Kan emme ve öldükten sonra dirilme efsaneleri Ortaçağda yayılmıştır. Hıristiyanlığın yanı sıra Müslümanlık, Hinduizim gibi pek çok toplumda vampir benzeri yaratıklardan bahsedilmiştir. Hindistan'da gece sadece kadınlara saldıran ve kan içen yaratıklardan bahsedilir. Meşhur Binbir Gece Masallarında bile dişi vampirlerden bahsedilmektedir. Bütün tarihçiler vampir kelimesinin, Sırpça ve Lehçe'den türediğini düşünmektedir.
Ünlü yazar Bram Stoker, 1897 yılında Drakula adlı eseri yazmış ve vampir efsaneleri neredeyse gerçek gibi hayatımıza girmiştir. Alman yönetmen Murnau, 1922 yılında Nosferatu isimli ilk filmi, çekmiştir. O zamanlar çirkin ve vahşi olan bu yaratıklar, günümüzde yakışıklı, karizmatik ve cesur kahramanlara dönmüşlerdir. Uzun yıllar araştırmacılar vampir olaylarını incelediler. Özellikle Arnavutluk, Bulgaristan ve Makedonya gibi Güney Avrupa ülkelerinde anlatılan öykülerden dolayı, vampir hikayelerinin çıkış noktası buralar olmuştur. Bonn Üniversitesi tarihçilerinden Peter Kreuter'in araştırmalarında, filmlerdeki vampirler ile anlatılan öykülerde yani gerçek oldukları söylenen vampirler arasında çok farklar var. Etnograflarca yayımlanan binlerce raporu inceleyen araştırmacı, en eski vampirlerin 1382 yılında, en yenisi ise 1968 yılında ortaya çıkmış. Bir köyde ortaya çıkan uğursuzluklar yani bilinmeyen hastalık, doğal afetlerden bir ölümsüz sorumlu oluyordu. Ölünün dirilmesi de bir uğursuzluğu beraberinde getiriyordu. Onlara yaklaşan insanlar, eğer esrarengiz bir şekilde hayatlarını yitirirse, komşular ve yakınlar için bir bela olurlardı. Lanetliler mezarlardan çıkarlardı. Uzayan dişleri ile kan içerek insanları öldürürlerdi.
Yapılan araştırmalarda, vampir belirtilerine benzeyen semptomlar oluşturan bir hastalıktan bahsedilmektedir. Porfiria adı verilen bu hastalıkta deri ışığa duyarlı hale gelmektedir. Hastada anormal kıllanma ve dudakların kuruyup çekilmesinden dolayı dişler, köpek dişi gibi uzun kalmaktadır. Eski dönemlerde, bu hastalığa karşı hayvan kanı içmenin faydası olduğu söylendiğinden, bazı hastalar gece dışarıya çıkarak kan içmişlerdir. İşte, vampir efsanesi de bu hastalık nedeni ile ortaya çıkmıştır. Aslında porfiria, bir çeşit kan zehirlenmesidir. Tabi o tarihlerde bu hastalığı bilmeyen insanlar, vampir efsanesini ortaya çıkarmışlardır.