sana bi'şey ifade etmez o an. Hangi kafayla yazmışım de...