--Hafiften rüzgar esiyordu. Yavaş adımlarla ağaçların arasından ilerlerken karşıdan bana doğru gelen tanıdık yüzle karşılaştım. Gözlerim yanmaya başlayınca ağlamak üzere olduğumu anladım. Ama... onu en son bembeyaz çarşafla örtülürken görmüştüm. Bu nasıl olabilir ki? Ben böyle kendi düşüncelerimde boğulurken o bana daha da yaklaşmıştı. Oğuzhan... Ellerini yanağıma koyduğunda irkilsemde ellerimi boynuna doladım. ''Sevgilim'' dedi duyulamayacak kadar kısık bir sesle fısıldayarak, ama ben duymuştum. ''Seni özledi'' diye devam etti. ''Bende'' diyebildim sadece, yüzünde en sevdiğim sırıtışlarından biri vardı. Onun yeşil gözlerini hayranlıkla seyrederken git gide bana yaklaştığını fark ettim. İtiraz etmedim çünkü ben de onu o kadar çok özlemiştim ki... Aramızda sadece 2 santim kaldığında duraksadı. ''Annem, hadi kalk yavrum'' dedi. Anlamadığımı belirtmek istercesine ''Ne?'' dedim ama o '' Geç kalacaksın yavrum okula hadi kızım, bak birazdan kızlar da gelir.'' cümle bittiği gibi Oğuzhan gitmişti, yok olmuştu.-- Gözlerimi yavaşça araladığımda başucumda annemi görünce ağlama isteği kaplamıştı benliğimi. Meğersem rüyaymış. Daha fazla dayanamadım ve anneme sarılarak gözyaşlarımın firar etmesine izin vermiştim. Sessiz çığlığım gözyaşlarımla kayıplara karışıyordu. ''Ne oldu kızım? neden ağlıyorsun?'' anneme daha sıkı sarıldım. ''Oğuz... Oğuzhan'ı gördüm... anne... gerçek gibiydi... gitmemiş gibiydi... ama yine bırakıp gitti...'' sesim cümlenin sonuna doğru kısılmıştı ve ağlamam şiddetlenmişti. ''Güzel kızım, elbet bu da bir gün geçecek, sadece sabırlı ol ve hayatın devam ettiğini unutma.'' bunları o kadar yumuşak söylemişti ki resmen annemin şefkatinin dibine vurmuştum. Gözüm saate kaydığında okulun başlamasına yarım saat kaldığını gördüm. normalde olsa ışık hızıyla yataktan uçar hazırlanırdım. Oğuzhan için... Ama artık pek umursama gereği duymuyorum. kapı çaldığında annem yanağıma öpücük kondurup dağınık olan saçlarımı biraz daha dağıttı. Oda da yalnız kaldığımda üstümdeki üç gündür çıkarmadığım kıyafetleri çıkarıp yatağıma fırlattım. Formalarımı bir çırpıda giyinip banyoya girdim. gözlerim az önce ağladığım için kızarmıştı ve deli gibi yattığım için saçlarım ayrı bir alemdeydi. Seri bir şekilde yüzümü yıkayıp saçımı düz bir şekilde ördüm. yavaş davransaydım kızlar okula geç kalabilirdi, benim geç kalmam önemli değil. işlerim bittiğine göre artık banyodan çıkma vakti. Üç kez derin nefesler alıp verdikten sonra yüzüme en sıcağından olmasa da elimden geldiğince sıcak gülümsemelerimden birini yerleştirip salona giriş yaptım. kızlar salonda oturmuş annemle beraber eski dizilerden birini izliyorlardı. Hira beni fark ettiğinde yanıma geldi. normalden daha yumuşak sesiyle '' iyi misin kuzum?'' diye sordu, gülümsememin gerçek olduğundan emin olmak istercesine. hiç düşünmeden ''Benden iyisi mi var?'' ''Nasıl yani?'' dedi şaşırdığını belli eden ses tonuyla. hay benim salak kafam ne iyisi ya! durumu düzeltmek adına saçmalamaya başladım. ''Yok, iyi değilim. Aslında iyiyim. Ne yalan söyleyeyim b*k gibiyim'' ''Kıyamam ya'' dediğinde bana sarıldı. Ardından Nisan da bize katıldı ve grupça sarıldık. Nisan birden '' Lan! iki saattir ne yapıyoruz biz burda? Hadi kalkın okula geç kalıyoruz.'' kafamı kaldırıp gülümsedim. ''Tamam, ben hazırım, hadi çıkalım.'' kendimi daha iyi hissediyordum. hepimiz anneme öpücük atıp evden çıktık.
...
Okula giriş yaptığımızda bir grup topluluk gördük bahçenin kenarında. Neredeyse hepsi kızdı. Merak etsem de umursamadım. Nisan birden ''Oha kızım okula yeni gelenleri görüyor musun?'' diye atıldı. Meraklı Melahat' ımız Hira beni kolundan tutup sürüklemeye başladı. Gördüğüm kişiyle gözlerim pörtledi. Hızlı adımlarla oradan uzaklaştım. Hira hala oradaydı. Tekrardan orada neler olduğunu görmek için baktığımda çocuk kızlara eliyle ' bir dakika' işareti yapıp yanıma gelmeye başladı. yanıma geldiğinde ''Seni hatırladım küçük. Sen...'' demesiyle sözünü kesip ''yalnız ben sizi tanımıyorum. Lütfen yanımdan gider misiniz?'' deyince pis pis sırıttı. ''Peki o zaman hiç konuşmamış gibi başlayalım.'' elini uzattı. ''Ben Tuna.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BAŞLANGIÇ
Teen FictionSevdiği çocuğu kaybetmiş, hastalıkla mücadele eden arkadaşına destek olmaya çalışan, etrafı baş belalarıyla -kendisi de tam bir baş belası- dolu bir kız. Ekin Demir... Hayat güzelken birden mücadele etmesi gereken ölümcül hastalıkla karşılaşan bir k...