Papatya kokusuna sığdır hayallerini

1.5K 9 1
                                    

Papatyaları sevmeyen kadın var mıdır? Bembeyaz yapraklarını, kokusunu, duruşundaki masumiyeti sevmemek olur mu hiç? Peki ya siz papatya kokusu eşliğinde asla sizin olmayacak bir adamla gelecek hayalleri kurdunuz mu?

...

Herkesin dilinde gezerek anlamını yitiren, insanların haftalık yaşadığı aşkı ben hergün sende yaşadım. Her sabah seni görmek, sesini duymak ümidiyle kalktım yatağımdan. Her gece seni diledim Allah'tan. Gözlerimi kapatıp aynı sokağın aynı kaldırımından geçmiş olma ihtimalimize gülümsedim. Papatyalar kadar masum sevdim seni. Adını duyduğumda elim ayağıma dolaşır, kelimeler boğazıma takılırdı. Karşı apartmanın duvarına sevgilinin ismini yazdığın güne kadar pencerenin başına oturup sokaktan geçmeni beklerdim saatlerce. Sahi nasıl yaptın onu? Vicdanın hiç sızlamadı mı? Ayrıldığınızı duyduğumda canının yandığını düşünüp sevinemedim bile. Ama bilemezdim ki senin bu ayrılığı her hafta birinde yaşadığını. Uzun zaman sonra bıraktım artık beklemeyi. Ümidimi gerçekten yitirmiştim ve yapmam gereken tek şey unutmaya çalışmak olmuştu. Unuttuğumu sandığım bir anda çıktın yeniden karşıma. Artık sana sevgi sözcükleri sarfetmek, resimlerini öpmek, hayaller kurmak gelmiyordu içimden. Tek hissettiğim kalbimde derin bir acı. Buna ne sebep olduğunu bile bilmiyorken çok yakıyordu canımı. O gün daha önce hiç düşmediğim bir boşluğa düştüm. Telefonum çalıp karşısındakinin sen olduğunu öğrendiğimde basit bir heyecan vardı sadece. Ne söyleyeceğini gerçekten merak ediyordum. Kötü bir sey olduğunu düşünüp tedirgin olmaya başlamıştım. Dudaklarından dökülen iki kelime ilk kez kalbimin bu kadar sıkışmasını sağlamıştı. "Seni seviyorum"... Nasıl olur bu? Canımı dahada yakmak için yaptığın bir şaka mı? Kendini hatırlatıp aynı acıları tekrar yaşatmak mı amacın? Yoksa... Yoksa gerçekten seviyor musun? Kalbimin ritmi sürekli değişiyor, dizlerimde vücudumu, ellerimde telefonu kaldıracak güç kalmamıştı. Saatlerce koşup ağlamak istiyordum. O an o kadar güçsüzdümki, bunu düşünmek bile daha çok yoruyordu bedenimi. Telefonu kapattıktan sonra her gün kendime yeni bir soru sorup iyice kayboluyordum boşlukta. Nerde ne kadar seni hatırlayacak şey varsa çıkardım ortaya. Elimi kalbime koyup sordum kendime. " Unuttun mu? Yoksa kalbin hala ona mı atıyor". Birkaç dakika sonra gözlerimden tane tane damlayan göz yaşları veriyordu işte cevabı. Unutmuş olmayı o kadar çok isterdim ki. O zaman umrumda olmazdı ne yapmak istediğin. Gerçekten seviyormusun yoksa hala alaymı ediyorsun benimle diye düşünmek zorunda kalmazdım. Seviyorum işte adam, unutamamışım, atamamışım kalbimden. Bir cesaretle arayıp buluşmak istediğimi söyledim. Ayaklarım geri geri gidiyor, kalbimse çoktan varmıştı bile yanına. O an yaşayabileceğim ne kadar duygu varsa yaşıyordum. Bana doğru geldiğini gördüğümde haykırmak istiyordum üstümdeki heyecanı atabilmek için. Sonra ne oldu bilmiyorum. Saçlarımda gezen parmaklar, burnuma gelen kokunun verdigi huzuru anlamaya çalışıyordum. Gözlerimi açtığımda kollarım boynuna dolanmış, kirpiklerim ıslaktı. Etraftan gelen araba,tren, otobüs seslerine rağmen kalbimin nasıl attığını duyuyordum. Böyle huzur olabilir mi?
O günden sonra hayatımın en mutlu günlerini yaşadım. Senin verdiğin mutluluğu huzuru kimse veremiyordu bana. Deli gibi korkuyordum kaybetmekten. Olması gerekenden fazla kıskançtım. Sadece ben göreyim gozlerini, ben duyayım sesini istiyordum. Keşke mümkün olsaydı... Yanımda olmana alışmak kolay olmadı ama başarmıştım. Yavaş yavaş geçiyordu üstümdeki heyecan. Ama sana kavuşmanın mutluluğu her dakika içimdeydi. Sonra aramızda küçük tartışmalar olmaya başladı. Seninle tartışmak bile güzeldi fakat buna sebep olan şeyler moralimi alt üst ediyordu. Çevrende çok fazla kız arkadaşın olduğundan habersizdim. Hayatımda senden başka erkek yoktu ve senin içinde böyle olmasını istiyordum. Sanki yavaş yavaş uzaklaşıyoruz birbirimizden gibi hissediyordum. Sanki artık içindeki sevgi bitmiş monoton bir ilişkiden ibarettim senin için. Arkadaşların seni yavaş yavaş çekiyordu benden. Ve en sonunda tamamen aldılar elimden. Herşey sana ilk aşık olduğum günler gibiydi diyemeyeceğim. Herşey daha kötüydü. Gözlerinin sıcaklığını, kokundaki huzuru, gülüşündeki masumiyeti özlüyordum. Dünyanın en aptal insanı benmişim gibi geliyordu. Nasıl oldu da inandım sana? Hergün aptal gibi bir papatyanın yapraklarını koparıyordum "seviyor, sevmiyor" diye. Sevmiyor çıkınca sapınıda sayıyordum. Böyle basit şeylerle kendimi kandırıp aklımdan, kalbimden tamamen çıkacağın günü bekliyordum işte. Elimden başka ne gelebilirdi ki. Artık papatyaların benden nefret ettiğini düşünüyordum. Haklıydılar. Hiç benim olmamış adam yüzünden kıydım bembeyaz, tertemiz yapraklarına. Önce bir vazoya, sonra yatağımın baş ucuna koymuştum onları. Gece başımı yastığa koyduğumda daha iyi alıyordum kokularını. Senin kokundan sonra en huzur veren koku bu olsa gerek. Sabaha kadar kendime sorular soruyordum. Papatyaları bu kadar çok sevdiğimi bilen adam, neden bir kez bile bana papayta almadın. Almana bile gerek yoktu mutlu etmek için. Bir kez olsun "papatyam" diyebilirdin. Canın sağolsun be adam.

...

Tek bir şey istiyorum senden. Artık seni kimse papatya gibi bembeyaz, tertemiz, en masum sevemez. Bunu unutma ve kendine iyi gülüşünden öptüğüm...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 18, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Papatya KokusuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin